her birimiz sevmenin kıyısından dönüyoruz sevgilim bir şeylerin diplerinde cesedimiz bulunmadı seni aldırmak istiyorum sinemin tesellisinden gerçekliğin soyunu kafanda kırarak allahların dünyasında bir yıldız tecellisinden ölemiyor olmanın imdadı var kursağımda sinemiz geç kalışın boşluğunu dövüyor öyle ki aramızda sessizlik bile bir halta yaramıyor bir yandan sevmek vazgeçilir şey değil noterler mürekkeple boğmuşlar kendilerini kalkmış bütün imzaların hükmü kağıt dağında şarabımız fesholacak anıların bağında sade çocukların anlaştığı dilde keder durmaz birileri sürekli yalan söylüyor mutluluk hakkında günleri unut zamana birtakım semavi sözcüklerle kurulmalıyım çabucak kaybolan bir anı eskiyen bir fotoğrafa dönüşsün diye gözlerimi ruhundan aşağılara sarkıtmalıyım güneş ra ile doğuran mısır ay nilin sularına karışmış bir iç deniz bulutlar grek tanrıların ziyneti yıldızlar her bir yöne dağılmış hayatımız ama öyle tutuğum ki bilmem geceyi sana nasıl anlatmalıyım sürekli yetişen geceyi tutuşan bir ormandan ateş alıyorcasına deli sanki hiç durmadan kanayan bir ağzı şifayla kavuşturan fatma ananın eli daha hiçbir şey yokken ortalıkta dünyanın binbir türlü haliyiz başka neyiz?! usta işi bir örtüyle alınıyor gözümüzden merhametten olağan ihanetten ariyiz ya da hiçbir şey olmamışçasına ölerek uyanılacak yerde uyumaya devamsak eğer yalnızlığımızı put belleyerek kalbimizi ateşle de besleyebiliriz ama çıkamayız işte girdiğimiz kuyudan çünkü artık tanıdım bir daha unutamam bir defa kalbinden vuruldu mu başa dönemiyor insan! burada durduğumuz kadar karşılıklı biz bize çok şükür yağmur tek başına yetiyor mikaili dost bilmemize ve vazgeçen upuzun uzanıyor toprağının içinde sözünü tutan bir intihar mektubu kadar huzurlu yaşamak kayıp bir cesedi giyinerek sevgilim dibe çarpmayan bir gövde gibi havada hep asılı Alper Gencer