Ayşe Kadın

'Mustafa Kemal ATATÜRK' forumunda Uygu tarafından 26 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    [​IMG]


    Atatürk, sırası geldikçe, başından geçen hoş serüvenleri, birazda çeşnilendirerek anlatmaktan hoşlanırdı. Bir gün sofrada laf dönüp dolaşarak ev kadınlığı konusuna dayanmıştı. Bir ara Ata gülerek:
    - Durun size bu konunun bana hatırlattığı bir hikayeyi anlatayım, dedi.

    Hikaye şu:

    Kızı Sabiha Gökçen Eskişehir'de uçak birliğinde görevli iken birkaç günlüğüne Ankara'ya gelmiş. Dönmek için ayrılacağı sırada Atatürk'e, köşkte ortalığı gereğince bakımlı ve düzenli bulmadığını, erkeklerin bu işleri beceremediğini söyleyerek şöyle bir öneride bulunmuş: Eskişehir'de kendisine hizmet eden aklı başında, hamarat, yapacağını bilen, yaşlı başlı kadıncağız varmış, tam buraya göre biçilmiş kaftan; onu köşke gönderecek; kendisi nasıl olsa birini bulabilecek.

    Ata, Gökçen'in dediği gibi ortalıkta bakımsızlık görmüyor ama "kimi, kadın gözü başka,buraya bir kadın eli değse her şey kim bilir nasıl değişiverecek." diye düşünmüş ve "Çok iyi, o kadını gönder sen!" demiş. Kadın üç gün sonra gelmiş.

    Ata, dili düzgün, az çok okuryazar, görgülü, hanım kılıklı bir kadın beklerken bir de ne görsün: şalvarlı, saf bir nine.

    Ata onun yapacağı işleri anlatmaya girişince:

    - Bilirim, bilirim, Gökçen Hanım kızım bana hepsini belirtti. Süpüreceğim, toz alacağım, ortalığın düzenine bakacağım, zil çalınca koşup ne buyurduğunu soracağım, sen hiç merak etme, demiş.

    Kadıncağız güya işe başlamış, ama telefon zili ile çağırma zilini bir türlü ayırt edemiyor. Ne zaman telefon zilinin çaldığını duysa "Buyur Paşam." diyerek Ata'nın yanına koşarmış.

    Bir gün gitmiş:
    - Paşa demiş, ben o hortumlu makinayı rahat kullanamıyorum, sen pazardan bana bir süpürge al e'mi ?

    Paşa, pazara gidip kendisine boy boy süpürgeler alacağını vaat ederek savmış ama bir yandan da, kalbini kırmadan, başından bütün bütün nasıl savacağını düşünmeye başlamış.

    Ertesi gün çağırmış:
    - Ayşe kadın, demiş, Gökçen Hanım'dan mektup geldi, sensiz yapamayacağını yazıyor, yanına dönmeni istiyor, ne yapacağız şimdi ?

    Kadın düşünmüş, düşünmüş:

    - Bilirdim ben, bilirdim bensiz yapamayacağını, ama seninde hatırını kırmak istemedim de geldim; iznin olursa varayım bari, yazık olur kızıma! demiş.

    Atatürk de, bağrına taş basarak (!) ertesi gün onu yolcu etmiş.

    *

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş