Bir kurşun sıkıyorum şakaklarından İçimde ifadesini yitirmiş boş kalbime. Aşkın alaşağı edildiği bu şehirde İçimde rutin özlemlerin birikmiş, Rahmimde sensiz kısır düşler büyümüş, Eteklerinde zamanı dölleyen bir rüzgar gibiyim. Yönümü sana çevirmiş esiyorken ıssızlığına Adım dudaklarının arasından sessizce sökülmüş. İstenir intiharlarla uyandım her gecenin sabahı O yüzden dokunduğum bütün tenlerin kuytularına Biraz kan-ım Biraz gözyaşı-m İtinayla dökülmüş. Bilirsin, Ne zaman bir sokağın çıkmazında dudaklarımız inzivaya çekilse Bir yangın yerinin ortasında sevişirken bulurduk kendimizi Tenin tenime yazılırken inceden inceye Kutsal değildi artık hiçbir kitap an itibariyle İllegal ellerle yırtılsın ruhumuzun zarı Simsiyah sele serpe dökülsün suretimiz Aşkımızı sınasın koy bildiğimiz bayat imgeler Işıkları sönsün artık hayatın Işıklar diyorum Sönsün! Sevgilim Yaşlı bir kadının küf tutmuş güncesinden sesleniyorum sana Sesimde sol anahtarını yitirmiş notalarla Nefesimde ölüm kokan adı intihar adamlarla sesleniyorum İnan çok üşüdüm ayrılıklardan Üstüme giydiğim yalnızlığın ürperten bir havası var Sen hiçbir şey bilmiyorsun ama Kıpkırmızı kanayan bir ben daha var Şimdi Yürüdüğümüz bütün yollara bir sus sürülmüş Yağmur yüreklice akıtıyor izlerimizi Yönüm sanaydı her rüzgarın esişinde Artık esrimiş yaralarımdan vuruyor beni hoyratça Arka cebimden dökülüyor artık bu yaralı şehir Ağzımda olur olmaz bütün ihanetleri çalkalarken Yüzüm yine bir yüzden düştü Ama Acıtmadı bu defa… Tuğba Ecevit