4 Ekim Hayvanları Koruma Günü

'Serbest Kürsü' forumunda sha. tarafından 4 Eki 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ( 4 Ekim )
    [​IMG]



    [​IMG]


    [​IMG]
    [​IMG]
    AÇIKLAMA -1-
    Canlılar dünyası ; insanlardan, bitkilerden, ve hayvanlardan oluşur. İnsanlar eskiden beri hayvanlarla ilgilenmişlerdir. Kütüphanelerimizde içi yalnız hayvan resimleriyle dolu ansiklopedilerimiz de vardır. Bu ansiklopedilerde hayvanların ; özellikleri, beslenmeleri, bakımları, çoğalmaları, hastalıkları ve yararları anlatılır.

    Hayvanlar, duyu ve hareket yetenekleri olan canlılardır. Hayvan dostları ilk kez İngiltere'de 1822 yılında bir araya geldiler. Hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular. Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kuruldu. Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.

    İlk çağlarda insanlar, hayvanlardan korkuyorlardı. Hayvanlardan korunmak için evlerini dağların yamaçlarına, kayalıklara kuruyorlardı. Zamanla insanlar hayvanlara yaklaştılar. İnsanlar daha ilk çağda kedi, köpek, at, koyun, sığır, keçi gibi hayvanları evcilleştirdiler. Evcilleşen hayvanlar, insanların yardımcısı oldu. Pek çok kitapta, filmlerde, sahipleri için canını veren hayvan öykülerini okur, izleriz. Hayvanların sahiplerine bağlılıkları, hayvan sevgisinin doğup büyümesine yardımcı oldu. Hayvanları seven insanlar, hayvan hastalıklarını iyileştirmek için çalıştılar. Bugün uygar ülkelerde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Veterinerler hayvan hastalıklarını belirleyip iyileştiriyorlar. Hayvan hastalıklarına karşı önlem alınıyor. Hayvanları hastalıklardan korumak için aşı yapılıyor.

    Başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hayvanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır. İnsan sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da hayvanlardan yararlanılır. Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdaki balıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaçtan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayına yardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Kuşkusuz akrep, yılan gibi zararlı hayvanlar da vardır. Bu zehirli hayvanlardan kendimizi korumalıyız.

    Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Hayvan dostları mutlu olmayı sevgide ararlar. Hayvanları koruyalım. Hayvanlara eziyet etmeyelim. Hayvanları sevelim. Onlara yardımcı olalım. Hayvanları Koruma Günü'nde öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım.



    AÇIKLAMA -2-



    Yeryüzünde pek çok hayvan yaşar. Bunların bir kısmı evcilleştirilmiştir. İnsanlarla birlikte yaşarlar. Evcil olmayanlar, başıboş, kontrolsüz dağ, bayır gezer dururlar.

    Hayvanların insanlara faydaları çoktur. Onlardan et, süt, yumurta, yağ, peynir, bal, sucuk gibi besinler elde ederiz. Bazı hayvanların gücünden yararlanırız. Bazılarının derisinden, tüyünden, gübresinden faydalanırız.

    Evin kedisi evdeki zararlı böcekleri ve fareleri yakalar. Köpek evimizi ve hayvanlarımızı korur, bize bekçilik yapar. Tavuğun yumurta ve etinden, horozun sesinden, tüyünden ve etinden faydalanırız. At, eşek ve katır gibi hayvanların gücünden faydalanırız, yüklerimizi taşırlar, arabalarımızı çekerler, bizi de taşırlar. Manda, inek, koyun bize süt, et verir. Öküz tarlamızı, harmanımızı sürer, arabamızı çeker.

    Bilim adamları hayvanlar üzerinde deneyler yaparlar. İnsanlık için faydalı olacak buluşlarını bu deneyler sonunda ortaya çıkarırlar. Hayvanların bu bakımdan insana faydası vardır.

