Agatha Cristie - Ve Ayna Kırıldı

'E-Kitap' forumunda NySa tarafından 4 Nis 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
Konu Durumu:
Özür dileriz,Bu konu cevaplara kapatılmıştır.
  1. NySa

    NySa <b>●»ѕнєкєя«●</b>

    Agatha Cristie Ve Ayna Kırıldı
    Miss Jane Marple pencerenin önünde oturuyordu. Pencere, bir zamanlar nkendisi için büyük gurur kaynağı olan bahçeye bakıyordu. Ama artık o günler geçmişte kalmıştı. Şimdi pencereden dışarı bakınca tüyleri ürpererek yüzünü buruşturuyordu. Bahçe ile uğraşması bir süre önce kendisine yasak edilmişti.
    Eğilmeyecek, çapa çapalamıyacak, bahçe kazmıyacak, çiçek dikmeğe kalkışmryacaktı... Olsun olsun da ancak yorulmadan çiçek budamasına izin vardı. Haftada üç gün gelen ihtiyar bahçıvan Laycock bahçeye çekidüzen vermek için, elinden geleni yapıyordu. Fakat onun mükemmel dediği (ki hiç de mükemmel değildi) ancak kendi ölçülerine göre mükemmeldi. Yoksa bu ölçüler hanımının ölçülerine kesinlikle uygun değildi. Miss Marple bahçede neler yapılmasını istediğini gayet iyi biliyordu ve bir işin yapılmasını istediği zaman Laycock'a gerekli emirleri veriyordu. İşte o zaman ihtiyar Laycock ustalığını gösteriyordu. Ama ilk heyecanı geçtikten sonra gayrete gelip emredilen şeyleri yapmak için hiçbir istek göstermiyordu. «Çok haklısınız, hanımefendi. Şuraya şakayıkları dikeriz, duvar dibine de iri çan çiçeklerini sıralarız.
    Dediğiniz gibi bu hafta her şeyden önce bu iki işin yapılması gerek. Fakat Laycock'un işleri asmak için daima akla yakın mazeretleri bulunuyordu; en beylik mazereti de hava şartlarıydı. İşler gecikti mi, mutlaka hava ya çok kuruydu, veya çok yağmurlu... Ya da toprak çok su emmiş oluyordu... Veyahut ta hava don yapacağa benziyordu. Ya da sırada, o işlerden çok daha evvel yapılması gereken önemli bir iş oluyordu. Bu önemli şey de genellikle onun hesapsız yetiştirmeğe meraklı olduğu lahanalarla veya pırasa fideleriyle ilgili 'bir iş olurdu. Laycock'un bahçıvanlık sanatı hakkındaki prensipleri gayet basitti; bir batice sahibi ne kadar bilgili olursa olsun, onu bu prensiplerinden vazgeçmeye zorlayamazdı. Pencereden bahçeye baharken Miss Marple hep bunları düşünüyordu. Sonra bakışlarını bahçeden
    kaçırdı, tekrar yün işini eline aldı. insan gerçeklere korkusuzca bakmayı bilmeliydi: St. Mary Mead artık eski St. Mary Mead değildi. Bir bakıma, her şey değişmişti. İnsan bunun suçunu savaşlara, genç neslin vurdumduymazlığına, kadınların artık evlerinde oturmayıp işe gitmelerine, atom bombasına veya sadece, hükümete yükleyebilirdi...
    Fakat insanın artık her şeyin değiştiğini düşünürken asıl kastettiği insanın kendinin yaşlanmakta olduğuydu. Çok mantıklı bir yaşlı hanımefendi olan Miss Marple bunun gayet iyi farkındaydı. Ne var ki,
    yaşlandığını St. Mary Mead'de garip bir şekilde çok daha fazla hissediyordu, çünkü bu kasaba çokuzun yıllardan beri onun yuvasıydı. St.. Mary Mead, yani ilçenin özü sayılan eski kasaba, hâlâ mevcuttu. Mavi Domuz hâlâ yerindeydi; kilise, papazın kaldığı ev, Kırali-çe Anne'ın küçük yuvası, George devri üslûbunda yapılmış evler... Kendi evi de onlardan biriydi. Miss Hartnell'in evi hâlâ yerindeydi, son nefesine kadar uygarlığa ve yeni
    gelişmelere karşı 'koymak için mücadele eden Miss Hartnell de o evdeydi. Miss VVeatherby ölmüştü, şimdi onun evinde banka müdürü ile ailesi oturuyordu, evi de, kapılarıyla çerçevelerini açık tatlı maviye
    boyayarak 'biraz eli yüzü düzgün hale sokmuşlardı. Eskiden kalma öbür evlerin de çoğunda yeni kiracılar oturuyordu, fakat yeni kiracılar, onları kendilerine satan emlâk komisyoncularının o evlerde bulunduğundan söz ettikleri «eski zaman havası falan koydurmuşlardı. Evler eskisine oranla hemen hiç farketmediği hakle, kasabanın ortasından geçen cadde için ayni şey
    söylenemezdi. Cadde üzerindeki dükkânlar sahip değiştirdi mi, yeni mal sahipleri derhal mağazaları ve dükkânları tamamen modern bir kafayla yeniliyorlardı. Balıkçı dükkânı, içinde dondurulmuş balıkların pırıl pırıl yattığı yeni lüks vitrinleriyle artık tanınmaz hale gelmişti. Kasap ise halâ tutucu kalmıştı. Gerçekten de parası olan için etin daima iyi kalitelisi vardı. Paranız yoksa, daha ucuz etleri, sert incikleri alır ve onlarla yetinmek zorunla kalırdınız.
     
    fkalayci bunu beğendi.
Konu Durumu:
Özür dileriz,Bu konu cevaplara kapatılmıştır.

Bu Sayfayı Paylaş