Anne Olmak İçin Doğru Zamanı Seçmek

'Anne ve Çocuk' forumunda sha. tarafından 8 Eki 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Anne Olmak İçin Doğru Zamanı Seçmek

    Annelik her kadının tatmak istediği bir duygu. Fakat yoğun iş hayatı ve kadınların sorumluluklarının hızlı artışı ileri yaşta anne olmayı beraberinde getiriyor. Annelik için doğru zaman hangisi? Geç yaşta anne olmanın yararları ya da zararları nelerdir? Bu soruların cevabını yazımızda bulacaksınız...

    Bir kadın öncelikle bebek sahibi olmak isteyip istemediğine tam olarak karar vermelidir. Biyolojik saat çalışmaktadır ve zaman geçtikçe bu saatin tik tak''ları daha da yükselmektedir. Karar vermek sadece duygusal açıdan değil aynı zamanda sağlık açısından da zor olabilir. Yaş ilerledikçe artan riskler ve genetik faktörler doğumun zor olup olmayacağı ve bütün bu soruların sonunda bekleyen ``Ya hiç anne olamazsam ''''korkusu.

    Günümüzde ileri yaşta anne olmanın giderek yaygınlaştığını görüyoruz. Özellikle pek çok ünlü isim geç yaşta anne olmayı tercih ediyor. Patricia Hodge 42 yaşında anne olurken Madonna ise 40 yaşında kızını dünyaya getirdi. Yoğun geçen sahne hayatları onların genç yaşta anne olmasını engellemişti. Bu kişilerin röportajlarını okuduğumuzda ise hiçbirinin durumdan şikayetçi olmadıklarını ve olgun yaşta anne olmanın daha avantajlı olduğunu söylediklerini görüyoruz. Erken yaşta anne olmak ile ileri yaşta anne olmak arasında şimdiye kadar pek çok araştırma yapılarak her iki durum kıyaslanmış; yapılan arıştırmalar günümüzün değişen koşullarında pek çok kadının geç yaşta anne olmayı tercih ettiğini göstermiştir.

    Umutsuz olmayın

    Geç yaşta anne olmanın olumlu yanları ele alınacak olursa aslında durum hiç de düşünüldüğü kadar kötü değil. Bu annelerin doğumdan sonraki bir yıl içerisinde bebeklerini daha kolay ve bilinçli bir şekile emzirdikleri gözlenmiş. Ayrıca hamilelik süresince annelerin görünüşlerinden yana fazla bir şikayetleri olmadığı ve hamile vücutlarını daha kolay kabullenebildikleri de ortaya çıkmış sekse karşı olan ilgilerinde ise bir azalma görülmemiş. Genç anneler ve ileri yaştaki anneler arasında yapılan araştırmaya göre doğum sonrası duygusal depresyon ve kendini iyi hissetmek arasında bir fark yok. Her iki gruptaki anneler de doğum sonrasındaki bu zorlu duygulara karşı eşit şartlarda dayanıklılar. Doğum şekline gelince sezaryen ya da normal doğum olsun herhangi bir sorun yaşanmıyor ve duyulan ağrıda da bir fark yok. Peki geç yaşta anneliğin riskleri neler olabilir? Geç yaşta anne olmaya karar veren kadınların çoğunun en büyük düşüncesi genetik risklerin artacağı korkusudur. Genetik risklerin ileri yaştaki gebeliklerde artacağı doğrudur fakat bunun dışında her doğumda olabilecek risklerde bir artış görülmez. Anormallik riski 20''li yaşlarda 2000´nde 1 35 yaşlarında 365´te 1 40´lı yaşlarda ise yüzde 1 şeklinde görülür. Sonuç olarak 40 yaşındaki bir annenin Down sendromlu bir çocuk sahibi olma riski yüzde 1´dir. Bu durumdan da anlaşılacağı gibi çocuğun sağlıklı doğma olasılığı ise yüzde 99´dur ve bu da hiç de az bir rakam değildir. Yine yapılan araştırmalar göstermektedir ki 30´lu yaşlardaki kadınların gerek sosyal gerekse psikolojik yönden daha güçlü olmaları bebek sahibi olduktan sonra hayatlarını daha güvenli ve bilinçli bir şekilde sürdürmelerini sağlar. Ayrıca bu yaşlardaki kadınların kendilerine olan güvenleri daha fazla olduğundan bebek sahibi olmaya daha rahat bir şekilde karar verebilirler.