    Bize pek çok faydaları olan hayvanları biz de sevelim ve koruyalım. Onları rahatsız etmeyelim. Yaralı ve hasta olanları hemen veterinere götürelim. Hayvanlara iyi bakıp besleyelim.

    Her yıl Ekim ayının 4.günü "Hayvanları Koruma Günü" olarak kabul edilmiştir. O gün gelince okullarda, radyo ve televizyonlarda hayvanların faydaları üzerinde konuşmalar yapılır. Hayvanlara karşı nasıl davranılması gerektiği anlatılır.







    HAYVANLARIN KORUNMASI İÇİN NELER YAPALIM

    1- Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.

    2- Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.

    3- Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.

    4- Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.

    5- Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.

    6- Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.

    7- Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.

    8- Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.





    SEVGİLİ ARKADAŞLAR!
    Hayvanların, insan yaşamında büyük önemi vardır. İlk evcilleştirilen hayvanın köpek olduğu sanılıyor. Sonraki zamanlarda ise koyun, keçi, at, boğa, tavuk ve kedi gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir.

    Her canlının, doğadaki dengenin korunmasında bir rolü vardır. Soyları bilinçsizce tüketilen canlılardan sonra, doğada büyük sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Artık günümüzde, nesilleri tükenmekte olan hayvanları korumak için büyük gayretler gösterilmektedir.

    Sevgili arkadaşlar! Hayvanlara işkence yapmak bir insanlık suçudur. Hayvanlara acımayanların, insanlara hiç acımayacağını söylüyor bilim adamları. Zor durumda kalmış hayvanlara mutlaka yardım etmeliyiz. Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmak, yumurtalarını almak çok kötü bir davranıştır. Hayvanları korkutup ürkütmek, sapanla kuş vurmak, şakadan da olsa istemedikleri gibi davranmak da çok kötüdür. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli vermeli, aşılarını

    yaptırmalıyız. Yiyecek artıklarını, hayvanlara veya hayvan besleyicilerine vermeliyiz.

    Hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak isteyen İngiliz hayvanseverler, 1822 yılında bir araya gelerek “Hayvanları Koruma Birliği”ni kurdular. Hayvanları koruma amacıyla yurdumuzda açılmış olan ilk dernek, 1908 yılında kurulmuş olan “Hayvanları Koruma Derneği”dir. Dünyadaki hayvan koruma derneklerinin bir araya gelerek oluşturdukları “Dünya Hayvanlarını Koruma Federasyonu”, 1931 yılında yaptığı toplantıda, 4 Ekim gününü “Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etti.

    Hayvanları Koruma Günü’nün amacı; hayvanlara karşı sevgi ve acıma duyguları uyandırmak, onları korumak ve haklarına saygı duyulmasını sağlamaktır.

    Hayvan sevgisi, insandaki yardımlaşma, iyilikseverlik ve sevgi gibi duyguları geliştirir.
    Bugün bir hayvanı sevindirmeye ne dersiniz?
    Hoşça kalın, sevgiyle kalın!

    (Ev ve Sınıf Etkinlikleri Antolojisi Kitabı)









    Dünyamız üzerinde bizler bitkiler ve hayvanlarla birlikte yaşarız. Bitkilerden olduğu kadar hayvanlardan da yararlanırız.

    Nasıl mı?

    Onların etini yeriz, derisinden giysiler yaparız, tüylerinden yün elde ederiz, sütünü içeriz, gücünden faydalanırız.

    Hayvanlar, evcil ve vahşi olmak üzere ikiye ayrılırlar. Evcil hayvanlara kedi, köpek, kuş, tavşan örnek verilebilir. Bu hayvanları evlerimizde besleyebiliriz. Fakat vahşi hayvanları arslan, kaplan, timsah gibi evcilleştiremeyiz.

    İnsanlar ile hayvanlar arasındaki en önemli fark, insanın düşünme yeteneğinin olmasıdır. Hayvanlar ise içgüdüleri ile hareket ederler. Evcil olan hayvanlar insanlara yakındır ve korunmaya ihtiyaçları vardır.

