Ezan sesleri ile seni uğurluyorum Anneanne, beni affet, Beylem hasta şimdi de, gelip elini öpedim son defa... :'( :'( :'( :'( :'( :'(
Bir tarafım yangında bir tarafımda karda kışta... Bir yanım çocuk diğer bir yanımsa bastonlu yaşlı bir nene.. Ben şimdi hangi tarafıma baksam, bilemedim.... Bermer, keşke senin acılarını ve kederlerini dindirebilseydim..bunu inanki çok isterdim... Ama maalesef böyle bir gùcüm yok... keşke olsaydı, keşke....
Bermer canım Allah sabır versin,başın saolsun Allah cc.ebediyyette sevdiklerimizle kavuşturup hep birlikte cennetinde yaşamayı nasip etsin inşallah. Ölüm gelince aklıma çocuklarım geliyor.Ben gidersem ardımdan halleri nice olur diye kahırlanıyorum.
Hayat her şeye rağmen devam ederken, bazı yerlerde takılı kalmak veya hala o anları yaşamak, bir şekilde hissetmek... içimizde buruk bir sevinç barındırıyor kimi zaman kimi zamansa kederli bir gün daha geçirtiyor. Sahi hayat devam ediyorken, neden geçmiş zamana bu kadar özlem duyuyoruz. Belki de ulaşılmaz olmasıdır... Bazen imkansızları sevebiliyor insan. Çok gördüm bunu, bazen de olmayacak yerlerde benliğini kaybedebiliyor. Olmayacak yerler nereler mesela (?) diye soruyorum da, olmayacak yer işte. Adı üstünde değil mi diye düşlüyorum. Biraz zaman sonra düşünceler birer acı seansına dönüşüyor. Acı demişken, her insan acı çekmiyor mu ?. Çekiyorsa bizimkisini özel kılan ne olabiliyor ki ? Bazen de, acımızı dışarı vuruyoruz. Bazen, bazı insanlar acılarını dindirmek için başkalarının canını acıtmaları gerekiyorlarmış gibi hissediyorlar bazen. Bazen...
Ona umrumda değilsin demek istiyorum ama bunu söylemenin bile onu umursamak olduğunu düşüneceğinden emin olduğumdan ,onu bile demiyorum
firem yoksam banami seni umursamiyorum diyor :'( sirf günü kurtararak asil amaca ulasmayi birak gittikce uzaklasiyorum :'(
Farklılaşan şeyler vardır hayatta. Zamanla herşey akar, hiç birşey durmaz yerinde. Mesela arkadaşınız daha çok değerlenir veya ne bileyim anneniz daha bi baş taçı olur sizin için. Zamanla keder de farklılaşıyor. Sanırım zor da olsa sahipleniyoruz bir müddet sonra acıyı da , hüznü de . Zor geliyor, biliyorum . Ama bütün bunların hepsi senin değerlerin değil mi ?
Çayın insanda bıraktığı en güzel hislerden biri de sanırım, bir sohbet doygunluğu. Güzel sohbetlerin, arkadaşlıkların hep çoğul ortağıdır o. Biriyle buluştuğunuz herhangi bir cafede veya başka bir yerde, garsonun sorduğu " ne alırsınız ?", sorusunun cevabıdır. Çayın olmadığı bir yer, bir kültür var mı ? O zaman şöyle demek daha makul değil midir ? Çay varsa mutluluk, huzur, muhabbet de var.
Bir şeylere geç kalmışlık hissi. Bir gün yolda yürürken veya bir sahil kenarında rastlarsınız buna. Hayatın ne kadar çabuk işlediğini , dün ile bugünün arasındaki inanılmaz uçurumu görürsünüz. Sonra kendi kendinize "bende bazı şeyleri haketmiştim oysa, oysa çok da istemiştim" dersiniz. Ama hepsi birer nafile cümleler, iç geçirmeler olarak kalır. Nerede yanlış yaptığınızı düşünürsünüz. Bulamazsınız, oysa yanlış yoktu.
hayatımı bu derece doldururken aklım nerelerdeydi acaba? gezip dolaşcak, yemek yemenin keyfine varacak vaktim olmasa bile nefes alacak vaktim var hiç değilse..........
Anlamını yitiren sözcüklerden başlayarak, anlamını yitiren sevmeler, sevinçler, ağlamalar belki de insanlar. Bir iş, bir eylem, bir his... Başlangıçta ne de güzel hissettiriyor insana oysa. Sahip olma duygusu veya hevesin kaçma olgusu. Belki de bencilliğin en hat safhası. Neydi, çok severek yaptığımız, isteyerek güldüğümüz, gerçek olduğu için ağladığımız, içten olduğu için ısındığımız insanları bizlere kaybettiren? Daha fazlasını istemek miydi? Yoksa kısır bir döngü gibi, her masalsı bir hikâyede olduğu gibi bu hikâyenin sonu da aynı mutsuz sonla mı sonlanmalıydı? Mutsuz son… Her seferinde, bir öncesinden farklı olacakmış duygusuyla giriştiğimiz eylem, iş veya histen her defasında boynunu öne eğip, başını ellerinin arasına alıp uzaklaşmak. Mutsuz son… Dönüp elindekilere veya yüreğindekine baktığında, kırık dökük, kıyıda köşede kalmış olan, bir sevinç veya hüznün tesellisiyle, belki de bir şeyler yaşamış olmanın verdiği, en azından insan olduğunu veya ne bileyim, yaşadığımızı hissettiren bir şeyler olduğunu görmek. Belki de acının bu kadar da çok olmamasını azaltıyordur veya arttırıyordur. Avuntu çoğu zaman acının dinmesini sağlarken neden şimdi arttırıyor diye soruyorsun yüreğine, oysa yüreğin dilini çoktan kesmişti bir ıssız gece de.
Bu önceden hissetme hali sıkça beynin fani insan varlığının temelinde yatan bilinçaltının bilinçli akıldan ayrı olarak algılamasıyla maddeleştirdiği basit insan önsezisiyle karıştırılır. tıpkı senin şimdi yaptığın gibi. Bununla birlikte gerçekten maddedeleşseydin kolayca manevileşebilirdin. Ama artık bu saçmalığa kim inanırki?
Hayallerin en çok kırıklıkları battığını görmek kadar acı ne vardır ki hayatta ? Aklında sıraladığın ama bir türlü söyleyemediğin cümlelerin telafi nerede şimdi ? Söylecek çok şey var ama susuyorsun. Yine kendi içinde en büyüğünü yaşayacaksın. Bir son olmayacak...