Çocuk Özgürlüktür..

'Anne ve Çocuk' forumunda Curly tarafından 13 Ara 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. Curly

    Curly New Member

    Balçiçek Pamir yazdı
    Çocuk özgürlük demek. Sormayın, ne özgürlük!

    21.08.2008 15:46
    Geçenlerde Mother&Baby Dergisi benimle ikizlerle ilgili bir röportaj yaptı.
    Konu çocuk olunca çenem açıldı tabii. Biraz size de anlatayım.
    “İkizlerim doğduktan sonra tamamen olmasa da ben de farklı bir özgürlüğe kavuştuğumu düşünüyorum. Çocuk esaret diyen varsa yanılıyor, özgürlük getiriyor aslında.
    Tabii siz izin verirseniz…
    Hayata çok başka bir pencereden bakma fırsatı veriyor önce…
    Eskiden kızdığınız gücendiğiniz, kırıldığınız hiçbir şey canınızı acıtmıyor artık.
    Dünyaya daha gülümseyerek bakıyorsunuz.
    Ait olduğunuz bu evrenden bir şeyleri isteme hakkını sonuna kadar duyuyorsunuz.
    Fiziksel ve ruhsal sağlığınızı her şeyden değerli tutuyorsunuz.
    Her çocukla yeni bir sayfa açılıyor sanki…
    Hayata yeniden başlıyorsunuz. Onlarla keşfediyorsunuz…
    Onlara öğreteyim derken elinizden avucunuzdan kaçan yaşamı geç de olsa…
    Iskalamayacağınızı biliyorsunuz artık.
    Zaman zaman kendinize soruyorsunuz
    İyi de ben çocuklardan önce niye ot gibi yaşıyordum?”
    Ne güzel demişim değil mi?
    Ben de tam bu hislerle tatile çıktım zaten. 15 aylık ikizlerle tatili kendi başıma becerebilirim zannettim. Evdeki hesap çarşıya uymuyormuş meğer. İşin felsefesi deplasmanda işlemiyor!
    Önce tempomu anlatayım.
    -Sabah 6 gibi kalkılıyor
    -Kahvaltı falan derken 9 gibi denize gidiliyor.
    -Öğle yemeği için ya restorana gidiliyor ya da eve dönülüyor.
    -Öğle uykusu için uğraşılıyor. Çünkü çocuklar tatilde nedense uyumayı sevmiyor!!!
    -Akşamüstü 17.00’a kadar çocuklar evde oyalanıyor.
    -Tekrar deniz faslı.
    -Meyve saati, simit keyfi.
    Gece 20.00 civarı onlar uyudu ben ise bir dakika Bodrum’dayım bu saatte uyunur mu cümlesiyle başladığım hemen hemen her geceyi 22.30’da tamamladım.
    Şimdi deniz faslını size biraz açayım. Öncelikle ikizler kuma oturtulur. Önlerine birer su dolu kova konur. Onlar küreklerle ve suyla eğlenirken yüzünüzde müthiş bir gülümseme olur. Süre?1,5 dakika. Kovalar boşalır ve siz tekrar o kovaları denizden doldurmak zorunda kalırsınız. Takdir edersiniz ki bu tempo yarım saat kadar gider. Sonra ikizler sıkılır. Daha yürümeyi beceremeden, kuyruğu kopuk uçurtma misali, denize doğru yarı emekleme yarı yürüyüş şeklinde koşarlar. Siz de peşinden. Tabii unutmamak lazım ki ikizler asla aynı yöne koşmaz.
    Uzun lafın kısası iki haftalık tatil göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Peki sonuç?
    1-İkizler acayip eğlendi.
    2-İkizler büyüdü, serpildi.
    3-Ben bittim. Bacaklarımda morarmayan yer yok. Büyük finali göğsümde uyumayı reddeden oğlum yaptı. Başını öylesine kuvvetli bir şekilde sağ göğsümün üzerine doğru vurdu ki, artık o bölgede de kocaman bir lekem var.

    CEP TELEFONUNA ÖLÜM MESAJI

    Ne varsa annelerde var tabii. Benimki de imdadıma hızır gibi yetişti de Bodrum’da iki gün nefes alabildim. Ama annemin de sinirleri yıpranmış olmalı dönmeye bir gün kala sabah saat 6 civarı minik oğluma “Çocuğum niye bağırıyorsun, anlamıyorum diye çıkışıyordu!”
    Aynı günün gecesi Bodrum sokaklarını turlarken annemin cep telefonuna bir mesaj geldi. Birden “Ay filanca ölmüş” diye bağırdı. Annem banka emeklisi. Meğer bankanın emekliler derneği kendi arasında böyle bir iletişim ağı kurmuş. Biri ölürse bütün emeklilere haber veriyorlar. Gününe, saatine bakmadan cep telefonuna mesaj atıyorlar. Annemin “İyi de, yoksa nasıl duyacağız?” dediği bu kendi deyimiyle yararlı uygulama bana biraz soğuk ve sevimsiz geldi. Hatta ne yalan söyleyeyim, nefret ettim.

    NE ÖĞRENDİM?

    İnsan kalbi limon ağacı gibidir, üşümeye gelmez. (Elif Ayla)
     

Bu Sayfayı Paylaş