Su ve Temizlik Dünyanın en büyük medeniyeti temizlik medeniyetidir. Onunda göstergesi su ve sabundur. Atatürk çocukluğundan beri temizliğe ve iyi giyinmeye meraklı idi. Bazı sıcak günlerde iki üç defa yıkandığı olurdu1. Harp esnasında en sıkışık cephelerde bile ne yapıp etmiş her gün yıkanabilecek bir yer sağlamıştır2. Dernede, bir vahadan çamur gibi toplayıp, süzerek ve güneşten uçmasın diye başlarının altına sakladıkları içme suyuyla susuz kalmak tehlikesini göze alarak her sabah yüzünü yıkadığı anlatılmaktadır. Aralıksız, İngiliz bombardımanının altında kaldığı Anafartalardaki küçücük kulübesinde bir banyo koydurtmuştu3. Ruşen Eşref Ünaydın4, yatak ve su için Atatürkün hiçbir zorluk önünde vazgeçemeyeceği bir konfor geleneği olduğunu bildirir5. Savaş meydanında top ateşleri altında bile, dinlenmek için çadırına çekildiği zaman dahi soyunup dökünmeden yatmazdı ve yıkanıp, giyinip kuşanmadan çadırından çıkmazdı. Muharebelerin en kızgın günlerinde bile tıraşlı, itinalı giyinmiş bir centilmen idi6. Ankaraya geldikten sonra önce Ziraat Mektebine, sonra daha emniyetli görülen istasyon binasına taşınır. Binaya taşındığının ertesi günü emir çavuşuna: -Çocuk banyo işini ne yapacağız, bir çare bul der. O zamanlar Ankarada bir banyo tertibatına yetecek malzeme bulunması imkânsızdı. Ankarada bulunan bir Alman mühendisin fikri alınır ve bizzat Atatürkün çizdiği krokiye uygun Demir Yolları ustalarının yardımıyla bir banyo yapılır. Banyo adî bir ocağın üzerine konan, bindola saçdan yapılmış bir küvetten ibarettir7. 31 Ağustos 1925 günü Kastamonu dönüşü Çankırıya uğrar8. Bir gece kalacağı anlaşılınca bir tenekeci ustasına bir banyo tenekesi yaptırılır. Hastanenin büyük semaveri getirilir, yanına da bir kazan su koyulur. Vali tenekeyi boyatır, fakat kurumadığı içinde sildirir. Kokusu giderilmemiştir. Atatürke derme çatma banyo olduğu söylenince çok sevinir. Banyo hazırlığında semavere, kazana bakıp gülüyordu. Arkadaşı Nuri Conkere: -Nuri, banyo var, ben gireceğim diyerek girer9. Son hastalığında karın ponksiyonu yapıldıktan sonra doktorlara banyoya girebilir miyim? diye sorar, doktorlar aralarında görüştükten sonra zararı yok derler. Banyoyu çok sevdiğinden, öyle sevinir ve canlanır ki, doktorlar hastalığından şüphe ederler10. Sabah yataktan kalktıktan sonra sabah kahvesini ve sigarasını içer, sonra da tıraşını olurdu. Berberi itina ile Atatürkü tıraş eder, bundan sonra masajını yaptırır, banyosunu alır, giyinir, çalışma odasına geçerdi11. Bazı geceler baloya gitmesi gerektiği zaman akşamları da ikinci kez tıraş olurdu. Hizmetindekileri sakallı görünce çok kızardı12. Atatürk: Giyimine dikkat etmeyen insanın ne kendisine ne de topluma saygısı yoktur derdi13. Deniz Sporları Atatürk sporu sever, ekseriye hafif jimnastik eksersizleri yapardı14. Atatürk, İstanbul Floryada bulunduğu zamanlarda her gün denize girmekte, kürek çekmekte, halkla haşır neşir olmaktadır15. İsmet İnönünün yüzmeyi öğrenmesi Atatürkün direktifiyle olmuştur. Atatürk Floryada yüzerken Başbakan İsmet