Ellerimizin Büyük Boşluğu

'Din ve İslam' forumunda zipper tarafından 5 Mar 2013 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    Burası dünya.
    Gece gece gece
    Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
    Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor

    Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında
    solup giden ömrümüzü
    Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden,
    nizamnamelerden sıkıldık
    Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden,
    bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından

    Alıp başımızı gitmek istiyoruz
    Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
    Sana gelmek
    Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz

    Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz
    Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini,
    kolumuza girilmesini istiyoruz

    Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
    Rüzgârın sesini, ırmağın sesini,
    Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın,
    çocukların çocuk
    Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir
    dünyayı yeniden isterken
    Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz

    Her yer gece, çok gece
    Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
    Çok yenildik yetmez mi
    Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin
    ortasında, bir günahın tenhasında
    Büyütüp durduk siyahı

    Kuşlar gibi bakarken
    Kuşlar gibi vurulan çocuklarla
    Çok yenildik yetmez mi
    Bir mermiyle değişirken dünyamız
    Kulağımızda uluslararası bir kınama

    Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla
    giriyoruz toprağa
    Dünya değişti ama kapı nereye açılacak
    Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak

    İşaretler ortadayken çöllere daldık
    Kalp verdin korkunç yaralandık
    Akıl verdin, iyiliği esir aldık
    Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze

    Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam
    Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse
    Orada bile değiliz ve bilmiyoruz böyle nasıl
    Çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir böyle nasıl

    Ele geçirir dünyayı gece
    Gece gece gece
    Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne
    Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi
    Bilmiyoruz
    Çünkü

    Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
    Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle
    meşgulüz şuan
    Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları

    Bu olanlar! Çok şey şüphesiz
    Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz

    Yusuf’u düşüneceğiz, Ya’kub’u, Musa’yı
    İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini
    Ve Efendimizi
    Efendimizi

    Kuyular kuyular kuyular kazdık
    Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında, sazdık
    Kestik kendimizi deldik yaktık
    Sonra sana değil dünyaya aktık

    Dünya ki mescittir, bir ona otel yapmışız
    Kalktı ki yenilmişiz değişmişiz azmışız
    Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok
    Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız

    Bir çocuk oyuncağını alamamış
    Bir kız sevdiğini saramamış
    Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu
    Bir adam paramparça bir çift göz için

    Birisi ekmek götürememiş evine
    Birisi aşk
    Birimiz dünyayı kurtaracak
    Birimiz yarını
    Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor
    Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor

    Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor
    Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor
    Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hâlâ açık sanıyor


    Geldik işte bunlar ellerimiz
    Açılmış bak, bilirsin ne diye
    Ki bilirsin, biz bu ellerle neler işledik
    Açtık işte bunlar ellerimiz
    Burası dünya

    Şu biziz
    Bunlar da ellerimiz
    Öyle açık, öyle acemi, öyle boş
    Öyle mahcup, öyle dalgın, öyle boş
    Öyle boş

    Senin değil miyiz hepimiz
    Senin değil mi her şey
    Alırsın kime ne verirsin kime ne
    Ve bu açtığımız eller senin değil mi

    Senin değil miyiz hepimiz Rabbim
    Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar

    Bize dokun
    Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi uzayın derin soğukluğuna
    Kahire’den Bombay’a, İstanbul’dan İsfahan’a, Kudüs’ten Paris’e
    Sensiz neye baktıksa örgütlü bir yalnızlıktı
    Ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı

    Hayatın bir durağından öbür durağına
    Bir sevgili olmadan yürümek!
    Bunu yapamıyoruz
    Kundağı çıkarıp kefeni giymeden önce
    Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta

    Bir ölüm adımıyla geçerken dünyanın bütün içlerinden
    Ellerimizi açmış bekliyoruz
    Açmış bir çiçeğin değil miyiz senin

    Haber göndermedin mi bize
    Şahitlerin değil miyiz
    Müziğin değilsek bu sesler ne

    Kimsesiziz kime gidelim
    Yaralarımız var kime
    Sıcak bir şey arıyoruz, kime
    Merhamet istiyoruz, kime

    Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim
    Sorumuz ve cevabımız sen değil miyiz
    Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz

    Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde
    kime gidelim
    Çok yürüdük yollar kayboldu yol bulduk sana geldik

    Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o
    bizim yokumuzdur
    Geldik işte bunlar ellerimiz
    Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu

    Altı yönüm harab, beş duygum harab
    On parmağımda on acı Ya Râb
    Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya

    Fırlattın beni dünyaya
    Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden
    Bu saman çöpünü kasırgada bırakma.

    Bağışla bizi diyebilir miyiz bilmiyoruz
    Dilimiz varır mı buna
    Affet bizi diyebilir miyiz
    Bunu deniyoruz şimdi
    İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında
    bir bekleyiş bizimki

    Büyük bir kapının önünde bir karınca,
    vurmuş kapıyı bekliyor
    Kapı açılacak yoksa niye var
    Rahmet örtecek günahı
    Geride kalacak gazabın adımları

    Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları
    Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz
    Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz
    Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz
    Değil mi
    Değil mi
    Değil mi

    Ol dedin olduk senden
    Gel dedin geldik sana

    Yaptıklarımız için
    Yapmadıklarımız için
    Elimizi ..Dilimizi
    Allah’ım ,Bağışla bizi
    Bağışla bizi

    Başımız yerde
    Açtık elimizi sevgilinle birlikte
    Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan
    Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından
    Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım

    Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım
    Elimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz
    Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına
    İnşirah inşirah inşirah

    Ayetin değil miyiz senin Yâ Allah...

    [ame=http://www.youtube.com/watch?v=wUsfLp_lEH8]ibrahim sadri ellerimizin büyük boşluğu - YouTube[/ame]

    Mevlana İdris
     

Bu Sayfayı Paylaş