    Geç anne olanlar daha mı uzun yaşıyor?

    `Geç yaşta anne olmak ömrü uzatır mı'''' bu sorudan yola çıkan Harvard Sağlık Okulu´ndan bir grup öğrenci aynı yıl doğan kadınlar üzerinde bir araştırma yapmışlar. Bu araştırmaya göre 40´lı yaşlarda doğum yapan kadınların daha erken yaşta doğum yapanlara göre daha uzun yaşadıkları ortaya çıkmış. Bunun açıklaması ise şöyle yapılmış; 40´lı yaşlarda anne olan kadınlar daha geç yaşta menopoza giriyorlar ve daha uzun yaşama şansları olabiliyor. Bu kadınların östorojen hormonu çalıştığından yaşa bağlı olan hastalıklara kalp problemlerine karşı da daha dayanıklı oluyorlar.

    Bu durum halen tartışılabilirliğini koruyor. Erken ve geç yaşta anne olmakla ilgili bir başka tartışılan konu ise genç annelerin daha hareketli ve enerjik olması ile ilgili. Genç anneler çocuklarıyla birlikte pek çok fiziksel aktiviteyi rahatlıkla paylaşabildiklerini çocuk büyütmekle ilgili yorgunluklara daha rahat katlanabildiklerini anlatıyorlar. Sonuç olarak şartlar ve yaş ne olursa olsun önemli olan kadının kendisini bu sorumluluğa karşı hazır hissetmesi ve annelik duygusunu yaşamak istemesi.



    Kızlar ve Erkekler Farklılıkları

    Bebek bekleyen anne adaylarının kimi oğlu olsun ister kimi kızı. Oysa onlar arasındaki minik farklılıkları bildiğiniz takdirde cinsiyeti ne olursa olsun harika ilişkiler kurmanız mümkün. İşte size bazı ipuçları.

    Bir bebeğiniz olduğunda çevrenizdeki herkesin ilk sorduğu soru şudur: Kız mı yoksa erkek mi? Siz de bu cinsiyete göre oda takımının renkleri belirlersiniz oğlunuza mavi tulumlar kızınıza pembe elbiseler seçersiniz oyuncak seçimindeki kriterleriniz ise bellidir: Kızsa bebek erkekse araba. Sadece sizin değil hepimizin farkında olmadan yaptığı tüm bu tercihler akıllara şu soruyu getiriyor: Çocukların karakteristik özellikleri doğuştan mı yoksa bizim yönlendirmemiz sonucu mu oluşuyor? Birçok uzman her iki etmenin de bu konuda etken olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar da bu görüşü destekliyor. Örneğin bebeklerin anne karnındaki gelişimi sırasında erkeklerde beynin sağ tarafı kızlarda ise sol tarafı öncelikli olarak gelişiyor. Bu durum şu anlama geliyor: Beynin sağ tarafının önce gelişimi sonucu erkekler fiziksel aktivitelerde başarılı olurken sol tarafı öncelikli gelişen kızlar yazı yazma ve konuşmada başarılı oluyorlar. Bununla birlikte ailelerin ve toplumun yetiştirme biçimi de karakter oluşumunda önemli bir rol oynuyor. Erkek çocukların kızlara oranla daha yaramaz oldukları bir gerçek. Ancak yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: Anneler erkeklerin daha yaramaz olduğuna baştan kendileri inandırdıkları için onlara karşı daha toleranslı oluyorlar. Hiç şüphe yok ki doğdukları andan itibaren kız çocukları ile erkekler arasında gerek fiziksel gerekse ruhsal birçok farklılık var.

