Arkeoloji Denizlerin Sır Küpleri:Amforalar

Discussion in 'Tarih' started by Uygu, Sep 25, 2012.

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Amfora kelimesinin kökeni nedir?

    Eski çağlarda amfora kelimesi, amfi (karșılıklı - karșı karșıya) kelimesiyle, phoros (tașınabilir) kelimesinin birleșmesinden olușmuștur.


    Amforaların dibi niçin sivridir?

    Amforalar deniz așırı ticarette konteynır olarak kullanıldıkları için amaç, gemiye en az alanı kaplayarak en fazla amforayı yükleyebilmek olmuștur. Amforaların sivri dipleri istifleme avantajları sağlar.

    [​IMG]

    Dünyanın en eski amforası hangisidir?

    Dünyanın en eski amforaları M.Ö. 3000 yıllarına ait olan Truva amforalarıdır ve bunları İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görmek mümkündür.

    Amforalarla neler tașınmıștır?

    Amforalarla șarap ve zeytinyağı bașta olmak üzere, hemen her șey tașınmıștır. Bunlar arasında pekmez, bal, sirke, zeytin, üzüm, incir, balık ve balık sosları, hububat, reçine, zift sayılabilir.

    Her amforanın șekli bize bir șeyler mi anlatıyor?

    Evet. Amforanın șekli onun tarihini, geldiği coğrafi bölgeyi, ait olduğu milleti ve içinde neyin tașındığını gösterir.

    Bir amforanın tarihi nasıl anlașılır?

    Bir amforanın biçimi, o amforanın ait olduğu uygarlığı belirler ve yașı da böylece belirlenebilir.

    Amforalar bize eski çağların deniz ticaret yollarını gösterir mi?

    Evet, batıkların izlerini sürerek hangi malların nerelere tașındığını, karșılığında nerelerden ne alındığını ve denizdeki bu ticari hareketlerin yoğunluğunu bulabiliriz.

    Türkler amfora üretmișler midir?

    Hayır, üretmemișlerdir. Türkler Anadolu’ya amforacılığın son dönemlerinde gelmișlerdir. Ayrıca Türkler deniz ticaretine gereken önemi vermemișlerdi.

    Amforalar en çok hangi tarihlerde üretilmișlerdir?

    Truva amforalarından sonra M.Ö. 1500 yıllarında Mısır, M.Ö. 7. ve 5. yüzyılda arkaik dönem, 5. ve 3. yüzyıldaki klasik dönem, 3. ve 1. yüzyıldaki Helenistik dönem ile Roma ve Bizans dönemleri amforaların en yoğun üretildikleri dönemlerdir.

    Amfora üzerindeki ișaret ve mühürler bize neyi anlatır?

    Amforaların üzerlerindeki ișaretler o amforanın ait olduğu milleti, üretici veya tüccarın adını veya logosunu gösterir.

    Türkiye amfora yönünden zengin midir?

    Türkiye dünyanın amfora bakımından en zengin ülkesidir.

    Dalgıçlar niçin deniz dibinden amfora çıkartmazlar?

    Çıkartmazlar çünkü amfora çıkartmak yasaktır. Ayrıca dipteki bir amfora oradaki batığın izini gösteren son ișaret olabilir ve çıkartılması halinde bu iz ebediyen kaybolabilir


    Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi kurucusu ve sualtı arkeologu Oğuz Alpözen, amforaların tarihi dönemlerle ilgili birçok bilgiyi günümüze taşıyan hazineler olduğunu ve suyun altında -kazı yapılmadığı sürece- yerlerinde durmaları gerektiğini bildirdi.

    Alpözen, amforaların deniz ticaretinde önemli bir materyal olduğuna işaret ederek, “Ticaret gemilerinde yükü taşıyan amforalar, bugün tarihi batığın yerini gösteren tek işarettir ve yerinde kalması gerekir” dedi.


    [​IMG]


    Teknelerle yük taşımacılığının başlamasından itibaren binlerce yıl, amforaların her türlü yük taşımacılığında kullanıldığına işaret eden Oğuz Alpözen, iki kulplu çömlekler olan amforaların başta zeytinyağı, buğday, kurutulmuş et, şarap gibi çok çeşitli ürünlerin nakliyatında kullanıldığını anlattı.

    ‘AMFORALARDAN ENFLASYON ANLAŞILABİLİR’
    Amforaların ait olduğu döneme ait birçok bilgiyle de yüklü olduğunu kaydeden Alpözen, “Sualtı arkeolojisinde amforaların dili çok önemlidir. Amforanın şekline bakarak, onun hangi limana ait olduğunu, tarihini bilebiliyoruz. O döneme ait ekonomik, sosyal, kültürel özellikleri, günlük yaşama ait birçok bilgiyi amforalardan öğrenebiliyoruz. Amfora günümüzün kola şişesi gibi, üretildiği yeri, tarihi, markasını anlayabileceğimiz ipuçları barındırıyor. Amforanın şekline bakıp onun Rodos, Mindos, Mende ya da İstanköy’e ait olduğunu söyleyebiliriz. Hatta amforalardan o dönemdeki enflasyonla ilgili bilgilere bile ulaşabiliyoruz. Örneğin 20 litre şarap alan Rodos amforası 500 yılda 12 litreye düşmüş. Taşınan yükün 500 yılda 8 litre azalması, bize o dönemdeki enflasyon oranını gösteriyor.”




    ‘BATIK GEMİLERİN YERİ SONSUZA KADAR BULUNAMAZ’
    Oğuz Alpözen, amforaların, kazı yapılmadıkça mutlaka suyun altında kalması gerektiğini belirterek, onların batıkların yerini gösteren tek işaretler olduklarını ifade etti.

    Alpözen, “Müzeye getirmek amacıyla bile çıkarılsa, batık gemilerin yerleri sonsuza kadar bulunamaz. Amforanın su altında görülmesi (burada batık bir ticaret gemisi var) demektir” diye konuştu.

    Amforaların yaklaşık 5 bin yıllık süreçte deniz ticaretinin vazgeçilmezi olduklarını anlatan Alpözen, “Her yıl ortalama bir geminin fırtına ve benzeri sebeplerle battığını düşünürsek, bu hesaba göre, Türkiye kıyılarında 5 bin batık gemi bulunmakta ve bunlarda da yüz binlerce amfora tarihi dönemlerine ait bilgileri saklamaktadır” dedi.

    ‘KAZISI YAPILMIŞ BATIK SAYISI ANCAK 4-5’
    Bugüne kadar Türkiye kıyılarında keşfedilen batık sayısının 100’ün üzerinde olduğunu, ancak beş binden fazlasının keşfedilmeyi beklediğini anlatan Alpözen, “Sualtındaki batıkların kazılması tıpkı ören yerlerinin kazılmasıgibi bir olay. Uzun yıllar alıyor. Üstelik bu kazılarda suyun altında olması nedeniyle daha da büyük zorluklar bulunuyor. Batıklar için yapılabilecek en iyi şey, amforaları yerinde bırakmak ve envanterlerini çıkarmaktır. Böylece kayıt altına alınacak ve korunması kolaylaşacaktır. Envanteri ve kaydı yapılmış batıkların bulunduğu bölgeler zaten yasak alanlardır, dalış ancak özel izinle yapılır” diye kaydetti.

    Batıkların kazısı, konservasyonu ve sergilenmesinin de en az batık çıkarmak kadar zor ve çok uzun süreç olduğunu kaydeden Alpözen Türkiye’de kazısı yapılmış batık sayısının ancak 4-5 olduğunu bildirdi.




    NTV
     

Share This Page