Cezmi Ersöz Şiirleri

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda sha. tarafından 11 Ağu 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    [​IMG]

    Artık Sokağa Çıkabilirsin


    Evine çağırdın ilkyaz sevinçlerini
    çocukluğuna
    Yırtıldı gözlerin, içine hayat doldu
    o karanlık ışık...
    Yükün yok
    artık her sabah hoyrat bir özgürlük uyandırıyor seni...

    Kalbinde herşey eşitlendi
    Haz ve sıkıntı
    Boşluk ve güven
    Hasret ve ölüm
    Gözlerine hastalıklı bir güzellik geldi

    Şimdi acı çeken yanınla bile alay ediyorsun...

    Kalbine çağırdın herkesi
    Kendini bile
    Artık sokağa çıkabilirsin
    Ömründen düştün kendini
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Aşktan Nefes Alamadığım O Yerde


    Çocukluğumun bahçesiydin sen
    bütün bilinen mutluluklardan uzakta,
    o sarışın akşam üstlerinde,
    ıstırabın eşiğinde...
    Nefesim sıkıştığında seni sevmekten
    ömrünü okurdum o acı neşede,
    boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes
    sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen
    her baharda dönerdim oraya...
    O sarışın akşam üstleri
    hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu...
    Bilinen bütün mutluluklardan uzakta
    kalırdım orada,
    kalırdım çocukluğumun bahçesinde,
    aşktan nefes alamadığım o yerde...
     
  3. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Ayna


    aynaya bakma sakın
    ve saçlarına dokunma.
    Rüzgara sesin
    Geceye kokun düşmesin.
    Sen bu bahar bir başka düşe gir
    daha sığ ırmakların olsun
    ve açık mavi denizin
    beni unuttuğun anılarına sar
    ki başka sızılara bulanayım.
     
  4. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Zehirli Çiçek

    Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
    yüreğimdeki zehirli çiçeği
    usulca bıraktım dünyanın dışına...


    Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
    son kez ayaklanır düşevlerimde bastırılmış yangınlarım
    mahcup ve sinsi bir konuk gibi yaşlandığım düşevlerim...

    Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
    cesedim sahile vurur
    insanların kıskanarak topladığı cesedim...

    Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
    kelimelerin hatırasını sokaklara fırlatırım...
     
  5. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Yüzünü Aradın Sen Hep



    Yüzünü aradın sen hep
    en çok sevmek isterken bile...
    Bir bulsan yüzünü
    bir bulsan insanlara dağıtılmış hasretini
    İstediğin gibi sevecektin

    Oysa utandın, utandın kendin oldukça
    en çok severken bile
    Sevdiğinin kişiliğine girdin bu yüzden
    Ne söylesen hep eksik kaldı
    Shaipsiz utancın gibi eksik kaldı

    Delice sevmeyi istedin aslında sen hep
    ama ne zaman böyle sevsen
    deli sevgini senden çaldılar
    Ne zaman söylesen sevgini, seni seninle böyle
    yüzünü araken bıraktılar...

    kıstın ateşini, küçülttün kanatlarını
    çekildin en arka odana
    Gölgelerini bıraktın pencerelere
    Ah bu hayattan sana kalan
    sadece deli sevgini özlemekti...
    Sana kalan,
    bu hayatta kendini delice özlemekti...
     
  6. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    YÜZÜN..

    Benim kaderim bu,
    öylece karşına oturup seyrediyorum
    yüzünden geçen zamanları...

    Küçük bir çocuk olan yüzün
    annesinin kalbinin kapılarında kalmış...
    Kırgın düşlerinde sakladığın...
    İlk gençlik oluyor sonra yüzün
    öyle eksik, öyle yarım kalmış büyümelerden durgun...

    Sevdayla ışıyan,
    çaresiz aşkların şiirlerinde mısra mısra yaşlanan yüzün...

    Benim kaderim bu
    öylece karşına oturup
    seyrediyorum zamanın içinden geçen yüzlerini...

    Bana sevdalı bir yüzün vardı eskiden
    o şimdi yalnız içimde saklı...

    CEZMİ ERSÖZ
     
  7. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    SESİNE DÖNDÜN HEP

    Çocukluk bahçendi sesin senin,
    alevlerle mesut, çiçekli aynandı.
    Sızlattığında karşılıksız düşler bileklerini,
    nefesini kanattığında veda sözleri,
    yorulduğunda ayrılıklardan,
    artık hep böyle olacak, dediğinde
    sesine döndün hep.
    Orada binlerce sevdalı göz seni görsün diye
    sesinin çocukluk bahçesine...

    CEZMİ ERSÖZ
     
  8. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    KALP AĞRISI

    İşte yine başbaşayız içimin acısı
    yine birlikteyiz
    ver elini
    sus ve ne olur incitme beni

    Ey kalbimin ağrisi
    ver elini
    çıkalım seninle soluksuz kalmadan sessizce
    bu karanlık ve uğultulu ormandan

    İçimin acısı, kalbimin ağrısı aşkım
    işte yine başbaşayız
    ver elini
    sus ve ne olur incitme beni

    CEZMİ ERSÖZ
     
  9. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    GEL...

    Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok
    Ama yine de gözlerini al gel
    Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
    Beni biri severse inanmam
    Seni biri severse utanırsın
    Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel
    Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok
    Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel...

