İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Hasköy Aynalı Kavak Caddesinde bulunan bu kasır, Osmanlı dönemindeki Tersane Sarayı arazisindedir. Buradaki kasrın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Evliya Çelebi XVII. yüzyılda burada bir hamam, sofa ve şadırvan olduğunu belirttikten sonra bu kasrın Fatih Sultan Mehmet zamanında ilk defa yapıldığına değinmiştir. Ardından da Sultan İbrahim zamanında yenilendiğini belirtmiştir. Naima Tarihinde de Sultan I.Ahmetin 1613 yılında Edirneden gönderdiği bir hatt-ı hümayunda Tersane bahçesinde bir kasır yapılmasını istediğini yazmıştır. Sultan I. Ahmet (16031617) 1614te İstanbula döndüğünde bu kasrı ziyaret etmiş ve yanında da bir çiçek bahçesi düzenlenmesini istemiştir. Kasrın yapımını Kaptan-ı Derya Halil Paşa üstlenmiştir. Kasır 1677 yılında yanmış ve Sultan IV. Mehmet tarafından 1679da yenilenmiştir. Sultan IV. Mehmet 1677 yılında Haremi ile birlikte bir süre bu kasırda yaşamıştır. Ancak bu dönemde çıkan bir yangın yapıya zarar vermiştir. Fındıklılı Mehmet Ağa Tarihinde Polonya seferinden dönen Sultan IV. Mehmetin şerefine üç gün üç gece kasrın önünde şenlikler düzenlendiğini yazmıştır. Padişah da gemilerden, kayıklardan oluşan denizdeki bu şöleni kasırdaki kafesli köşkten seyretmiştir. Osmanlı tarihine geçen bu kasırla ilgili bir başka şenlik daha bulunmaktadır. Sultan III. Ahmet zamanında Padişah 1720 yılında dört oğlu ile birlikte Sadrazam Damat İbrahim Paşanın oğlunu ve yoksul çocukları burada sünnet ettirmiş, 30 gün süren şenlikler yapılmıştır. Tersane Sarayının Aynalı Kavak Sarayı ismini alması XVII. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Sieur du Loir 1654te sarayın görkemli aynalarla kaplı olduğunu belirtmiştir. Pasarofça Antlaşması (1718) sonrasında Venedik Cumhuriyetinin Osmanlı sarayına hediye ettiği aynalar kasrın dairelerini süslemiştir. Bu yüzden de kasrın ismi halk arasında Aynalı Kavak Kasrına dönüşmüştür. Bu dönemde yapılmış olan Surnâme-i Vehbinin minyatürlerinde bu kasır resmedilmiştir. Minyatürlere göre direkler üzerinde denize taşan üç sofalı bir yapı idi. La Motrae 1727 yılında bu kasrı görmüş, üzerinin zengin nakışlı bir kubbe ile örtülü olduğunu, bunun dışında kalan alanların da çatı ile kaplı olduğunu yazmıştır. XVIII. yüzyılda kasır terk edilmiş, bazı binaları Sultan Abdülhamitin Sadrazamı Koca Yusuf Paşa tarafından 17661787 yıllarında onarılmıştır. Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşanın Tersaneyi genişletmesi sırasında bu yapılardan bazıları yıkılmış ve Tersaneye katılmıştır. Kalan yapılar da 17871788 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında erzak ambarı olarak kullanılmıştır. Sultan III. Selim 1791de Balyan ailesinden Kirkor Balyana kasrı tamir ettirmiştir. Bununla beraber Sultan III. Selim, Sultan II. Mahmut ve Sultan II. Abdülhamid zamanında Tersaneye yapılan eklerden dolayı kasır Haliçten içeride kalmıştır. Bu nedenle günümüze gelen Aynalı Kavak kasrının ön cephesi kara tarafında kalmıştır. Arazi eğiliminden ötürü iki katlı olan kasrın Haliç yönündeki cephesi üç katlıdır. Planı kuzeydoğu-güneybatı ekseninde salonlardan meydana gelmiştir. Güney cephesinin ortası hafif bombeli olarak yükseltilmiş olup, sade bir görünümdeki sahanlıktan yapıya girilmektedir. Bunun karşısında giriş holü ile merdivenler bulunmaktadır. Arazi eğiliminden ötürü bu bölümün altında hizmet odaları yapılmıştır. Giriş holünün solunda yan odalar ve servis bölümleri, büyük sofa bulunmaktadır. Haliçe yönelik eyvan şeklindeki salonun iki tarafında simetri göstermeyen dört oda bulunmaktadır. Bu bölüm kasrın harem bölümüdür. Giriş holünün sağındaki bölüm üç eyvanlı bir divanhane ve ona bağlı bir arz odasından meydana gelmiştir. Kasrın en önemli mekânları olan bu odalardan arz odasının üzeri kubbelidir. Divanhanenin pencereleri üzerinde Yesarizâdenin talik yazı ile yazdığı Enderuni Fazılın Aynalı Kavak Kasrını öven şiiri bulunmaktadır. Divanhaneden geçilen arz odasının pencereleri üzerinde de Yesarizâdenin talik yazı ile yazdığı Şeyh Galibin Sultan III. Selimi öven şiiri bulunmaktadır. Kasrın selamlığı olarak nitelenen bu bölümün bezemeleri son derece zengindir. Bezeme yönünden kasrın en önemli bölümü divanhane ile arz odasıdır. Buradaki pencerelerin arasında basık kemerlerle birbirine bağlanmış dekoratif kolonlara yer verilmiştir. Bu bölümde kemer ayaklarının içerisi mermer levhalar ve aynalarla kaplanmıştır. Bugün müze özelliği taşıyan bu kasrın arz odası, divanhanesi duvarlarını çepeçevre dolaşan yazıtları, alçı şebekeli pencereleri, Sultan III. Selim tuğralı barok ve rokoko üslubunda bezemeler burada görülmektedir. Ayrıca Osmanlı geleneğine uygun olarak düzenlenmiş sedirler, mangallar, kandiller, avizeler ve mobilyalar da onları tamamlamaktadır. Günümüzde Aynalı Kavak Kasrının alt katında eski müzik aletlerinin sergilendiği Türk Müziği Araştırma Merkezi ve Çalgı Müzesi bulunmaktadır. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığına bağlı müze-saray işlevindeki bu yapıda zaman zaman Klasik Türk Sanat Müziği konserleri verilmiştir. Aynı zamanda Türk bestecisi olan Sultan III. Selimin anısına burada konserler verilmiştir. Bu konserlerde padişahın besteleri de yorumlanmıştır. Kenthaber