And Dağlarının Tuzlu Gölleri

'Coğrafya' forumunda Pl1 tarafından 3 Kas 2012 tarihinde açılan konu

  1. Pl1

    Pl1 Mary Poppins Site Yetkilisi

    [​IMG]

    Orta Peru'dan Arjantin'e dek 2.400 km kadar yayılmış ve And Dağlarının doğu batı dağ silsilesi arasında bir seri yüksek plato gizlenmiştir. Hiçbir noktada 3,000 m altına düşmezler ve genellikle daha yüksekte uzanırlar. Hiçbir şeyin tam

    göründüğü gibi olmadığı bu biraz karışık ülkede gezmek ilginçtir. Güneş yakar, ama yine de üzerinde parladığı çöller buz gibi soğuktur. Gökler gündüzleri maviden ziyade mora çalar ve gece yıldızlar göz kırpmazlar, fakat adeta kara bir örtünün kadife karanlığında parlarlar.




    Uzak dağlar, dokunulabilecek kadar yakın görünür ve göller, bazen su yaşamının da ayak uydurduğu yeşim yeşilinden gül kırmızısına kadar her renk olabilir. İlk bakışta göl sanılan şey, su değil, göz alıcı bir tuz düzlüğü olabilir. Buna somurtkanca tüten volkan kümelerim, kabarcıklar çıkartan çamur havuzlarını ve kâbus gibi canavarlara benzeyen şekillerde aşınmış kayaları ekleyince resim tanıdık görünmeye başlayacaktır. Bu, Mars yüzeyi ile ilgili eski moda bilim kurgu ressamlarının fikridir.

    YÜKSEK VE KURU

    Gerçi, platolarla ilgili en karşı konulamaz şey, onların sarplık ölçüsüdür. Altiplano — And Dağlarının batı Bolivya ve güneydoğu Peru'daki iki kolu arasındaki "yüksek plato" deniz seviyesinden 20,000 ft (6.000 m) yüksekte olmasına rağmen hafifçe kuru kar tozundan başkasını almadığından ödüllendirilen zirveler arasında uzanır. Son Buzul Çağı'nın sonlarına doğru, Altiplano iki dev gölle kaplıydı; Titicaca, kendisi uçsuz bucaksız olmasına rağmen, kuzeydekinin küçük kalan bir bölümüdür.

    Her iki göl de buzullardan ve dağ silsilesindeki kar alanlarından beslenir, fakat buz geri çekilince ve su kaynağı azalınca, göller buharlaşmaya başladı. Bu yüksek rakımların yakıcı güneşi ve temiz atmosferi, işlem göreceli olarak hızlıydı.

    Şimdi, güney gölünden arda biraz acılı günler ve bataklıklardan — bunlar ve tuz gölleri veya salarlar ki bunların içinde kral, heybetli Salar de Uyuni'dir.

    Zamanın büyük bölümünde, bu tuz gölü gözleri kör edecek şekilde saf beyaz tuz düzlemi olarak yaklaşık Kıbrıs'ın alanı kadar bir alana yayılır. Bundan 10,000 yıl önce Buzul Devri'nin sona ermesinden beri, buharlaşma prosesi rutubeti ve nemi dipteki çamurdan Uyuni'nin yüzeyine emmektedir. Her yıl, kış yağmurlan, yaz süresince buharlaşan büyük sığ bir göl oluşturur. Tüm bu buharlaşma başta tuz olmak üzere, 6 m derinliğe kadar bir mineraller kabuğu oluşturur. Bu kabuk, kenarlardakiler hariç, çökmesi için yeterince incedir ve alttaki sulu çamura toplanır.

    Platoyu geçmek için aynı zamanda hatırı sayılır bir kestirme olan, tuz gölünü, sağlam bir araba sürerek geçmek, dünyanın en büyük muhteşem sürüş deneyimlerinden biridir. Tuz yoluna, uzun mesafe kamyonları tarafından işaretlenmiş emniyetli girişlerden birinden başlayabilirsiniz, teoride, uzaktaki bir zirveye kilitlenerek basitçe ilerleyebilirsiniz. Gerçekte ise, büyük beyaz düzlem, yön şaşırtmaya eğilimlidir ve dağ tepeleri gökte düzlenmiş görünür. Yağmur sonrası daha da kötüdür. Tuz üzerindeki film kalınlığındaki su, mavi gökyüzünü yansıtır, ufuk kaybolur ve sürücüler kendilerini dev bir ayna üzerinde kaymakta olan karıncalar gibi hissederler, sağda solda kayalık bir adacık tuzun inde yükseliyor olsa da, nirengi işaretleri nadirdir. Oldukça sıklıkla, kırılmış flamingo yumurtası kabuğu ve cilalanmış taş ok başı orada bulunabilir, fakat bunlar ya yüzyıllar önce veya binlerce yıl terk edilmiş ve belirsizdir. Adacıklara ulaşmamayı bir şekilde başarabilmiş fakat tuz çölünün sahiline dönemeden, orada açlıktan susuzluktan ölmüş hayvan kemikleri de bulunabilir.

