henüz vakit varken, gülüm paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu mayıs gecelerinden biri volter rıhtımında dayayıp seni duvara öpmeliyim ağzından sonra dönüp yüzümüzü notrdam'a çiçeğini seyretmeliyiz onun, birden bana sarılmalısın, gülüm, korkudan, hayretten, sevinçten ve de sessiz sessiz ağlamalısın, yıldızlar da çiselemeli, incecikten bir yağmurla karışarak...
Sen benim hiçbir şeyimsin Yazdıklarımdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Lüzumundan fazla beyaz Sen benim hiçbir şeyimsin Varlığın yokluğun anlaşılmaz Galiba eski liman üzerindesin Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak Dudaklarınla cama çizdiğin En fazla sonbahar otellerinde Üniversiteli bir kız uykusu bulmak Yalnızlığı öldüresiye çirkin Sabaha karşı öldüresiye korkak Kulağı çabucak telefon zillerinde Sen benim hiçbir şeyimsin Hiçbir sevişmek yaşamışlığım Henüz boş bir roman sahifesinde Hiç kimse misin bilmem ki nesin Ne çok çığlıkların silemediği Zaten yok bir tren penceresinde Sen benim hiçbir şeyimsin Yabancı bir şarkı gibi yarım Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak Hiç kimse misin bilmem ki nesin Uykumun arasında çağırdığım Çocukluk sesimle ağlayarak Sen benim hiçbir şeyimsin
Şairim, yasaklı bir mısranın son hecesiyim tam tut'maya çalışırken seni sürgün edilişleriyle karşılaştım düş'lerimin .. ...Yasaklıyım sana,buram buram günahım sol yanına ne düş'leyebiliyorum ne tutabiliyorum ellerinden umudunun .. Ne zaman yasakları çiğneyip aklıma getirsem seni bedenim tomurcuklanmakta, tenimdeki kokun nefes darlığı yapmaktaydı ciğerlerimin en kuytuluğunda gizlenmiş sana.. Gidişin kötü olan ne varsa bırakırken bende bir eylül sabahı, kokunu duymakta yasaktı artık bana .. Hoşgel'medin Eylül Hoşgel'me ayrılıkların mevsimi .. Eren Erdem
Kimbilir kaç kişi, senin zarif hallerini sevdi. Kaç kişi, güzelliğini sevdi. Belki gerçek aşkla; belki değil. ...Ama bir tek kişi seni sevdi. Bir tek kişi, değişen yüzündeki hüznü sevdi. William Butler Yeats
Kar kesti yolu sen yoktun. Oturdum karşına diz üstü seyrettim yüzünü gözlerim kapalı. Gemiler geçmiyor, uçaklar uçmuyor. Karşında duvara dayanmıştım Konuştum , konuştum , konuştum ağzımı açmadım. Sen yoktun... Ellerimle dokundum sana ellerim yüzümdeydi.
ah more!../..bilmiyorum ben minnacık Giritli bir kadınım şimdi söyle bana, ben bu sevdayı hangi denize atayım..? kahretmesin..!../..bütün denizler mavi, ...gözlerine mi atayım..? Pelin Onay
Bazen susmak gerekiyormuş, Bazen bomboş bakmak gerekiyormuş hayatın yalanlarına. Anlamaya çalışmak saçmalık! Anlamadan yaşamak gerekiyormuş. Ama bazen unutmak gerekiyormuş, unutulma pahasına. ...Zaman değilmiş gideni getiren, Aslında zamanmış var olanı götüren... Sunay Akın
Yine yalnız değilim her zamanki gibi Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım Aramızda yirmibeşbin kilometre Sen kıştasın ben yazdayım Sen bir yarısında dünyanın Ben öte yarısındayım Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun Daha da bir gönlümcesin Varlığından bin kat güzel O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz Ve en gizlerden konuşurken ellerin İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden
Neden hayatında biri yok diye soranlara: Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya; on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez. Bu arada başka alternatiflerde geçer ama binmezsiniz. Ne de olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz. Sormayın artık bana. Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola. Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda.
tam şuan bu şiiri kopyalıyordum Çok şaşırdım doğrusu Kim istemez mutlu olmayı Ama mutsuzluğa da var mısın? Cemal Süreya'
Yanaklar öpmedesin, öptürüp yanaklarını; Böyle geçsin bu günlerin varsın. Sen ey çocuk! Öpülüp öpmenin ne olduğunu; Dudaklarında dudaklar duyunca anlarsın!
En uzak mesafe ne Afrika'dır Ne Çin, ne Hindistan Ne seyyareler Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan ...En uzak mesafe İki kafa arasındaki mesafedir Birbirini anlamayan... Can Yücel
Dostları olmalı insanın, Aynen gemilerin limanlari gibi Zaman zaman uğradığın Yükünü boşalttığın Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, Geri döneceğin günü bekleme umuduyla Bazen rüzgara o açmalı yelkenini Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla Halatlarını çözmeli Seni çok ama çok özlemeli Dostları olmalı insanın, Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen Düşünmediklerini düşündüren Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen Gerektiginde senin için ateşi yutabilen Yolunu ısıtan ustan olmalı, Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde Üzerindeki tek gömleğini.
Dört nala gelip uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim Bilekler kan içinde Dişler kenetli Ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim Nazım Hikmet..
"Ben nerde bir çift göz gördümse, tuttum onu güzelce sana tamamladım, sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu." Cemal Süreya