    Hayvanlara zarar vermemeli onları korumalıyız. Hayvanları koruma, sevgiyle başlar. Hayvanları korumak insanlık görevimizdir. Hayvanların da birer canlı olduğunu unutmamalıyız.







    Çocuk Olmak

    Küçükken bizim köylerde çocuklar hep patik denen ayakkabı, iskarpin karışımı karışımı yazlık naylonlar giyerlerdi. Bu patik çarığa benzer ama çarıktan farklı olarak ayağın üzerinden geçip bileğinin alt tarafına doğru tam aşık kemiğinin altına gelen bir naylon parçası vardı, bu naylon kısmı Kilte denen demirle patiğe birleşirdi. Bu demir o kadar uyduruktu ki patiği giydiğinin 3. günü paslanır ve bu pas ayağının o kısmında pas rengi lekeler yapardı.

    Bu leke öyle çabuk geçecek gibi bir şeyde değil di hani. Mesela; patiği giymeyi bıraksan bile bir kaç hafta o pas çıkmazdı. Patiğin özellikleri sadece bunla da sınırlı değildi. Çarığa benzedigi için üzerinde her hangi bir hava deligi bulunmuyordu.Tabii ki Çukurova 'da yaz günü naylon ve kapalı bir ayakkabı varii olan bu nesnede ayakların durumunu tahmin edersiniz. Ben o sıcak yaz günlerinde ayakkabımı her çıkarışta aklıma babaannemin çamaşır yıkadığında ellerinin aldığı o şekile benzetirdim ayağımı.

    Elleri de benim ayağım gibi buruş buruş ve bembeyaz olurdu babaannemin. Aramızda bir fark vardı sadece benim ayağımın patiğin içindeki kısmı bembeyaz diğer tarafı kısmen güneşten ve çoğunlukla toz ve kirden simsiyah olurdu. Kadirli 'den tatil için köye geldiğimde ilk işim Büyükbabam'a bana bir patik aldırmak için baskı yapmak olmuştu. Çünkü biliyordum ki büyükbabam beni kırmazdı, ne de olsa onun ismini taşıyordum. Bunu hep kullandım çocukluğum boyunca, belki şimdi bile kullanıyorumdur, kısıtlı zamanlarda bile olsa görüştüğümüzde.

    Ve nihayet köyümüzün müdavim çerçisi Mahmut Emmi yürümeye bile mecali kalmamış atıyla köyümüze geldi. Koşarak büyükbabamı çağırdım birlikte çerçiye (çerçici derdik) gittik. Bana beyaz bir patik aldık.Tam o sırada köydeki arkadaşlarımın beni alelacele çağırdıklarını duydum, koş diyorlardı bana, koş. Ben de koşarak yanlarına vardığımda hep bir ağızdan gökyüzündeki leyleklere "LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ"diye bağırdıklarını duydum. Ne olduğunu anlayamamıştım, Mustafa bana sen de bağırsana diyordu. "Ben de bağırınca ne olacak ki?"dedim. "Böyle bağırınca leylekler hemen hızla uçup evine giderler"dedi. Ben de onlara katıldım, hep bir ağızdan bağırıyorduk "LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ" diye.

    Gerçekten de bizi duyan leylekler bir tek daire çizdikten sonra kararlı ve çok daha hızlı bir şekilde bir yöne doğru uçarak uzaklaşıyorlardı. Belki sesimizden ürküyorlardı? Kimbilir belki de dediğimizi anlıyorlardı. Bu nerden mi aklıma geldi?Arkadaşlarla Sapanca Gölü'nün kıyısında hafta sonunu geçirmeye gittik. Orda, gökyüzünde göç eden leylekleri gördüm. Bir grup leylek nasılda beni alıp nerelere ve hangi zamanlara götürmüştü. Bağırmak istedim aslında yine "LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ" diye, ama bağıramadım, bağırsam kimse beni anlamayacaktı, anlasa bile acaba bu cümle çocukluğumdaki kadar güzel gelirmiydi ki bana?

