Aynalıkavak Kasrı

'Marmara Bölgesi' forumunda Uygu tarafından 28 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Hasköy Aynalı Kavak Caddesi’nde bulunan bu kasır, Osmanlı dönemindeki Tersane Sarayı arazisindedir.

    [​IMG]



    Buradaki kasrın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Evliya Çelebi XVII. yüzyılda burada bir hamam, sofa ve şadırvan olduğunu belirttikten sonra bu kasrın Fatih Sultan Mehmet zamanında ilk defa yapıldığına değinmiştir. Ardından da Sultan İbrahim zamanında yenilendiğini belirtmiştir. Naima Tarihi’nde de Sultan I.Ahmet’in 1613 yılında Edirne’den gönderdiği bir hatt-ı hümayunda Tersane bahçesinde bir kasır yapılmasını istediğini yazmıştır.

    [​IMG]


    Sultan I. Ahmet (1603–1617) 1614’te İstanbul’a döndüğünde bu kasrı ziyaret etmiş ve yanında da bir çiçek bahçesi düzenlenmesini istemiştir. Kasrın yapımını Kaptan-ı Derya Halil Paşa üstlenmiştir. Kasır 1677 yılında yanmış ve Sultan IV. Mehmet tarafından 1679’da yenilenmiştir. Sultan IV. Mehmet 1677 yılında Haremi ile birlikte bir süre bu kasırda yaşamıştır. Ancak bu dönemde çıkan bir yangın yapıya zarar vermiştir. Fındıklılı Mehmet Ağa Tarihinde Polonya seferinden dönen Sultan IV. Mehmet’in şerefine üç gün üç gece kasrın önünde şenlikler düzenlendiğini yazmıştır. Padişah da gemilerden, kayıklardan oluşan denizdeki bu şöleni kasırdaki kafesli köşkten seyretmiştir.

    Osmanlı tarihine geçen bu kasırla ilgili bir başka şenlik daha bulunmaktadır. Sultan III. Ahmet zamanında Padişah 1720 yılında dört oğlu ile birlikte Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın oğlunu ve yoksul çocukları burada sünnet ettirmiş, 30 gün süren şenlikler yapılmıştır.

    [​IMG]


    Tersane Sarayı’nın Aynalı Kavak Sarayı ismini alması XVII. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Sieur du Loir 1654’te sarayın görkemli aynalarla kaplı olduğunu belirtmiştir. Pasarofça Antlaşması (1718) sonrasında Venedik Cumhuriyeti’nin Osmanlı sarayına hediye ettiği aynalar kasrın dairelerini süslemiştir. Bu yüzden de kasrın ismi halk arasında Aynalı Kavak Kasrı’na dönüşmüştür.

    Bu dönemde yapılmış olan Surnâme-i Vehbi’nin minyatürlerinde bu kasır resmedilmiştir. Minyatürlere göre direkler üzerinde denize taşan üç sofalı bir yapı idi. La Motrae 1727 yılında bu kasrı görmüş, üzerinin zengin nakışlı bir kubbe ile örtülü olduğunu, bunun dışında kalan alanların da çatı ile kaplı olduğunu yazmıştır.

    XVIII. yüzyılda kasır terk edilmiş, bazı binaları Sultan Abdülhamit’in Sadrazamı Koca Yusuf Paşa tarafından 1766–1787 yıllarında onarılmıştır. Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın Tersane’yi genişletmesi sırasında bu yapılardan bazıları yıkılmış ve Tersane’ye katılmıştır. Kalan yapılar da 1787–1788 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında erzak ambarı olarak kullanılmıştır.


    [​IMG]

    Sultan III. Selim 1791’de Balyan ailesinden Kirkor Balyan’a kasrı tamir ettirmiştir. Bununla beraber Sultan III. Selim, Sultan II. Mahmut ve Sultan II. Abdülhamid zamanında Tersane’ye yapılan eklerden dolayı kasır Haliç’ten içeride kalmıştır. Bu nedenle günümüze gelen Aynalı Kavak kasrı’nın ön cephesi kara tarafında kalmıştır. Arazi eğiliminden ötürü iki katlı olan kasrın Haliç yönündeki cephesi üç katlıdır. Planı kuzeydoğu-güneybatı ekseninde salonlardan meydana gelmiştir. Güney cephesinin ortası hafif bombeli olarak yükseltilmiş olup, sade bir görünümdeki sahanlıktan yapıya girilmektedir. Bunun karşısında giriş holü ile merdivenler bulunmaktadır. Arazi eğiliminden ötürü bu bölümün altında hizmet odaları yapılmıştır.

    Giriş holünün solunda yan odalar ve servis bölümleri, büyük sofa bulunmaktadır. Haliç’e yönelik eyvan şeklindeki salonun iki tarafında simetri göstermeyen dört oda bulunmaktadır. Bu bölüm kasrın harem bölümüdür.

    Giriş holünün sağındaki bölüm üç eyvanlı bir divanhane ve ona bağlı bir arz odasından meydana gelmiştir. Kasrın en önemli mekânları olan bu odalardan arz odasının üzeri kubbelidir. Divanhanenin pencereleri üzerinde Yesarizâde’nin talik yazı ile yazdığı Enderuni Fazıl’ın Aynalı Kavak Kasrı’nı öven şiiri bulunmaktadır. Divanhaneden geçilen arz odasının pencereleri üzerinde de Yesarizâde’nin talik yazı ile yazdığı Şeyh Galib’in Sultan III. Selim’i öven şiiri bulunmaktadır.

    Kasrın selamlığı olarak nitelenen bu bölümün bezemeleri son derece zengindir. Bezeme yönünden kasrın en önemli bölümü divanhane ile arz odasıdır. Buradaki pencerelerin arasında basık kemerlerle birbirine bağlanmış dekoratif kolonlara yer verilmiştir. Bu bölümde kemer ayaklarının içerisi mermer levhalar ve aynalarla kaplanmıştır. Bugün müze özelliği taşıyan bu kasrın arz odası, divanhanesi duvarlarını çepeçevre dolaşan yazıtları, alçı şebekeli pencereleri, Sultan III. Selim tuğralı barok ve rokoko üslubunda bezemeler burada görülmektedir. Ayrıca Osmanlı geleneğine uygun olarak düzenlenmiş sedirler, mangallar, kandiller, avizeler ve mobilyalar da onları tamamlamaktadır.

    [​IMG]

    Günümüzde Aynalı Kavak Kasrı’nın alt katında eski müzik aletlerinin sergilendiği Türk Müziği Araştırma Merkezi ve Çalgı Müzesi bulunmaktadır. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlı müze-saray işlevindeki bu yapıda zaman zaman Klasik Türk Sanat Müziği konserleri verilmiştir. Aynı zamanda Türk bestecisi olan Sultan III. Selim’in anısına burada konserler verilmiştir. Bu konserlerde padişahın besteleri de yorumlanmıştır.

    Kenthaber
     

Bu Sayfayı Paylaş