'Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor.'- Gökhan Özcan

'Yazılar, Denemeler.' forumunda zipper tarafından 4 Şub 2014 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    [​IMG]


    Yakın bir zamanda insanlar diğer bütün karşıtlıklardan uzaklaşarak iki temel karşıt grupta toplanacaklar: Evinde duramayanlar ve evinden çıkamayanlar...

    Eşlerini, evlerini, şehirlerini, semtlerini, çevrelerini, arabalarını, cep telefonlarını, mobilyalarını değiştirerek hayatlarını değiştirmeye çalışanlar... Bir şeyleri gerçekten değiştirebilmek için kendilerini değiştirmeleri gerektiğini ne zaman anlayacaklar!

    'Bu müzik beni başka dünyalara götürüyor' dedi genç kız. 'Geri döndüğünde yine de odandaki dağınıklığı toplaman gerekiyor' dedi külyutmaz bir tavırla annesi.

    Karşı binanın üçüncü kat penceresinde her gün saatler boyunca dışarıyı seyreden duman rengi bir kedi var. Bakışlarımız karşılaşıyor bazen...

    Biri telesekreterime iki dirhem Cemal Süreya bırakmış: 'Hayat kısa, kuşlar uçuyor.'

    Çoğumuz için biyografi yerine geçecek bir cümle buldum: Doğdu, pişmanlık biriktirdi ve...

    Lekeli fikirlerimizi yıkayıp asabileceğimiz çamaşır ipleri gerili olmalıydı balkonlarımızda.

    Bir suskunun yanına bir başka suskun gelip oturduğunda suskunluğun iç ahengi bozulur.

    'Bu evin her yanı hatıralarla dolu' dedi adam kederle. 'Merak etmeyin,' dedi pişkin müteahhit, 'evi yıkmadan önce hepsini itinayla buradan çıkaracağız!'

    Sanki biri sinsice arkamızdan gelip tanıdığımız her şeyi tanımadıklarımızla değiştiriyor.

    Yüklemlerin hiç ısınamadığı noktalama işareti: Üç nokta!

    'Hayaller de bir yerden bir yere nakledilebiliyor mu?' diye sordu sığ romantik. 'Daire kaçıncı katta abi?' diye sordu realist nakliyeci.

    Damlatan bir musluk, gıcırdayan bir kapı, patlayan bir ampul, atan bir sigorta... İnsanlar bu kadar ihmalkar olmasaydı, gerilim sineması diye bir şey hiç olmayabilirdi!

    Ünlemli cümleler biriktiren bir dostum vardı; aşırı stresten öldü!

    'Trafiğin beni en çok çıldırtan tarafı bu iğrenç korna sesleri' diye şikayetlendi direksiyondaki. 'Onlar aslında temsili insan sesleri' diye lafı gediğine koydu yan koltuktaki.

    Bazen hiç beklemediğimiz bir anda hiç beklemediğimiz bir şey canımızı bilmediğimiz bir yerinden acıtıveriyor. Demek çok derinlerde, hiç farkında olmadığımız bir hayat ırmağı daha var içimizde akan.

    İyi ki kalplerin kırılırken çıkardığı sesi duymuyor kulaklarımız!

    Sözlerin zehirli olanları vardır ve kendi sözleri zehirler insanı; yavaş yavaş, sinsice...

    Mahşeri bir yerdi. 'Kalbi katılaşanlar şu tarafa geçsin!' diye bağırdı bir münadi kalabalığa. Kimse geçmedi. Münadi baktı ve 'Tamam, orada dursanız da olur' dedi kendi kendine.

    'İnsanlık' diye bağırdı şehrin ortasında meczup; 'düğmelerini hep yanlış ilikliyor!'
     

Bu Sayfayı Paylaş