    Uyuni'nin güneyinde, plato soğuklaşarak ve ıssızlaşarak, Puna de Atacama'ya doğru hala daha da tırmanır. Bununla beraber manzara, eski bir katmanın yeryüzüne çıkmasının gri yeşil ve koyu kızıl kahverengi lavla kavrulmuş kumlarıyla gerçek ötesiliği ile ihtişamlı bir resim verir ve tuz buzullarını sarmalar. En dikkat çekici bitki, yerinden kopmuş iri kaya parçalarını yumuşak ve minik parlak yeşil yapraklarıyla kaplayan ve örülmüş paspas gibi demir sertliğinde köklerinin ülkenin sunabildiği tek yakıtı olduğu, maydanozun bir akrabası, tuhaf ilereta'dır.

    Buna rağmen, Puna de Atacama'nın gerçekten hayret verici özelliği, bir ressamın paletinden sıçrayarak düşmüş gibi duran, parlak su yamalandır. Bu lagünler de mineraller bakımından zengindir, fakat henüz kırılmamışlardır. Bazıları turkuvazdır, diğerleri gümüş veya küçük Laguna Verde gibi, yeşildir. Her gölün rengi kimyasal karışımına bağlıdır. Fakat nefes kesecek görünüm eğer bu rakımda hala nefesiniz kaldıysa dağların arasındaki büyük çanağında tuğla kırmızısı parlayan Laguna Colorado'dur. Tuz kümeleri, kırmızıyı daha da kuvvetli vurgulayarak, suya çıkıntı yapar.

    Yaklaştıkça, sürprizler katlanır, sanki yüzey aniden kalkıyor ve havalanıyor gibidir. Bu, tüyleri göle tam olarak uyan, binlerce James flamingosundan oluşmaktadır. Bu flamingoların en göz alıcıları olan nadir kuşlar, hemen donma noktasının üzerindeki tuzlu suda yem ararlar ve Colorado'ya hayret uyandırıcı renk tonunu veren su yosunları [mikroskobik bitkiler) ile beslenirler. Onlara eşlik edenler, daha az renkli, Andean ve Chilean flamingolarıdır. Flamingoların üç çeşidi karışık halde oldukça mutlu yaşarlar, yiyecek için rekabet etmezler. Siyah ve sarı gagalı James'lerin çok ince gaga filtreleri vardır ve diğer iki türe göre daha küçük organizmaları alabilirler. Zaman zaman hepsi, bacaklarındaki tuzları yıkamak için yakındaki tatlı havuzlarına giderler.

    James flamingoları, Colorado'nun acı sularına sıkı sıkıya bağlıdır. 1960'larda bir miktar kuş New York Hayvanat Bahçesi'ne götürüldüğünde, tavuk yemi ve bebek tahılı ile diyet yaptılar ancak renklerini kaybetmeye başladılar. Ortaya çıktı ki, gölünki gibi parlaklıkları su yosunlarından gelmekteydi. Bereket versin, günlük bir havuç yağı takviyesi dengeyi sağlamakta çok yararlı oldu.

    RÜYALAR DİYARI

    Laguna Colorada'nun doğaya karşı gibi duran kırmızı suları, zengin mikroskobik bitki dünyasının gizemini taşır.

    [​IMG]

    UÇUŞ

    Az görülen James flamingoları da dahil olmak üzere flamingolar, tuz kayalıkları üzerinden uçarak

    Laguna Colorado da vakit geçirirler.

    [​IMG]

    TUZ DENİZİ ADALARI

    Salar de Uyumi'deki geniş tuz düzlüklerinde bitki yaşayamamasına karşın, oluşan küçük kaya adacıkları üzerinde Browningia cinsi kaktüsler nadir de olsa görülmektedir Kalın kabukları, soğuk ve sıcak hava arasında gidip gelen sıcaklık değişimlerinden korunmalarını sağlamanın yanı sıra gövdesinde su saklamasına da yardımcı olmaktadır.

    [​IMG]

    ÇOK PARÇALI GÖL

    Her bir tuz gölü kendi karakteristiklerine sahiptir. Bu poligonlar, çamurdan rutubetin çıkması dolayısıyla oluşan çekme ve çatlamalar sonucunda meydana gelir.
     

Bu Sayfayı Paylaş