Sagrada Familia gittik. Muhtesem bir yapı. Gaudi' nin en muhtesem eserlerinden biri. Sadece tek kulesi 43 yılda bitmiş. Butun taslar el yapımı. Gaudi 1926 yılında 76 yasinda tramvay çarpıp ölünce yarım kalmış. Bu mimarin özelliği yapıların planlarını hep kendine saklaması. Parça parça verirmiş planları ustalara. Bu yüzden öldüğünde planlar olmadıgından yarım kalmış. Planlar bulunana kadar yapılamamış. Su anda inşaası devam ediyor. Ama gaudi'nin yaptıgı gibi degil. Daha modernize edilmiş şekliyle devam ediyor. Yine gaudi'nin eserlerinden Parc Guell'e gittik. Çok güzel bir park. İcinde dunyanın en uzun banki var. Tamamen renk renk kesme seramiklerden yapılmış. Ayrıca Hansel ve Gratel' den esinlenerek yaptıgı iki bina var. Genellikle binalari masallardan cikmis gibi. Hayal gucu muhtesem. Gaudi keskin köşeleri sevmezmiş. Bu yüzden eserleri hep yamuk yumuk. Bu arada sehir planlamasını da o yapmış. O devirde at arabaları köşeleri rahat donsun diye koselerdeki evler hep altigen. Yani kose yok, düz. Ya anlatacak o kadar çok şey varki. Neyse clondike sonra devam ederim.
Şu kitabı da göndereyim de yatayım....:füü: Ay dur bunu yeni gördüm... Sanat tarihi hocamın yalancısıyım... Gaudi parkı ilk yaptığında insanların gezinmesi için yollar yokmuş... Sormuşlar nedenini... Demiş ki "Daha zamanı var, insanlar parkı kullanacaklar ve hoşlarına giden güzergahları takip edecekler, yollar kendiliğinden belli olacak..." :Lv: (Tıpkı patikalar gibi değil mi? ) Gez gez devam....
çok sevimli..:Lv:ayrıca da romantik....kalabalıktan sakınan çiftlerin keşfedeceği yolları düşününce:füü::füü: Herkese hayırlı geceler....:Frnds:
Günaydın Küflüm, Harikasın Filik hem geziyorsun hemde bizleri ihmal etmiyorsun, teşekkürler küflüden kucak dolu sevgiler.:Lv::Lv:
eskiden karayolu eşeklerin gittiği yollar üzerinden yapılır derdi bana onu hatırlattı:zuhaha::zuhaha::zuhaha:
sıcaklarda fondaki müzik eşliğinde kitap okumaya yer yaptım kendime Rahmetli Anneannemin köydeki evinin camının önü böyle genişti. her yaz orada oturur teyzemden kaçırdığım kitapları okurdum... (neden bilmem kitapları pek kıymetliydi - belkide eskiden bu kadar çok kitap olmadığı için ya da eskisi gibi eşekli kütüphanecinin kitapları köylere getiremediği için bilmiyorum - saklardı bana sadece fıkra kitabı kalırdı:zuhaha::zuhaha: ) sessizlik içinde uzaklardan arada bir geçen arabaların sesini dinlerdim, ne güzel günlerdi o günler şimdi ise gürültü kalabalık yoruyor beni yine arıyorum o sessiz günlerimi:Lv: Dipnot: Eşekli kütüphaneciyi merak edenlere kütüphaneci
ahh nasıl da cezbedici:Lv: bir fincan çay,bir tabak kurabiye ve en güzelinden bir bd...bak canım çekti şimdiff: