Kafası Güzel Kaygısız bir aptal gibi Savrulurken sağdan sola İçimden biri çıktı tanımadığım Dikildi karşıma Elimde kaybettiğim Tutamadığım tüm duygular Hiç bir şey yapamadan Ürperirken bu korkudan Gözlerimin içine baktı Kelimeler döküldü ağzından Geri gelmez hiç bir şey, Uzaklarda kaldın sen Hepsi onun oyunu Hayatın kafası çok güzel Yığıldım kaldım olduğum yere, Sordum kendime "niye?" diye Düşündükçe çok yol aldım Kaybolmuş benliğimde Taktığım maskeler Bir lahzalık bütün zevkler Çalmışlar beni benden İnandığım tüm değerler Haklı oluşu muydu? İçimi yakıp kavuran
Çakal Bak! Gör! Teslim ol! Ey sefil ruh, yüzleş! Yalar seni Zehirler bu çatal diller Günün gelir çalar kapın Çözülür düğüm Bitmez bu açlık Rüya gördüğün Bir şarkı bu kendime kendi içimden Ruh eşrafımın günahkar ikizinden Bana yok ateş burası cehennem Kurtulma çabası kendi nefsimden Güneş kadar büyük üstümde kara delikler Her yerinde binlerce çakal inler Güneş kadar üstümde kara delikler Her yerinde binlerce çakal inler.
Cümle Alem Kar yağmış istiklale Dökülmüş tüm dertlerim Her şeyi unutmuşum Senden haber beklerim Gece bu soğukta sen votkasın kanımda Bir varmış bir yokmuşsun Evvel zaman içinde Yalnız kalpler pis sokaklar Solgun yüzler alsın beni Bir sözüm yok sana kalan Cümle alem satsın beni Çok koşturdum yoruldum Yeter kadın peşinde Öldürüp de ardından ağlayan katilim ben Yalan aşklar içinde soğuk yatak yüzünde Koynumda çıplak senler Ben hep seni özlerim
Git Sustum yıllarca gömdüm içime Yalvarsan da dört duvar geçit vermez Yıllar paramparça şimdi Ardımda hıçkırıklar bıraktım izimi bul diye Git, git ki benden kalan her şeyin yerine Bir parça sen koyayım ellerimle Gece ol, rüzgar ol, dua ol git gideceğin yere Bir burdayım bir olmak istediğim yerde Uykuyla uyanıklık arasında Gürültüler doluyor gözlerimden içeri Hınca hınç ruhum huzur istiyor Git, git ki benden kalan her şeyin yerine Bir parça sen koyayım ellerimle Gece ol, rüzgar ol, dua ol git gideceğin yere
Dipsiz Bu dipsiz kuyuda mecalsiz, Karanlık rengiyle ne çok anılar gömer İçinde nefesini tutuğun, Boğulmadan son kez yutkunduğun Her birine ayrı ağıt, ayrı ölüm ayrı taş, Her beşerin içinde ayrı nokta, aynı aşk. Sen korkak, kuyu dipsiz Karanlığında iz sürmesen de çıkacaklar vakitsiz Tövbe etsen de, acı çeksen de dönüp girmek istesen de Takip eder habersiz Her birine ayrı ağıt, ayrı ölüm ayrı taş, Her beşerin içinde ayrı nokta, aynı aşk.
Bazen Bazen herkes gider bazen oyun yalnız biter Öldürmez sürünürsün bazen Bu hayat kanını emer. Her kim olursan ol Yalnız ölürsün Ağaç bütünse de, yaprak tek titrer Terk-i alemde kendini görürsün Aman dilesen seni kim dinler Bazen herkes gider bazen oyun yalnız biter Öldürmez sürünürsün bazen Bu hayat kanını emer. Bu nasıl bir yarıştır, Nasıl bir duruştur Anlatsan bilmez, göstersen görmez Gözleri mühürlü, kalbinde zincir
T.I.R Dişlerini geçirdi zaman ardımdan Sırtımda kaç günahın yükü var Süzülsün dilimden bir dua gibi Daha söyleyecek kaç sözüm var Saatin kadranında sıkışmış hayallerim Ölüm de, yaşam da gittiği yere kadar Ardımızda kamçı gibi Şaklar durur geçen yaşam Evvel zaman içinde İki nefes arasında anlatılan tüm masallar Kalbur saman içinde Basar gider dönmez artık Ettiğim tüm yeminler Sırtımdan vurmayı bekler sefiller Peşimden koşarlar kaçtığım yere kadar Bağırmayın susun artık konuşmayın yeter
Melek Anlatmak gerek bazen Taş üstünde taş geçmişte bir yerde Unutulmuş bir dua benimki Titrer sarhoş dudaklarımda Şimdi her yanımda Senden binlerce iz var Yıllar geçmiş ne fark eder Aslında, artık ne o masum çocuk Ne de benim kadınım var Pişman olsan ne fark eder yokluğumda Susmak gerek bazen, Kabullenmek geçmişi bir oyun gibi Sana dair her özlemi Silsem hayatımdan Kabuslardan gaflet uykundan Silkin ölü toprağından Taş kesildin işgüzarlıktan Kurtar artık ruhunu kör kuyulardan Şimdi her yanında Ondan binlerce iz var Yıllar geçmiş ne fark eder Aslında, artık ne o masum çocuk Ne de senin kadının var Pişman olsa ne fark eder yokluğunda
Sağır Belki farkında değil yolun sonunda bir hiç Sağır olmuş suskun bir p.ç Anlatacak sana yüzündeki her çizgiyi saygısızca Kapanmış yaraların kanayacak Sen küsmeyeceksin ölmeyeceksin Sonunda sen de akıp gideceksin Küfretmeden sökeceksin Yaşamayı kendin Sonunda öğreneceksin Göreceksin kendini gözlerinde Kaçının katili bir bakire Gösterecek sana kalbinden sızan kanın izlerini Bütün anlamlar kaybolacak Sen küsmeyeceksin ölmeyeceksin Sonunda sen de akıp gideceksin Küfretmeden sökeceksin Yaşamayı kendin Sonunda öğreneceksin
Güz Bulutları Üstümüze yağarken güz bulutları, Annemin kucağında sessizce uyurdum, Derimde parça parça yağmur yanıkları, Her yanımda günahları o kem yıldızın. Evimin önü cehennemin dibi Bugün öğrendim ki ölü doğmuşum. Dört tarafım gri duvar Cellat beyaz ve mavi Nehir bizi ayırır, Kaçamam kapılır boğulur kalırım. Her taraf gri duman Katil beyaz ve mavi Nehir bizi ayırır Kaçamam, kapılır, boğulur kalırım. Kapanır denizler gecemin üstüne Gözlerimden süzülen yaşlar benim değil Kabusum gerçek olur Barut kokar yine Yalvaran bu çığlıklar artık benim değil
-se, -sa Çareler bulunmaz Yaralar kapanmaz yine Zaman gelir geçer Tuz döker, tuz döker gider Rüzgâr eser serinden Alır beni kendimden Kimseler duyamaz Çığlıklar en derinden Bunca yıl sonra Mümkün değil yıkanmak senin nehrinde Sular akar, akar gider Her şeyim, her sözüm, her zaman dilek şart kipinde Ben sana düşerim her gün bir başka biçimde Bir şaraplık gamımdan Ah bu mecnun hallerim Kendimden geçmeler Bu avare demlerim Aynı ömür biçilmiş Şarabımla sana Artık bizden geçmiş Bu son yudum sana