Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Saçı başı dağılmış bir adam ve kırıtarak yürüyen kadının şehvetli uzaklaşması! Susturulmuş tanrı Bağrına basmış çocuk; Düşlerine aldığı yaraları! Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Palyaço makyajlı;travesti hüzünlü halim, Becerilmişim matmazel tarafından Ama çıplak elle dolaşma kadınım ! Ama sessiz sessiz ilişme hücreme Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Suratında kanlı fırça darbeleri Kalbi bükülmüş caddelere, Benim gibi sevimli dilencinin biri işte ! Aşk dilenilir mi ? Kalbim-yalnızlığım birbirine karışmış sensizliğin suratında, Sen ne ara geldin aşka ? Üç kuruş atma önüme ! Miktarı olmaz ki aşkın... Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Kıçı havada bir madamın,bitmek tükenmez sigarası, Cafcaflı şemsiyesine sinen yağmur kokusu Bulutlar sönmüş,yağmurlar çakışıyor melekler yüzünden bir adamın silüetinde, Sesli sesli bir nota düşüne bastırıyorken kelimelerimi; Bir kadın gidiyor kendine,kendine gülerek sanki ! Ne de olsa körün duası bu Olur mu olur... Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Avuçiçlerine küçük bir not serpilmiş, Mora basılmış gözleri,sözcükleri şeytana rakip payı bırakmadan, "Ben aslında farklı aşkların kucağındayım, Farklı hayatların insanıyız !" Cümlelerine emanet edilmiş katilliği tüm gecenin. Öl hadi... Öl ! Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Papatya falına inanılmış, "Ölüyorum! O ölmüyor... Ölüyorum ! Ölmüyor..." Sesleri sokakları kapsamış, Yanmış bakireliği aşkın,kızılı sönmüş Işıklar kararıyorken kalbine kalbine; Son veda nefesleri tıkatmış kabrini Sen de gülmüşsün, Gülmüş. Bu yalnızlığı,nerde görsem tanırım; Ben de sevmiştim çünkü, Ölmüş ! Şafak Şengün 'Payanda'