    Ali Altınok







    4 Ekim.. Onların Günü...
    Onu eve getirdiklerinde, bir kadife topağı halinde, çamaşır sepetinin içinde uyuyordu.Sonra yavaşça çıkarıp yere bıraktık.Bacakları titriyordu. Üç haftalık bir bebekti henüz. Nasıl merdivenleri çıkabilirdi ki?İki elimizle, bütün bedenini kavrayarak, yavaşça basamakları çıkmasına yardım ediyorduk.Tam beş gün sonra bu işi tek başına yapmayı başarmıştı.

    İlk gece epeyce ağladı. Annesini arıyordu şüphesiz.O uyumadı, bizde uyumadık. Başını okşadıkça susuyordu.Sonuçta bizimle beraber olmanın güvencesi içinde uyumayı öğrendi.

    Evde bir de 10 yaşındaki kedimiz vardı. Hakimiyetini ve kişiliğini kabul ettirmenin gururu içinde bizi kullanır, keyfince yaşar dururdu.Tekir di adı. İlk gün bu yeni gelen yaratığı hayretle süzdü. Sonra bize baktı ve anladı ki, bu da evin kıymetlilerinden birisi olacak..”Kedi Köpek Gibi..” lafını yalanlarcasına birbirlerine kolayca alıştılar.

    Yavrunun adı Barones oldu. Sanki bu sıfatın bütün özelliklerini üzerinde toplamıştı..Barones, geceleri bizimle uyur, gündüzleri de, Tekir ablası ile koşturur dururdu. Ezkaza bir kedi veya bir yabancı açık kapıdan başını uzatacak olsa, ikisi birden hücuma geçer ve evlerini korurlardı.Günler geçtikçe, Barones’in o iri sesi, düşmanları kaçırmaya yeter olacaktı..

    Bugün 4 Ekim. Hayvanları Koruma Günü.Kutsal kitaplarda E ş r e f – i M a h l u k a t olarak tarif edilen ,”En şerefli yaratık” anlamındaki insanın, diğer yaratıklara ettiklerinin gözden geçirileceği gün diyebilirmiyiz bu güne? Veya pişman olunması gereken gün desek nasıl olur?

    İnsanların, hayvanlardan daha akıllı ve uyanık olması, onların yaşama alanlarını daraltmak, her şeyi kendi çıkarlarına göre ayarlamak ve onlara acı çektirmek hakkını verir mi ?

    Çoğu kez doğal yaşamlarından koparıp çalıştırmak, onlarla eğlenmek, etinden, sütünden, derisinden, tırnağından, sevgisinden ve yeteneklerinden yararlanıp karşılığında lütfen bir lokma ekmek, bir barınak vermek Sömürü değil de nedir?Ve bütün bunlar, şerefli olarak nitelenen insanda, olması gereken davranış biçimleri midir?

    Dünyamızı tüm yaratılmışlarla birlikte paylaşmak, herkesin hakkını tanımak varken, her şeye, önce kendisinin ,sahip olma eğilimini, o, doymak bilmez açgözlülüğüne verin olsun, bitsin...

    İnsanı diğer mahlukattan ayıran ve onu insan yapan tüm güzel vasıfların, yüz kızartıcı boyutlara ulaştığını görmek, umutlarımızı söndürmesin.Tanrı, insanlardan umudunu kestiği ve hayal kırıklığına uğradığı için Musa’yı cezalandırmış ve onu ,Kutsal Topraklara girmekten Vaat edilmiş Kenan diyarına kavuşmaktan men etmişti.Umudumuzu kesmiyoruz ama “Neden? Neden hayvanlar bu kadar iyi de insanlar?” demekten kendimizi alamıyoruz.