İnönü gelir. Atatürk Seslenir: -İsmet gel! Gelde yarışalım der. İsmet İnönü kollarını açarak, -Paşam, ben yüzme bilmem ki." Bunu duyan Atatürk, -Sana bir hafta süre. Bir hafta sonra birlikte yarışacağız der. İsmet İnönü Heybeliadadaki Deniz Askeri Lisesi Sınıf Subayı Ulvi Tekeşle tanışır. Kısa bir süre içinde yüzme öğrenmek istediğini bildirir. Heybeliada ile Kaşıkadası arasındaki derin bir yere deniz motoru ile gidilir. Ulvi Tekeş dalar, İsmet İnönüye -Sayın Paşam atlayın der -Nasıl atlayacağım. -Çivileme atlayacaksınız. İsmet İnönü anlatıldığı şekilde çivileme atlar. Bu İsmet İnönünün meşhur çivilemesidir. İlk atlayışıdır. Suyun yüzüne çıkınca kendini subayın kollarında bulur. Çırpınmaya başlar. Sonrada yüzme kurallarına uyarak birkaç gün içinde yüzmeyi öğrenir ve Floryanın yolunu tutar16. 6 Eylül 1936 Pazar günü Moda koyunda yapılan yelken ve kürek yarışlarını Türkiyede bulunan İngiltere Kralı VIII Edward ile birlikte Ertuğrul Yatı'ndan izlemiştir17. Florya Plajı'nda denizde mayo ile çekilmiş fotoğraflarını gazetelerde yayınlatarak halkımızı denizden yararlanmaya çağıran ilk insan da toplumumuzda Atatürk olmuştur. Atatürkün bütün bu hareketleri, hep hesaplı, hepsi bir amaca yöneliktir. Türk halkını kendi öz benliğine kavuşturmak, küsmüş bulunduğu doğa ile barıştırmak, hayatın anlamını daha fazla tanımasını sağlamaktır18. Köşkteki kürek çekme kondisyon aleti şimdi, Anıtkabir müzesindedir19. Florya Deniz Köşkü Florya Deniz Köşkü Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Projeler Y. Mimar Seyfi Arıkan tarafından hazırlanmıştır. Florya Deniz Köşkü sahilden 70m ileride kazıklar üzerindedir. Köşk bir iskele yolu ile kıyıya bağlanmıştır20. Atatürk 1936 yılı Haziran ve Temmuz aylarında burada kalmış birçok siyasi ve ilmi toplantılarını burada yapmış ve su sporlarıyla21 meşgul olmuştur. Ayrıca 15-16 Haziran 1937 günlerinde Atatürk 2 gün, 28 Haziran- 25 Temmuz 1937 tarihlerinde 25 gün Florya Deniz Köşkü'nde istirahat etmiştir. En son Floryayı ziyaret ettiği tarih 28 Mayıs 1938dir. Atatürkün Deniz Yolu ile Yaptığı Seyahatler 1905 Yılı Şubat 1905 Atatürk İstanbul Limanı'ndan bir Nemse Vapuru'yla Beyruta hareket etmiş. Ertesi gün öğlen üzeri İzmire gelmiştir22. 1919 Yılı 16 Mayıs 1919 Atatürk, Galata Rıhtımı'ndan bir motorla Kızkulesi açığında demirli bulunan Bandırma vapuruna geçmiş 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği karargâhı mensuplarıyla beraber akşamüzeri Bandırma Vapuru ile İstanbuldan ayrılmıştır23. Atatürkün Bandırma Vapuru'nun Kızkulesi açıklarından aranmasını takiben düşman zırhlıları arasından geçerek İstanbulu terk ederken, güvertede beraberindekilere şöyle söyler: -Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde. Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadoluya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideal ve iman götürüyoruz24. 17 Mayıs 1919da Bandırma vapuru gece 23.00 de İneboluya 18 Mayıs 1919 da saat 12.00 sıralarında Sinop limanına ve 19 Mayıs saat 6.00 da Samsun limanına gelmiştir Alıntı