    CEZMİ ERSÖZ
     
  10. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    BU KADAR SEVMEDİM Kİ

    Dönemem terk ettiğim hiç bir yere
    Dolaşıp duruyorum sokaklarda
    Dilimde o son duam
    Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki
    Sonsuzluk gibi çıkıyordu
    Bu söz içimden
    Umutsuz bir yakarış gibi
    Hiç bitmeyecek bir hasret gibi
    Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki

    CEZMİ ERSÖZ
     
  11. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    ACIYLA ERİR YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK

    Ne zaman yüzüne baksam
    yalnızlığın o mutlu gerilimi

    O öksüz göl hızla derinleşir
    biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir
    yeşil

    Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum
    ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
    bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım
    bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi
    geçip giden yüzlerine bakar kalırım

    Ömrün kısalığı çarpar camlara
    ateş hızla yayılır içerilere

    Akşam olur,evler dolar boşalır
    acıyla erir,yüzüne aşık çocuk

    Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum
    İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal

    CEZMİ ERSÖZ
     
  12. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Boşluğunu Soluduğun Hayat

    Öğrendiğin her şey,
    susup arkanı döndüğün,
    yenildiğini unutup,
    güzelliğini sonuna dek yaktığın herşey
    seni senden kurtarmıyorsa
    ne anlamı var hayatının sana sevgili...
    Masumiyetin kimi zulümden kurtardı, söylesene
    Hem bu arzuda onun adı bile geçmez...
    İstikbalin sıradan bir ayrıntı
    bu telaşta
    Ne yapsan göğsünde hayatına yabancı bir zaman
    birikiyor...
    Borçlu değildin ömrüne üstelik...
    Ama ne yapsan boşluğa açılan
    bir kapı oluyor hayat,
    ne yapsan büyüyor o boşluk...
    Ne yapsan suçlu değilsin,
    sadece yerçekiminden muafsın...
    O derin ıstırabınsa
    seni hayata alışmaktan koruyor sadece...
    Oysa bu bile umurunda değil...
    Geleceğin ellerinde sıcaklığı üşüyen
    bir mum sadece... Gördüm...
    Geleceğin ellerine yapışan o soğukluk...
    Durmadan ömrüne yapışan bu gerçeği soluyorsun sen...
    Durmadan o aşkı soluyorsun...
    Durmadan ciğerlerini yakan o büyük soğumayı...
     
  13. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    AŞK OLSA GEREK

    Öyle tutkuluydun ki hayata başlarken...
    Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni...
    Aradaki o büyük boşluğun adı,
    aşk olsa gerek...


    Cezmi ERSÖZ
     
  14. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    KENDİNİ SAKLAMA ÇİÇEKLERİ

    Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk
    seninle
    içinde güvensizlik ağaçları,
    küstüm otları
    kendini saklama çiçekleri

    Özlem kirlibir kan gibi yüreklerimizi boğmasın
    yalnızlık karanllık bir orman gibi
    çökmesin içimize diye
    biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle
    Önümüzde dokunuşlardan uzak,
    İnsafsız ve çok uzun bir kış var diye
    koca bir yaz kendini saklama çiçeklerini
    suladık durduk yalnızca

    Biz aşk bahçemizi küçük
    çok küçük tuttuk seninle...



    Cezmi ERSÖZ
     
  15. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    SENİN OLMADIĞIN YERDE

    Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
    ben koca bir hayat sığdırdım...
    Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
    sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
    ruhumun en büyük yanılgısıydı...
    Hayat bana en acımasız yüzünü
    sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi...
    Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
    hayata başladığım yerde,
    kalbindeyim...
    Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
    Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...


    Cezmi ERSÖZ
     
  16. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Tenindeki Kutsal Mum

    En ayıp sözcüklerle soyardım bedenini,
    Düşlerimin teriyle kirletir,
    En sabırsız, en iştahlı, en yabancı yanımla girer,
    Arzularımın kanıyla kirletirdim onu.

    Oysa kötülendikçe, kirlendikçe yüreğinden
    Işımaya başlayan
    Hissettiğim en kırılgan bedendi seninkisi

    Biterdi sonra her şey...
    Asıl serüveni başlardı bedeninin,
    Çekilir bir köşeye seyrederdik...

    Ayıp, kirli, kötü
    Ne varsa,
    Teninin içindeki pencerelerde yanan kutsal bir muma dönüşürdü...
    Çekilir bir köşeye seyrederdik...
     
  17. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Eski bir kadınsın sen,
    aşkı öğretmek için tekrar tekrar dirilen...

    Ölümünü bekletiyor şimdi seninle
    sevdası yarım kalmış ömürler.

    Boğulmuş ve kanla karışmış yüzü denizin
    sevginle duruluyor...

    Aşk, unutulmuş bir sanat gibi,
    ağırbaşlı bir çileyle öğreniliyor şimdi

    Eski bir kadınsın sen,
    aşkı öğretmek için celladını tekrar tekrar
    dirilten...
     
  18. Küflü Siyah

    Küflü Siyah <b>Siyah İnci'miz (: </b>

    sevdiklerimi hep yazmışsın :)
     

Bu Sayfayı Paylaş