Kuran-da Peygamber Duâları

'Din ve İslam' forumunda Uygu tarafından 7 Eki 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Hem Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret ve sakın gāfillerden olma!(1)
    (Ey Resûlüm!) De ki: “Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?”(2)

    İnsanlara her cihette rehber olarak gönderilen peygamberler, duâyı hayatlarının her safhasında, vazgeçilmez bir ubudiyet olarak talakki etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm peygamber kıssalarından bahsederken, onların yaptıkları duâları da zikreder. Şimdi bazı peygamberlerin Kur’ân’da geçen duâlarından misaller verelim:

    Hz. Âdem (as)’ın duâsı

    Hz. Adem (as) ve Havva validemiz, işledikleri hatalarından dolayı çok gözyaşı dökerek: “Rabbimiz! (Biz) kendimize zulmettik; artık bize mağfiret etmez ve bize merhamet etmezsen, mutlakā hüsrâna uğrayanlardan oluruz.”(3) diye yakarışta bulunmuşlardır.

    Hz. Nuh (as)’ın duâsı

    Hz. Nuh (as), uzun süre yaptığı tebliğ vazifesine mukabil, çok az kişi tabi olması karşısında:
    “Gerçekten ben mağlûbum (bu müşriklere karşı çâresizim); artık (bana) yardım et!” diyerek Allah’a münacatta bulunur.
    Hz. Nuh (as) kendisine tabi olanlarla birlikte gemiye yerleşince Allah, Nuh (as)’a şöyle duâ etmesini emreder:
    O hâlde sen, yanında bulunanlarla berâber gemiye yerleştiğin zaman artık de ki: “Bizi o zâlimler topluluğundan kurtaran Allah’a hamd olsun!” Ve (yine) de ki: “Rabbim! Beni mübârek bir menzile indir; çünkü sen, indirenlerin en hayırlısısın!” (5)

    Hz. İbrahim (as)’ın duâsı

    Rabbim! Bana hikmet ihsan buyur ve beni sâlih kimseler arasına kat! Sonraki (ümmet)ler içinde benim için bir lisân-ı sıdk (güzel bir medihle anılmayı) nasîb eyle! Ve beni Naîm Cennetinin vârislerinden kıl! Babama da mağfiret eyle; çünkü o dalâlete düşenlerdendir. Ve (insanların) diriltilecekleri gün, beni utandırma! O gün ki, (onda) ne mal fayda verir, ne de evlâd! Ancak Allah’a selîm (sağlam) bir kalble gelen müstesnâ. (6)
    Hz. Eyyûb (as)’ın duâsı
    Sabır kahramanı olarak bilinen Eyyûb (as), musibetlere öyle sabretti ki, Allah’dan hiç şekvada bulunmadı. Tâ kurtlar, zikrin mahali olan kalbine ve lisanına ilişinceye kadar…
    “Zarar gerçekten bana dokundu; sen merhametlilerin en merhametlisisin” (7) diyerek nida etmiştir.

    Hz. Yusuf (as)’ın duâsı

    Hz. Yusuf (as) zindana atılmak veya Züleyha’nın dediğini yapmakla karşı karşıya kalınca: “Rabbim! Zindan bana, bunların beni kendisine da‘vet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer onların tuzaklarını benden def’ etmezsen, onlara meyleder ve câhillerden olurum” ( demiştir.

    Nice sıkıntıdan sonra, dünyada istenilebilecek bütün saadetlere mazhar olan Hz. Yusuf (as), bu dünya saadetini istemeyip, gerçek saadetin olduğu bekâ âlemini ister ve şu duâyı yapar:

    “Rabbim! Bana mülkden (bir nasib) verdin ve bana rüyâların ta‘bîrinden (bir ilim) öğrettin. Ey gökleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dünyada da âhirette de benim velîmsin (gerçek dostumsun). Canımı Müslüman olarak al ve beni sâlih kimseler arasına kat! (9)

    Hz. Musa (as)’ın duâsı

    “Firavun’a git! Çünkü o iyice azdı” emrini alınca Cenab-ı Hakk’a şöyle niyaz etmiş:
    Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver! Ve işimi bana kolaylaştır! Dilimden de düğümü çöz ki sözümü iyice anlasınlar! Ve âilemden kardeşim Hârûn’u bana yardımcı kıl! Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok zikredelim! Muhakkak ki sen, bizi hakkıyla görensin.” (10)