    Erkekler hastalığa yatkın
    Bebekliklerinden itibaren erkekler kızlara oranla fiziksel olarak daha çabuk incinebiliyor. Zaman geçtikçe de bu durum değişmiyor. Erkekler kızlara göre çok daha çabuk hastalıklara yakalanıyor ve ölüm oranları daha yüksek oluyor. Uzmanlar testesteron hormonunun bu durumu yarattığı görüşünde birleşiyorlar.

    Boy ve kilo

    Ortalama olarak erkekler kızlara oranla daha ağır ve uzun oluyorlar. Bu şu anlama geliyor: Erkekler daha kilolu olduğu için oturmayı daha yavaş gerçekleştiriyorlar. Ama onlara destek olan daha ağır bacakları sayesinde çok çabuk yürümeyi öğreniyorlar. Bu adımdan sonra gelişim süreci eşit seviyede devam ediyor.

    Sosyal davranış

    Yenidoğan kızlar erkeklere oranla daha sosyal ve konuşmaya yatkın olurlar. Yaşamların ilk haftalarında kız çocukları erkeklerden 2 misli fazla gülümserler. Tabi ki bu farklılığın sebebi sizin kendi davranış biçiminizden kaynaklanıyor olabilir çünkü kız çocuklarla konuşmaya dayalı ve yumuşak bir ilişki kurulur.

    İlk tepkiler

    Amerika Birleşik Devletleri´nde yapılan bir araştırma bebeklikten itibaren erkeklerin annelerinin negatif davranışlarına daha sert tepki verdiklerini ortaya koyuyor. Özellikle bir istekleri rededildiği takdirde bunu kızlara göre daha zor kabulleniyorlar.

    Yaramaz erkekler

    Ebeveynler erkek çocuklarla daha çok bedensel güce dayalı hareketli oyunlar oynadıkları için erkekler genellikle fiziksel aktivite gerektiren oyunları tercih ediyorlar. Bu durum da onların daha yaramaz olmalarına neden oluyor. Oysa kız çocukları daha çok hayal gücüne yönelik oyunları benimsiyorlar.

    Bağımsız kızlar

    Çocuklar 2 yaşa doğru yürüme konuşma beslenme ve tuvalet alışkanlığını edinme ile birlikte bağımsız davranışlar geliştirirler. Annelerin erkek çocuklarına daha toleranslı ve daha koruyucu davranmaları kız çocuklarının ise anneleri tarafından daha çok eğitilmesi bu durumu yaratan etmenlerin başında geliyor. Kızlar ayrıca okul öncesi döneme oldukça yatkın bir yapıya sahipler ve sosyal ilişkilerin kurallarını daha çabuk öğrenebiliyorlar.

    Oyuncak seçimleri

    Bu konuyla ilgili yapılan bir çalışmaya göre kızlar erkeklere ait oyuncaklar ile rahatlıkla oynamayı kabullenirken erkekler kızlara ait oyuncaklarla oynamayı kabul etmiyorlar. Uzmanlar bu durumu şöyle açıklıyor: Ebeveynler kızların erkeklere ait oyuncak ile oynamasına ses çıkarmazken erkeklerin kızlara ait oyuncaklarla oynamasına tepki gösterirler.

    Dil öğrenme

    Kızlar normal olarak erkeklere göre çok daha çabuk ve uzun cümlelerle konuşmaya başlarlar. Erkekler ise genellikle geç konuşmaya başlarlar. Bu farklılığın sebebi muhtemelen kızların beyinlerin sol tarafının erken gelişimi ve özellikle babaların kız çocuklarıyla erkeklere göre 2 misli çok konuşmaları ile açıklanıyor.​
     

Bu Sayfayı Paylaş