Sanat ve Toplum İlişkisi

Discussion in 'Güzel Sanatlar' started by Uygu, Sep 26, 2012.

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Her sanat eseri mutlaka bir sanatçı tarafından ortaya konulur. Sanatçıyı bulunduğu toplumdan ayırmak,onu apayrı bir varlıkmış gibi değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü, insanın duyguları, düşünceleri ve kişiliği toplum içinde gelişir.Sanatçı olan kimse, toplumun ve onun kültürünün içinde geliştirdiğr anlayışım sanat eseri üzerinde yansıtır. Nasıl ki inşam toplumdan ayrı tutamazsak, insan ürünü olan sanatı da o toplumdan ayrı tutamayız.

    Sanat, toplum adım verdiğimiz organizasyon içinde ortaya çıkmış, o toplumun gelişmesiyle birlikte yaşamıştır. Hatta bir toplumun varlığında din, dil, töre ne kadar önemliyse, sanat da o kadar önemlidir. Toplum hayatındaki çeşitli değerler sistemi arasındaki bağlantı ve bu bağlantıda sanatın özellikli bir yerinin olması en eski çağlardan beri düşünürlerin ilgisini çekmiştir. Bu nedenle sanat, bir toplumun ortak duygu ve düşüncelerinin, ortak zevkinin ifadesi olarak da tanımlanır.


    Gerek toplum ve gerekse o toplumun sahip olduğu kültürel yapı; coğrafî, siyasî ve ekonomikşartlara bağlı olarak değişir. Gelişmenin bir zorunluluğu olarak meydana gelen bu değişim, o toplumun sanatında da açık olarak izlenebilir. Kültürel yapının ve bu yapı içinde olan sanat tarzlarının değişimi sonunda yeni bir takım tarzlara (üslûplara) varılır.

    Toplumun sanatla olan yakın ilişkisi, bir toplumda meydana gelen siyasî ya da ekonomik farklılaşmaları bilmemizde ve anlamamızda sanata büyük görevler yükler. Öyle ki, toplumun yaşadığı ekonomik, siyasî ve kültürel değişimleri sanat eserlerinde görmek mümkündür. Bunun için, sanat alamndaki gelişmeleri anlamada, o toplumun sosyal, kültürel yapışım ve yaşadığı değişikliği bilmemiz ne kadar önemliyse; o toplumdaki sosyal-kültürel yapıyı anlamamızda da sanatın bilinmesi o kadar önemlidir.

    Alıntı
     

Share This Page