Atatürk'ten Tokat Gibi Cevaplar

'Mustafa Kemal ATATÜRK' forumunda Uygu tarafından 24 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    İTALYAN SEFİRİNE VERİLEN DERS


    Atatürk'e ihanet edenler o'nun birçok konuları içki sofrasında hallettiğini iddia ederler. Yalnız aşağıda nakledeceğim olay bile bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu ispata yeter:

    "Habeşistan savaşının başlamasından önce İtalya'nın Rodos'a askeri yığınakta bulunduğu günlerdeydi. Bir akşam yine Atatürk�ün sofrasına çağrılanlar onu ayakta ve balkonda gezinmekte buldular.

    - Tevfik Rüştü nerede?

    - Ankara Palas'ta bazı sefirlere bir ziyafet veriyor.

    - Biz de oraya gitsek olmaz mı?

    Etrafındakiler beyhude Atatürk'ü buna protokolün müsait olmadığına inandırmaya gayret ediyorlar. Fakat o'nun kesin karar verdiği bir konudan geriye çevirmek kimsenin haddi değildir.

    Otomobiller Ankara Palas'a vardığı zaman Atatürk�ün otelin merdivenlerini sallana sallana ve yanındakilerin yardımı ile çıktığını görenler hayret ettiler. Çünkü Çankaya�da Atatürk�ün bir yudum bile içmediğini herkes biliyordu.

    Sefire ziyafet verilen salona giren Atatürk Arnavutluk Sefiri Asaf Bey�in yakınında ve giriş çıkış kapısını iyi görebilecek bir yere oturuyor. O dakikadan itibaren salondan içeri ve dışarı kimsenin geçmesi mümkün değildir. Şimdi konuşulanları takip edelim:

    Atatürk:

    - Asaf Bey gazetelerde bir takım resimler görüyorum Arnavutlukla operet mi oynanıyor? diyor.

    Bu sözleriyle o zamanlar yeni kral olan Zogo'nun sorguçlu resimlerini kastettiğini anlamakta gecikme yen sefir ne söyleyeceğini şaşırıyor. Atatürk devam ediyor:

    - Cumhuriyetten ne zarar görüldü ki Arnavutluk'ta krallık ilan edildi? Hem takip edilen politika da tehlikelidir. İtalya'nın Arnavutluk�u Balkanlar�da bir basamak yapması ihtimalden uzak değildir.

    Bunu duyan İtalyan Sefiri mücadeleye kalkınca Ata:

    - Haber aldığıma göre Roma'da bazı öğrenciler sefaretimizin önünde mümayiş yapmışlar. Antalya'yı istemişler. Antalya sigara paketimidir ki sefir cebinden çıkarıp atsın. Antalya buradadır. Buyurun alın!... Hem benim bir teklifim var. Eğer hakikaten böyle bir şey düşünülüyorsa Mussolini cenaplarına müsaade edelim. Antalya'ya asker çıkarsınlar. Bütün çıkarma tamam olunca savaşırız. Mağlup olan hakkına razı olur.

    Sefir atılıyor:

    - Ekselans bu bir savaş ilanımıdır?

    Ata:

    - Hayır diyor. Ben burada bir fert olarak konuşuyorum. Türkiye savaş ilanı ancak büyük millet meclisi dahilindedir. Fakat unutmayınız ki gerektiği zaman Büyük Meclis Türk Milleti�nin hissiyatını tercüman olmakta gecikmez.

    Konuşmasının bu hali olması üzerine İsmet Paşa'ya telefon edilir ve Ankara Palas'a çağrılır.

    Atatürk de bunu haber alınca etrafındakilere:

    - Hükümet geliyor biz gidelim! diyerek Ankara Palas'ı terk eder.

    - Çankaya'ya dönüldüğü zaman herkes Atatürk'ün gayet normal olduğunu hayretler içinde seyrederken Ata:

    - Artık İtalya ile savaş tehlikesi yok. Rodos'a yapılan yığınak Habeşistan'a dönecektir!

