Can - Could

Discussion in 'Diğer Dersler' started by Uygu, Oct 3, 2012.

  1. Uygu

    Uygu New Member

    CAN

    "Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır. Negatif şekli "can’t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir.

    Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:

    1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):

    - A strong man can lift heavy things.
    - Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir.

    - A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
    - B: Yes, I can. B: Evet, yüzebiliyorum.

    - A: I can ride a bike. A: Bisiklete kullanabiliyorum.
    - B: I cannot ride a bike. B: Ben kullanamıyorum.

    2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):

    - You can take a break if you are tired.

    — Yorulduysan dinlenebilirsin.


    - Can you help me a minute, please?

    — Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?


    - Can I read your newspaper?

    — Gazeteni okuyabilir miyim?

    3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):

    - Somebody is coming. Can it be the postman?

    — Biri geliyor. O postacı olabilir mi?

    4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle" (Gerçmişteki olabilirlik):

    - Jack cannot have robbed the bank yesterday, because he has been in prison for a long time.

    —Dün bankayı Jack soymuş olamaz çünkü o uzun zamanda beri hapishanede yatıyor.

    5- "Cannot help "(idiomatic meaning) (Mecazi anlam):

    - He cannot help smoking.

    — Sigara içmekten kendini alamıyor/içmemek elinde değil.

    6- Disbelief (can’t) (İnanmama durumunda):

    - You cannot mean that! You must be kidding.

    — Bunu kastetmiş olamazsın! Şaka yapıyor olmalısın.

    7- Inappropriacy / inaccuracy (can’t) (uygun olmama, uygunsuzluk ifade ederken):

    -You cannot wear that dress! It’s indecent.

    - Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık.
    COULD

    "Could" geçmişteki bir yeteneği, kabiliyeti ifade etmek için kullanılır ve bu anlamda "Can" in Past formudur. Örnek:Our son could talk when he was two years old.
    Oğlumuz 2 yaşında iken konuşabiliyordu.


    Fakat sadece burada kullanılmaz, could aynı zamanda şu andaki ya da gelecekteki olabilirliği ifade etmek için ve kibarca “ bir şey için izin ya da yardım istemek” için kullanılır. Bu anlamda “can”den daha resmidir. Please (lütfen) kelimesi;

    Could I please borrow your pen? şeklinde özneden sonra ya da;

    Could I borrow your pen, please? şeklinde cümlenin sonunda gelebilir.


    Negatif şekli "couldn’t" ya da "could not"" şeklinde yazılabilir.

    Could ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra örneklere geçebiliriz.
    1- Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken):

    - When he was young, he could work all day long.

    - Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu.


    - When she was five, she could read and write

    - Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu.- I was ill, so I couldn’t go to school yesterday OR

    - Hasta idim onun için dün okula gidemedim.


    2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):
    - There is somebody in our car, he could be a thief.

    - Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir.


    3- Ability in a conditional sentence (present-unreal) (Şart cümlelerinde):


    - You could learn English if you studied regularly.

    - Düzenli çalışırsan İngilizce’yi öğrenebilirsin.


    4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri ya da izin ifadelerinde):


    REQUEST (İstek):

    - Could you help me, please?

    - Lütfen bana yardım edebilir misiniz? OFFER (Öneri) :

    - Could you be my guest?

    - Misafirim olur musunuz?


    PERMISSION (İzin):

    - Could I read your newspaper?

    - Gazetenizi okuyabilir miyim?


    5- SUGGESTION (Öneri):

    - You could ask him to help you.

    - Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin.


    6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):

    DIRECT:

    - She said, ’I can cook’.

    -“Yemek yapabilirim” dedi.


    INDIRECT:

    - She said she could cook.

    - Yemek yapabildiğini söyledi.


    7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik):

    - He could have been champion, but he wasn’t given a chance.

    -Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi
     

Share This Page