Gosse Uçurumları

'Coğrafya' forumunda Pl1 tarafından 3 Kas 2012 tarihinde açılan konu

  1. Pl1

    Pl1 Mary Poppins Site Yetkilisi

    [​IMG]

    Etrafı sarp ve çıplak kayalıklarla çevrili bu gizemli krater bir kuyruklu yıldızın yerküreye düştüğü anda açtığı dev bir yara aslında.

    Dinozorlar Avustralya'nın yeşil derinliklerinde yiyecek peşinde koşarken, yeryüzüne çarpan dev bir ateş topu, 1945 yılında Japonya'nın Hiroşima kentini yok eden nükleer bombadan yüz binlerce kere daha büyük bir güçle düştüğü yerde taş taş üstünde bırakmadı. Mantar biçimli devasa büyüklükte bir toz bulutu ve enkaz yavaş yavaş yükseldi, güneş ışığını kapattı ve Güney Yarımkürede gökyüzünü aylar boyunca kararttı.

    Bu dramatik bir doğuş öyküsü, 130 milyon yıl önce yerküreye çarpan bir kuyruklu yıldızın oyduğu, yalçın kayalıklarla çevrili Gosse Uçurumları'na ait. Donmuş karbondioksit, buz ve tozdan oluşan bu 600 m genişliğindeki kuyruklu yıldız, yerküreye çarptığı anda alevler saçan bir fırına dönüşmüştü.

    Toprakta yalnızca 800 m derinlikte bir oyuk açtı, ama patlamanın şiddeti tam 400 km2'lik bir alam etkiledi. Yerküre içlerine gönderdiği şok dalgalan, tıpkı bir gölcükteki küçük dalgalar gibi, karalar üzerinde dev halkaların oluşmasına yol açtı.

    DEV PARMAK İZİ

    Kraterin orijinal çapı 20 km idi. Bugünse bir ucundan diğerine 4 km'lik uzunluğuyla yalnızca merkezdeki çekirdeğinden ibaret kaldı. İnanılmaz boyutta bir erozyon, bir zamanlar kraterin üzerini örten tonlarca ağırlıktaki enkazı süpürdü.

    Kraterin çifte duvarlı çerçevesini oluşturan uçurum ise sert kumtaşından oluşan bir sarp kayalık ve bugün 180 m'lik bir yüksekliğe sahip. Bu kumtaşı kütle patlamanın etkisiyle büzülünce, yüzeyin yaklaşık 2 km altında bile benzer kaya katmanlarının tanımlanması mümkün olmuş; bu da düştüğü yeri yok eden bu devasa gücün şiddeti hakkında araştırmacılara yeteri kadar fikir vermiş. Uydu fotoğraflarına bakıldığında Gosse Uçurumları, normalde düz ve özelliksiz bir coğrafi şekle sahip olan Missionary Ovası (Alice Kaynakları’nın 100 km batısı) üzerinde dev bir parmak izi gibi görünüyor. Kumtaşı halka, meteor kraterleriyle delik deşik olmuş bir manzara içindeki en etkileyici çarpışma yaralarından biri olarak yükseliyor.

    Bölgenin 1873 yılındaki keşfini, Edmund Gosse isimli bir 19. yüzyıl kâşifine borçluyuz. Ancak, krater bundan çok çok daha önceden beri Aborijinler tarafından biliniyordu ve bugün kayıtlı bir kutsal alan olan bu bölge, burayı çok eski tarihlerde terk etmiş ilk sakinlerinin bıraktığı kamp yerleri, av pusuları ve kırmızı boyalarla süslenmiş taş barınaklarla doludur.

    Bölgeyi 1875 yılında keşfetmiş olan Emest Giles ise burası hakkında ayrıntılı bilgi verir. Ancak bölgeye kuşbakışı bakma olanağından yoksun olduğu için kraterin büyüleyici simetrisini fark etmemiş ve önemini de kavrayamamıştı. Bu nedenle gördüklerinden fazla etkilenmediğim düşündüren bir üslupla yazmıştır: "Birkaç servi çamı kayalar üzerine kök salmış ve uzaktan göründüğü kadar yüksek olmayan dağ sırasının kenarlarına dizilmiş. Burada en yüksek nokta 700800 feet'ten (200250 m) daha çok değil."

    Gosse Uçurumlarının kökeni yalan zamanlara kadar tam bir sırdı ve bu konuda farklı teoriler öne sürülüyordu. Kimileri yeraltı gazlarının kendi yollan üzerine basınç uygulayarak yükselmiş olabileceğim ve 'volkan çamuru' ismi verilen çok güçlü bir su toprak püskürmesi yarattığım savunurken, bir diğer teori manzaraya bir meteorun yol açması ihtimali üzerinde durarak, çarpışmadan geriye herhangi bir kalıntı kalmaması ise milyonlarca yıllık aşınmayla açıklıyordu. Ancak son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar farklı bir öyküye dikkat çekti.

    Birçok benzer bölge gibi Gosse Uçurumları da, merkezden dışa doğru jeolojik kırıklardan oluşan bir yapıya sahip. Zamanla aşınan kaya kütleleri bu kırık çizgileri boyunca çökerek, 'kırık konileri' adı verilen konik yapılar ortaya çıkarıyor. Bu oluşumlar üzerinde çalışan bilimciler, kraterin bir çarpma krateri olduğunu ve çarpan cismin yüksek hızda ama göreli olarak düşük yoğunlukta olduğunu doğruladı. Bu ise bir meteordan çok bir kuyruklu yıldız kompozisyonunu çağrıştırıyordu.

    YARALI TOPRAK

    Bir zamanlar yerküre yüzeyi baştan sona 'yıldız yaraları' ile delik deşik bir haldeydi. Yıldız yarası', meteor ya da kuyruklu yıldızların yeryüzüne çarpması sonucu oluşan kraterlere verilen isim. Yerküreye düşen 'yıldız' kütlesi toprağa saplanmaya başladığı anda öyle şiddetli bir buharlaşma olur ki, düştüğü yerdeki zemin yoğun biçimde sıkışır. Çarpma şiddetinin azalmasıyla birlikte, toprak da tepkisel bir patlama halinde yukarı doğru yükselerek yanardağ ağızlarına benzer kraterler oluşturur. Zaman geçtikçe dışta kalan sırtlar, sonuçta yalnızca merkezdeki çekirdek kalıncaya kadar, aşınır.

    [​IMG]


    UZAYDAN GELEN KARTVİZİT
    Çarpan bir kuyruklu yıldızın etkisiyle topraktan fırlayan Gosse Uçurumları, 130 milyon yılı aşkın bir süre önce açılmış bir kraterin çekirdeğini oluşturuyor.

    [​IMG]

    Gosse Uçurumları Haritası

    [​IMG]
     

Bu Sayfayı Paylaş