    Sabahın ilk ışıkları panjurlardan süzülürken, ılık bir nefes okşar yüzümü.. Ve sabırsız bir sesli esneyişle açarım gözlerimi..Bir çift kadife göz, sanki yüzüme değil de, taa kalbime bakar. Elimin altında bir kadife yığını yuvarlanır durur.Sevinir beni uyandırdığı için..

    Bugün 4 Ekim.Hayvanları koruma günü.Neden senede bir gün? Benim için her gün.. Hiç değişmedi ki, Yine onun sıcak nefesi ve uyanır, uyanmaz ruhuma bakan bir çift SEVGİ...

    Bakmayın siz bileğimin Barones’in ağzında hafif, hafif gevelendiğine.. “Haydi kalk artık” diyor. Ve ben, sarılıyorum ona. Yüzümü göğsüne gömüyorum.İki patisini boynuma doluyorum.O kadife gözlerine bakarak “İyi ki insan değilsin..İyi ki köpeksin Balones..Seni çok seviyorum .İyi ki..” diyorum.
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    RENGİN

    Beyaz kedim,

    Siyah kedim,

    Sarı kedim,

    Adı "Rengin" olsun dedim.



    Rengin ablamın adıdır;

    O şimdi kızacak bana,

    Fakat öğretmenim söyledi ya?

    Rengin demek renkli demek,



    Bunda ne var gücenecek ?

    Lâkin ablam,

    Rengin ablam.

    Hain ablam.



    Sofra başında dün akşam,

    Astı bana çehresini.

    Belki biraz hakkı vardı,

    Çünkü Rengin onun adı,



    Fakat ne var gücenecek;

    Rengin demek, renkli demek;

    Benim kedim de üç renkli,

    Hem de benekli.



    Beyaz kedim,

    Siyah kedim,

    Sarı kedim,

    Adı "Rengin" olsun dedim.

    Tevfik FİKRET


    YARARLI HAYVANLAR

    Çevremizde dolaşır,

    Çeşit çeşit hayvanlar.

    Bizlere pek çoğunun,

    Sayısız yararı var.



    Kedi, fare yakalar,

    Bazen de eğlendirir.

    Kuşlar ötüşleriyle,

    İç açar, neşe verir.



    Sadık köpeklerimiz,

    Bekçidir bahçemizde.

    Kümes hayvanları çok

    Yarar, beslenmemize.



    İnek, koyun süt verir,

    Doyarız etleriyle.

    Koyun, keçinin yünü,

    Bizi ısıtır böyle.



    At, sığır, keçi de pek,

    Faydalı yaratıklar.

    Bir de deniz ürünü,

    Taze, güzel balıklar.



    Vefa ÇAĞAN
    KUŞLARLA

    Kuşlar uçar,

    Ben koşarım;

    Onların kanatları var,

    Benim kanadım kollarım.

    Kuşlar kanadını çırpar,

    Ben de kolumu sallarım…

    Uçun kuşlar, uçun kuşlar;

    Hepinizle yarışım var!



    Uçtu kuşlar,

    Bende koştum;

    Koştum yarı yola kadar;

    Ta önüme bir uçurum

    Çıktı, orda kaldım naçar.

    Yoo, çekemem öyle kurum!

    İsterseniz, haydi tekrar

    Yarışırız…Uçun kuşlar!

    Tevfik FİKRET




    KUZUM

    Mini mini bir kuzum var,

    Çayırlarda gezer oynar.

    Hep arkamdan koşar, gelir,

    Yaramaz pek neşelidir.



    Yanından ayrılsam biraz,

    Hemen yanık yanık meler.

    Kırdaki otlara doymaz,

    Daha ister neler neler.



    Şeker, arpa, fıstık, üzüm,

    Çok bilmiştir iki gözüm.

    Dr. Ali Rıdvan UNAR





    SERÇELER

    Bir gün gelir, geçer bu geceler

    Tırtıllar tırmanır yapraklara



    Damla damla sızmaz dudaklara

    Kalbin kaynağından bu heceler



    Alnı işleyerek düşünceler

    Gözyaşı döker zambaklara



    Ve üşüşür olgun başaklara

    Akşamın dallarından serçeler.

