Kına Kokar korkular Ellerimiz Kına kokardı sabahlarında düşlerimize gem vurmazdık pişmanlıklarımız katletmezdi yüreğimizi, Umutlarımızın hayallerimizin istilasına uğramış aklımızı henüz tecrübe edinilmemiş acılardan uzakta tembelce yorardık Gece radyonun sesi en kısık haliyle bize eşlik eder, yorganın altında kıvrılmış bedenimizle karanlık odanın duvarlarında düşlere yürür her gece başka bir sevda bulurduk Gençlik toyluk ya her gün karşımıza bir yakışıklı da çıksa, bizim düşlerimizde yakışıklılar değil devrimciler, kahramanlar vardı Hayat biriktirmeye öyle hevesliydik ki hayat kurtarmayan adamlarda hayalimiz olamazdı... Bazen bizi olmayan korkularımızdan çıkartırlardı, korku üretmeye çalışırdık tutarsız sancılarımız olurdu, lakin korkacak hiç bir şey bulamazdık tek korkumuz bir gün o kahramanın elimizi tutamamasıydı... Eline kına yakıldığı, çalgının çenginin, duaların ve öğütlerin akşamında, kız şunları düşünüyordu demek ki korkularım kahramanımla tüneyecekmiş hayatıma,Kaybetme korkusu mu dersiniz adına yoksa küçük saçma kompleksler mi bilinmez Büyük bir değişim başlar... O kahramanıyla korkularını yitireceğini sanan kız hiç olmayan korkularının içinde ilk uykusuz gecesinin sabahını yapar elindeki kınanın kokusuyla.. Şeyma Başar