Gülümse ki ' İsmail Sarıgene

'Yazılar, Denemeler.' forumunda La Edri tarafından 29 Kas 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. La Edri

    La Edri New Member

    Gülümse ki;gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma

    Yokluğunun ödülü olarak Cennette sensiz yaşamaktansa Cehennemin avuçlarında közlenip güller öreyim baharımsı saçlarına..

    Kar yangını gecenin en dar vaktinde seni düşünüyorum yokluğunu yüreğimde kanatarak. Suskunluğuna uzanmış bedenimle demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum dudaklarımı acıtarak. Başucumda yokluğun, bir beden bol gelen hüznün gömleği sırtımda kan ter içinde yalnızlığına akıyorum. Yetim düşlerimi ezip karanlıkların içinde sensizliğini kanatıyorum.

    Dağ başı ıssızlığına inat rüzgarın avuçlarında açan kır çiçekleriydik bizseninle. İmkânsızlığın toprağına sımsıkı tutunmuş çınar ağacının umuda gülümseyen kökleriydik biz. Ne sen Mecnun'un Leyla'sı ne de ben Şirin'in Ferhat'ı. Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak iki yakasıydık.

    Sevdamızda hep bahar mevsimini yaşadık. Hüznün göğsünden acıyı emip yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamadık bir terzi inceliğiyle. Durmadık seninle zamanın avuçlarında. Aşkın köpüksüz sularında sevdayı hiç kirletmedik.Yalancı baharlara tutunup aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını. Kirpik uçlarımızı bulutlara eğip aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını. Lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı sevdanın geceye örüldüğü zamanlarda. İmkânsızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu unuttuk. Kelimelerin en yalın hallerinde sevişirken dudaklarımız,hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi fark edemedik. Aynı kalbin yurdunda sevdaya nefes alırken bir gün terimizin birbirimizin sırtından ayrı yerlere süzüleceğini düşünemedik. Ektiğimiz umut tanelerini ellerimizle biçemedik. Evet, yenildik. Lakin biz zamana değil; imkânsızlığa yenildik. Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum, dudaklarından semaya yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum. Seni görüyorum lakin görmemezlikten gelmemi istiyorsun benden. Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun benden. Haklısın belki de. Sana söz sevdiğim; ben seni "sensizliğin " avuçlarında seveceğim. Senden tek istediğim; her zaman hayata gülümse. Gülümse ki; gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma.

    Bir nefes uzağımdaki sana bir demet gülüşlerimi yolluyorum eriyen umut bahçelerimden. Ellerimle topladım birtanem. Aslında imkânsızlığın duvarını aşıp kavuşabilseydik bu çiçekleri senin saçlarına taç yapacaktım bir kır düğününde. Söz açılmışken seninle bir bahar günü kır düğününde evlenmek isterdim. Saçlarında sarı papatyalardan örülmüş bir taç durmalıydı ve üzerinde beyaz bir elbise Melek'lerin kollarında gelmeliydin bana.Kelebeklerin gözlerinden düşen yağmur taneciklerinin ıslak havasında ellerimiz birbirini bulmalıydı. Ne olursa olsun senin gözyaşların tek yağmurum, senin gülüşlerin tek güneşim olsaydı. Offf..İmkansızlığını topluyorum bulutların ıslak dudaklarından...

    Şimdi sensizliğin içinde yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi. Sıcak nefesini üşüyen tenimin üzerine örtüp avuç içlerinin terine sığınıyorum. Yalnızlığını dudaklarımdan parmaklarıma akıtıp satırlarımda tek başıma ağlıyorum. Ve sen diye karanlık duvarlara yaslanıp geceye kapatıyorum yorgun gözlerimi. Gülüşlerinle yüreğimi öpmeden bu ayrılık uykusundan uyanmayacağım. Bir gün gelmek istersen yalnızlığın sen kokan satırlarına umutlarınla gel.Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla gel. İçinde yutkunduğun kelimelerini dudaklarıma sürüp imkansızlığın avuçlarından bana gel. Gözyaşlarınla gel,kurumuş dudaklarıma ab- ı hayat olsun tuzlu yağmurların. Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezipyavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime ver nefesini. Yanan tüm ışıklarını söndürüp gülüşlerini ört üzerimize.

    Rüzgarı giyinip
    Sana geldim dün gece.
    Saçlarına dokunmaya gelmiştim.
    Kıyamadım yüreğinden öpmeye.
    Kıyamadım gözlerinde gezinmeye.
    Yatağının yanına usulca çöküp
    Seni izledim içimde hasretini yutkunarak.
    Nefes alışını,
    Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından.

    Ellerimi uzattim ellerine.
    Bir kez olsun dokunmak istedim işte.
    Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine
    Delicesine sarılmak geçti içimden.
    Dokunsam ölecektim biliyorum.
    Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim..
    Dokunamadım, sarılamadım.

    Gidiyorum,
    Günahlarında yanmaya gidiyorum.
    Kır düğünü düşlerimi,
    Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi,
    Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum.
    Elimde ne bir resmin,
    Yüreğimde ne bir nefesin,
    Seni " sensiz " yaşamaya gidiyorum.

    Yokluğunda
    Cennette yaşamaktansa,
    Cehennemin avuçlarında yanıp
    Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum.
    Gidiyorum hasretim,
    Gidiyorum helalim..
    Seni "sensiz " yaşamaya gidiyorum.


    Yarın doğum günüm.
    Adının yazdığı çağrıdan öte
    Çok şey istemiyorum sevgili.
    Seni " sana " bugünden yazıp
    Yarın doya doya ağlamak istiyorum.
    Ama sakın ağlama sen.
    Her gözyaşın benim Cehennemim olur.
    Yokluğuma inat hep gülümse emi.
    Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma.​
     
  2. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    İsmail Sarıgene okumaya başlamışsın galiba. Yakın zamanda pek görür oldum sende,
    burada teşekkürler,
     

Bu Sayfayı Paylaş