    Hz. Süleyman (as)’ın duâsı

    Dedi ki: “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir saltanat ihsân et! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!” (11)
    Bunun üzerine (Süleymân) onun sözünden dolayı gülercesine tebessüm etti ve dedi ki: “Rabbim! Beni ve ana-babamı ni‘metlendirdiğin ni‘metine şükretmemi ve râzı olacağın sâlih ameller işlememi bana ilhâm eyle ve rahmetinle beni sâlih kullarının arasına kat!” (12)

    Hz. Yunus (as)’ın duâsı

    Yunus (as), balığın karnında karanlıklar içinde kalıp: Senden başka ilah yoktur; seni tenzîh ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum!” (13) diye nidâ etmiştir.

    Hz. Zekeriyya (as)’ın duâsı

    Zekeriyya (as) kendisinden sonra bir varis bulunmamasından endişe ederek demiş: “Rabbim! Gerçekten ben (o hâldeyim ki) kemik(lerim) benden gevşedi (zayıfladı); (ihtiyarlıktan) baş(ım), beyaz alev aldı (saçlarım ağardı); Rabbim! Sana duâ (etmek) ile hiçbir zaman mahrûm olmadım.”

    “Ve doğrusu ben, arkamdan (yerime geçecek) yakınlarımdan (din husûsunda) endişe ediyorum; hanımım da kısırdır; artık (sen) kendi katından bana bir halef (bir oğul) ihsân eyle!”

    “Ki (ilim ve nübüvvette) hem bana vâris olsun, hem de Ya’kūb âilesine vâris olsun! Ve onu rızâya mazhar buyur ey Rabbim!” (dedi). (14)

    Hz. İsa (as)’ın duâsı

    Havariler kalplerinin mutmain olması için İsa (as)’dan, gökten bir sofra indirmesini istediler. O da şöyle duâ etmiştir:
    ‘Ey Rabbimiz olan Allah! Bize gökten bir mâide (bir sofra) indir ki, (o iniş günü) bizim için, hem evvelimiz, hem âhirimiz (sonra gelenlerimiz) için bir bayram ve senden bir mu‘cize olsun! Bizi rızıklandır; çünkü sen, rızık verenlerin en hayırlısısın’(15)

    Hz. Muhammed (asm)’ın duâsı

    Kur’ân-ı Kerim’de Peygamberimiz (asm) ile alakalı pek çok duâ zikredilmiştir. Bu duâların hemen hepsi “kul” yani “deki” ifadesi ile başlamaktadır.

    (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Ey mülkün (gerçek) sâhibi olan Allah! Dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın! Hem dilediğini azîz edersin, dilediğini de zelîl kılarsın! (Her) hayır (ancak senin) elindedir! Şübhesiz ki sen, herşeye hakkıyla gücü yetensin! Geceyi gündüze katarsın, gündüzü de geceye katarsın! Hem ölüden diriyi çıkarırsın, diriden de ölüyü çıkarırsın! Dilediğini ise hesabsız rızıklandırırsın! (16)

    (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Rabbim! Bağışla! Merhamet eyle! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!” (17)

    Yâ Rab! Nasıl büyük bir sarayın kapısını çalan bir adam, açılmadığı vakit, o sarayın kapısını, diğer makbul bir zâtın sarayca me’nus sadâsıyla çalar; tâ ona açılsın. Öyle de: Biz çaresizler dahi, senin dergâh-ı rahmetini, mahbub abdlerin olan peygamberlerin sadasıyla ve münacatıyla çaldık. O dergâhını onlara açtığın gibi, rahmetinle bize de aç! Âmîn!

    1_Sûre-i A’râf, 205
    2_Sûre-i Furkân, 77
    3_Sûre-i A’râf, 23
    4_Sûre-i Kamer, 10
    5_Sûre-i Mü’minûn, 28-29
    6_Sûre-i Şuarâ,83-89
    7_Sûre-i Enbiyâ, 83
    8_Sûre-i Yûsuf, 33
    9_Sûre-i Yûsuf, 101
    10_Sûre-i Tâ-Hâ, 25-35
    11_Sûre-i Sâd, 35
    12_Sûre-i Neml, 19
    13_Sûre-i Enbiyâ, 87
    14_Sûre-i Meryem, 4-6
    15_Sûre-i Mâide, 114
    16_Sûre-i Âl-i İmrân, 26-27
    17_Sûre-i Mü’minûn, 118
     

Bu Sayfayı Paylaş