Amin Zefrel - Spiritüel Aşk

'Kitap Özetleri' forumunda sha. tarafından 24 Kas 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Türü; Bir gelişim öyküsü, Spiritüalizm
    Sayfa; 288, 1. hamur beyaz kağıt, karton kapak
    Isbn; 978- 605-89934-1-9
    Ecce Yayıncılık



    Kitap içindeki Başlıklar;

    …Birinci bölüm;
    Düşünce hakkında sohbet - Hayal etmek hakkında sohbet

    …İkinci bölüm;
    Giriş - Tesadüf bu sorularım sanaydı! - En hızlı geliştiren -Bir vardım sanki bir yoktum - Hayallerimdi, hayal dediğimdi - Sanki cennet sadece bendim - O beden astral beden.

    …Üçüncü bölüm;
    Öz’sün, Öz’ünsün - Değil! - Adı nefs soyadı madde - İki kişiymişiz - O senin için var, sen değil! - Mutfak örneği - Kimdim? - Ehlileştiren güç - Tek sorun - Böyle bir alemde - Küçük bir özellik - Ruh için, bilen için - Hayır - İyi anlaşmalı – Kimsin? - Seni anlıyorum muş!

    …Son bölüm;
    Hayalet - Düşünülemeyen - Kitap özet
    Dr. Bedri Ruhselman’dan gerçeğimiz
    Ergün Arıkdal ve Tekamül
    ...Son


    Spiritüel AŞK - bir Gelişim Öyküsü
    Bu sözle değil, gözle değil, hisle gelen bir şeydi.
    Herkesin hissi de kendinceydi.
    Herkese de hep olduğu gibi kendince gelecekti.
    Söze, göze gerek kalmayacaktı.
    Tek bir his gelecek, her şeyi söyleyecekti.
    Yolu gösterecekti.
    Bu his tüm öğütleri, tüm nasihatları geldiği insana anlatacaktı.
    Bana da böyle oldu, olana da böyle olmuş, olacak olana da elbet böyle olacak.
    ‘Kendince bir his’ olacak, ardından vuku bulacak.

    ........................................

    Hayatı anlatıyor, anlatırken kendine daha da çok bağlıyordu, hayatın kendi bağımlılığından daha da çok soğutuyordu.
    Nefsime acıydı ama bu yaşanan asıl hayattı.
    Hayır, sanıldığı gibi değildi!
    Yapmalıydı, aşkı şimdi başka haliyle yaşamalıydı.
    Sonunda hiç bir şekilde ayrılık olmaması garantisi bulunan, partneri hayat ile bağdaştıran, hissini ise sadece masallarda tadabileceğim güzellikteydi sanki beni içine alan.
    Kim olsa yaşardı.
    Zaten herkes de yaşayacaktı.
    Bir tek bende vuku bulmayacaktı.

    ..........................................

    Umduğum bakış açısı asla böyle başıma gelen değildi tabi. Bu gelmeden umulacak birşey de değildi hani. Çevremden gördüğümdü umduğum, çevremde aslında umduğum gibi de hiç ama hiç gözükmüyormuş.
    Yokmuş aslında örneğim, bilmiyordum.
    Hismiş yeni öğretmenim, anlıyordum.
    Umduğumu da hiç ama hiç aramazken hem de, bulduğumdu derinden umduğum.
    Farkında olmadan içimde bulundurduğum.
    Ah bi bilseniz, ben neler umarken bu alemde neler neler buldum.

    Hiç ummazdım!
    Umduğumu bulacağımı değil tahmin, bilincime bile sığdırmazdım.
    Adını koyamıyordum hiç bir zaman, çünkü öyle yetişmiştim, öyle bilenmiştim.
    Ama değiştim.
    Kendim için.
    Adı nefs'miş soyadı da madde
    Şimdi geldim, yönü şimdi ele aldım.

    .................................................. ..................

    Astral seyahatler, ruh-beden ayrışmaları bu araştırmalarımın içinde en çok ilgimi çeken konulardı.

    Yirmi yediyaşıma kadar bu konular hakkında bir takım şeyler duysam da, duyduğum şeyler bana ya kişilerin ruhsal problemleri olduğunu ya da hayal ile gerçekliği ayırt edemediğini düşündürürdü.

    ‘’Ruh ve beden ayrışması da ne demek şimdi?’’ diyebilenler gibiydim ben önceden.

    Onlarla alay ederdim içten içe.

    Yaşayanlarla.

    Şimdi ‘’ne komikmişim!’’ dedirtiyor zaman.

    Bunlar ne bir hayal nede bir problem. Gerçek yaşanıyor ve hayat herkese zamanı gelince kendi gerçeğini gösteriyor.

    Bende ilk değilim, bende son.

    .................................................. ..

    Kendi huyu vardır, kendi özellikleri.
    Senin sayende kendine ait düşünce sistemi var nefsinin, kendine ait olayları algılama seviyesi olan, tamamen bizim enerjimizden faydalanan içimizdeki ikici kişi, bizden bağımsız bizi en derinden etkileyen…
    …adı nefs’tir onun soyadı da madde
    Algılarımızı yani şuur seviyemizi onun sayesinde sadece görebildiklerimiz ve duyabildiklerimiz, kısacası dünya gözü ile algılayabildiklerimizin üzerine çıkaramadığımız için, kendimizi onunla bir bütünmüş gibi sanıp, aslında tamamen onun esiri olmuş durumda yaşamaya devam ediyoruz.
    Çünkü bizler sadece onları görüyoruz, onlardan ibaretiz sanıyoruz.

    Ruhsal varlığımızın görme yetisi şu an onların gözlerine bakıyor.

    Ve biz kanıyoruz,

    Onun otomatik sersemliği içinde yaşamaya devama dalıyoruz.

    Bizim düşünce sistemimizi kullanarak kendince yaşamalara devam edendir kendisi.

    Asıl gerçek ona yön vermesi gerekendir.

    O düşüncenin temelidir.

    Biz’dir.

    .................................................. .....

    Belki de düşünüp taşınacakta öğüt kendisine yarayacak.
    Sen bilebilir misin ki?
    Kendisine sorsan
    '' senin bilincini şimşeklemek için hazırlanmış cümleler başkasının anladığı ile gürler mi?''
    desen,
    Seni dinler mi?
    Göstersen, bilmez mi?
    O içindeki de benmişim, demez mi?
    Sen bilebilir misin ki?

    .....................​
     
  2. Saygın

    Saygın Member

    Tşk
     

Bu Sayfayı Paylaş