    Ahmet Muhip DIRANAS
    KEDİM

    Ne güzel bir kedisin,

    Mırıl mırıl edersin.

    Gözlerin ateş saçar,

    Seni gören fareler kaçar.



    Kuyruğunu sallarsın,

    Delikleri koklarsın.

    Sen de olmazsan eğer,

    Evlerde hep fare gezer.

    Arife HANCI











    TEKİR İLE MİNİK KUŞ

    Tekir kedi acıkmış,

    Bir ağaca tırmanmış,

    Avını düşünerek,

    Beklemeye başlamış.



    Biraz sonra kuş gelmiş,

    Kediye "cik, cik" demiş,

    Tekir ona acımış,

    Minik kuşu yememiş.

    Ülker ORDU
    LEYLEK

    Akşam oldu, sen de yuvana döndün

    Ayrı ayrı doyurdun yavrularını.

    Artık rahatsın Hacı Leylek

    İstediğin gibi takırdatabilirsin

    gagalarını!

    Hep yollarda mı geçecek ömrün ?

    Yazın burda,

    Kışın başka yerdesin..

    Yuvandan ayrılacağın için mi

    Böyle düşüncelisin ?

    Nasıl dayanıyor o uzak yola

    Zayıf vücudun ,

    İnce, uzun bacakların ?

    Söyle hangi memlekette geçirecek

    O güzelim yazı, yavruların ?

    Yalnız biz değiliz seni seven

    Bak, ne kadar üzülüyor gidişine

    Şu çiçekten çiçeğe konan kelebek.

    Baharı erken getir bahçemize

    Olmaz mı Hacı Leylek ?…

    Şükrü Enis REGÜ




    GÖÇMEN KUŞLAR

    Gittiniz hep dizi dizi,

    Bıraktınız ülkemizi,

    İlkbaharda gene gelin,

    Unutmayın sakın bizi.



    Gelmeden kış, yağmadan kar,

    Gidin, gidin güzel kuşlar,

    Uzak güney illerinde,

    Bol yiyecek, bol güneş var.



    Türkülerle gidersiniz,

    Kim gösterir size yol, iz ?

    Ürkütmez mi kalbinizi,

    Yüce dağlar, coşkun deniz ?



    Gökte olup sıra sıra,

    Kayboldunuz ufuklarda,

    Göçmen kuşlar, güzel kuşlar,

    Yine gelin ilkbaharda!…

    Zeki TUNABOYLU


    NE GÜZELDİR HAYVANLAR

    Evimizde yaşarlar,

    Elimize bakarlar,

    Türlü işe yararlar,

    Evcilleşmiş hayvanlar.



    Ne güzeldir tavuklar,

    Folluk dolu yumurtalar,

    Hep bal yapar arılar,

    Ne güzel şu hayvanlar.



    Sütlerini içeriz,

    Kimisine bineriz,

    Öküzle çift süreriz,

    Yararlıdır hayvanlar.



    Kılları var, yünü var,

    Süzgün bakar mandalar,

    Kedi, eşek ve atlar,

    Ne güzel şu hayvanlar.



    Arabaya koşarız,

    Uzun yollar aşarız,

    Güçlerine şaşarız,

    Ne güzel şu hayvanlar.



    Ormanları süslerler,

    Gece, gündüz öterler,

    Bize, dostluk ederler,

    Çok tatlıdır, hayvanlar.

    Hasan ŞEN




    GÜZEL SÖZLER

    · Karıncadan ibret al, yazdan kışa hazırlan.

    · Kedi beslemeyen, fareleri besler.

    · Arı bal alacak çiçeği bilir.

    · Hayvanlar en uysal dostlarımızdır.

    · Hayvanlar sevildiğini bilir.[/COLOR]​
     
  3. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    türünün son örneği olan bir HAYVAN var onu unutmuşsun (=
     

Bu Sayfayı Paylaş