    Hakikaten kısa bir süre sonra Habeşistan savaşı başladı.

    (Nükte Ve Fıkralarla Atattürk Sh. 308-309-310 )


    ATATÜRK VE LİMAN VON SANDERS


    Mustafa Kemal Arıburnu kumandanıdır. İngilizler Anafartalar'a çıkmışlardı. Vaziyet buhranlı ve çok tehlikeli idi. Mustafa Kemal Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya doğrudan doğruya müracaata mecbur kalıyor. Kendisini tatmin eden cevap alamıyor. O sırada karargahı Yalova' da bulunan Liman von Sanders Paşa telefonla Mustafa Kemal�i arıyor. Muhavereye delalet eden Erkan-ı Harbiye Reisi Kazım Bey'dir. Liman von Sanders'in sorduğu sual şudur:

    - Vaziyeti nasıl görüyorsunuz nasıl bir tedbir-i tasarruf ediyorsunuz?

    - Vaziyeti nasıl gördüğünüzü çoktan size iblağ etmiştim. Tedbire gelince:bu dakikaya kadar çok müsait tedbirler vardı. Fakat bu dakikada bir tek tedbir kalmıştır.

    Liman von Sanders Paşa soruyor:

    - O tedbir nedir?

    Cevap katidir:

    - Bütün kumanda ettiğimiz kuvvetleri tahtı emrine veriniz. Tedbir budur.

    Cevap müstehzidir:

    - Çok gelmez mi?

    - Az gelir

    Ve telefon kapanıyor.

    Pek kısa bir zaman sonra hadiseler Liman von Sanders Paşa'yı kumanda ettiği kuvvetleri Mustafa Kemal'in emri altında vermeye mecbur etmiştir.

    (İlginç Olaylar Ve Anektodlarla Atatürk Sh. 162)


    MUSTAFA KEMAL PAŞA VE YUNAN KUVVETLERİ KOMUTAN TRİKOPİS


    Bütün bu taarruz esnasında Gazi'nin yanında bulunan arkadaşlar Yunan Kuvvetleri Komutanı General Trikopis'in başkumandan çadırına nasıl getirildiğini şöyle anlattılar.

    Trikopis diğer esir kolordu ve fırka (tümen) kumandanları ile birlikte Gazi'nin huzuruna çıkarıldıkları vakit hepsi çok heyecanlı ve bitkin halde imişler. Gazi bunları oturtmuş kendilerini teselli için bu gibi malubiyetlerin tarihte misalleri olduğunu sevk ve idarede vazifesini bi hakkın yapmış iseler vicdanen müsterih olabileceklerini söylediği zaman Trikopis:

    - �Askeri vazifemi tamamen yaptığıma eminim. Fakat asıl vazifemi maalesef yapamadım." diye intahar edemediğini anlatmak isterken Gazi:

    - �O size ait bir düşüncedir." diye sözünü kesmiş ve harita üzerinde:

    - �Şurada bir fırkanız vardı. Niçin onu şuraya almadınız. Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere süreydiniz daha iyi olmaz mıydı?" gibi bazı tenkitler yapmış Trikopis:

    - �Ben öyle hareket etmek için emir verdim. Fakat (yanındaki kolordu komutanını gösterirken) bu yapamadı!" demiş.

    Bu görüşmeler olurken esir fırka kumandanı yavaşça yanında bulunan zabitlerimizden birine:

    - �Bizim ile konuşan bu general kimdir?" diye sormuş zabit:

    - �Başkumandan Mustafa Kemal" deyince adam hayrete düşmüş:

    - �Şimdi anladım biz niçin mağlup olduk! Bizim başkumandan İzmir'de vapurda oturuyordu!" diyerek derdini dökmüş.

    (İlginç Olaylar Ve Anektodlarla Atatürk Sh. 43)
     

Bu Sayfayı Paylaş