Arkeoloji Kutlu İnsanların Sırlı Mağarası :Ashab-ı Kehf

'Tarih' forumunda Uygu tarafından 25 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Ashab—ı Kehf hadisesi İslam ve Hıristiyanlığın üzerinde ittifak ettiği bir mucize. Bu mucizeye sahne olan mağaranın nerede olduğu ise tartışmalı. Yaygın kanı Tarsus’ta olduğu yönünde; ama Efes’te, Lübnan’da ve İspanya’da olduğunu iddia edenler de var. Kıssa herkesin malumu. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adında bir zalim hükümdar halkı kendisine ve putlarına taptırır. Allah’ ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkarlar. Bunu haber alan Dakyanus’tan kaçan gençler, kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çoban ve Kıtmir adındaki köpeği de onlara katılır. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan Ashab—ı Kehf burada uykuya dalar. Kralın vezirleri mağarayı bulurlar; ama korkudan içeri giremezler. İçeridekiler helak olsun diye mağaranın ağzını ördürürler.

    [​IMG]


    Ashab—ı Kehf, Kur’an—ı Kerim’in ifadesiyle 309 sene bu vaziyette kalır. Uyandıklarında, acıkınca ve içlerinden Yemliha’yı şehire ekmek almaya gönderirler. Şehirde, Dakyanus zamanından kalma para ile alışveriş yapmak isteyen Yemliha’dan şüphelenen halk, onu mahkemeye çıkartır. Mahkemede halini anlatan Yemliha, delil için kalabalığı mağaranın olduğu yere getirir. Ancak, mağarada kendisini bekleyen arkadaşlarının korkabileceğinden bahisle, içeriye yalnız girip onlara durumu anlatacağını söyleyerek ayrılır ve sır olup gider.

    Bu olay, zalim Dakyanus’tan yüzyıllarca sene sonra Allah’ a inanmakla beraber ahirete ve yeniden dirilmeye inanmayan halk için müthiş bir mucize olur. İslamî kaynaklara göre bu şekilde aktarılan kıssa Hıristiyan kaynaklarında da benzeri şekilde ele alınıyor.

    Hıristiyanlar’a göre Roma hükümdarı Decius, Hırıstiyanları öldürmeye başlayınca asil bir aileden olan yedi kardeş dinlerini terk etmelerini isteyen Efesos valisinin emrine aldırış etmediler ve yanlarında köpekleri de olduğu halde bir mağaraya sığındılar. Onları açlıktan öldürmek isteyen Hırıstiyanlık karşıtları mağaranın girişini duvar örerek kapattılar. Aradan 158 veya 197 yıl geçtikten sonra, 408 veya 447 yılında uyandılar. Bu inançlı kişiler bir gece uyuduklarını düşünüyorlardı. İçlerinden biri yiyecek almak için şehre indi.

    Elinde Decius döneminden kalma paralarla gezen bu genç halk tarafından ilgi ve hayretle karşılandı. Efes Piskoposu, bu ilgi çekici olayı görmeleri için İmparator II. Teodosius ile imparatoriçeyi davet etti. Hep beraber mağarada onları ziyaret ettiler. Bu inançlı kardeşler insanların dirileceklerini ispat ettikten sonra tekrar uykuya daldılar.

    Yediuyurlar Hıristiyanlarca aziz olarak görülür ve 27 Temmuz’da Latin kiliselerince anılırlar. Ortodoks kilisesine göre Yediuyurlar 4 Ağustos’ta mağaraya saklanmışlar, 22 Ekim’de de uyanmışlardır. Senenin bu günlerinde dini ayinler yapılır ve yortular düzenlenir.

    Mucizede ittifak, mağara da itilaf

    Ashab—ı Kehf hadisesinin gerçek olduğu üzerindeki geniş ittifak, iş mağaranın yerine geldiğinde bozuluyor. Türkiye’de yaygın kabule göre bu yer Tarsus’ta. Fakat Afşin’deki bir mağara hakkında da aynı iddia dile getiriliyor. Hıristiyan dünyasına göre ise mağara Efes’te. İspanya’da, Kurtuba şehri civarında bulunan Cinanu’l Verd’de, Şam civarında Belka’da bulunduğunu iddia edenler de mevcut. Ancak Yediuyurlar’ın Anadolu’da yaşadığına yönelik tarihi veriler var. Hıristiyan dünyasının Ashab—ı Kehf’in Efes’te olduğu iddiası pek destek görmüyor. Çünkü Efes’teki mağara Kur’an—ı Kerim’in işaretlerinin aksine doğuya bakmakta. Gerek tarihi kaynaklar, gerekse de mevcut veriler mağaranın Tarsus’ta ya da Afşin’de olduğunu gösteriyor.

    Afşinlilere göre mağara kesinlikle Afşin’de, çünkü tarihi ve ilmi veriler bu yönde. Afşin Ashab—ı Kehf Derneği Başkanı Avukat Hacı Bayram Veli Arıkan’a göre mağaranın nerede olduğundan çok taşıdığı anlam ve verilmesi gereken mesaj önemli “Bize göre gerçek mağara burası. Kur’an’ın tarif ettiği mağarayla burası tamamen uyuyor. Kehf Suresi 17. ayette ‘Güneşi, doğduğu zaman mağaralarının sağına eğilirken, battığı zaman da sol taraftan onları keser geçerken görürsün. Onlar mağaranın geniş bir köşesinde idiler.....’ şeklindeki tanımlama incelendiğinde ve Afşin’ de bulunan mağarayla karşılaştırıldığında birebir uyum gösterdiği bariz bir şekilde görülür. Ayrıca bölgede Asurlular, Persler, Makedonlar, Araplar, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı uygarlığının izleri var. Anadolu medeniyetlerinin tamamı bu bölgeyi korumaya alıp eserlerini bırakmışlar.

    Tarihi kayıtlarda bu bölgenin adı Efsus. Şu anki Afşin adı da bu isimden türemiş” şeklinde konuşuyor. Arıkan’a göre Afşin’deki mağaranın gerçek mağara olduğuna delillerden birisi de Yediuyurların isimlerinin Afşin nüfus kayıtlarında fazlasıyla olması; “ Bu bölgedeki nüfus müdürlüklerinde yaptığımız çalışmalarda gördük ki ölü ve sağ birlikte olmak üzere 318 adet Yemliha, 92 adet Mekselina, 2 adet Mislina, 1 adet Mernuş, 79 adet Tebernuş, 5 adet Şazenuş ismi var. Bu isimler Yediuyurlar’ın isimleriyle aynı” diyor.

    Tarsus: “Bizimdir bizim kalacak”

    Afşinlilerin Ashab—ı Kehf’e sahip çıkmalarına karşı Tarsuslular “Ashab—ı Kehf burada, bunun tartışması bile olmaz” diyorlar. Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kaçmaz, 34’ü Türk— İslam, 2’si Batılı olmak üzere 36 kaynağın sonuçlarına göre Ashab—ı Kehf’in Tarsus’ta olduğunu, Afşin’lilerin çıkışlarının mağaranın popülaritesini kullanmayı amaçladığını söylüyor. Başkan Kaçmaz, Ashab—ı Kehf’in Tarsus’un bir parçası olduğunu, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz başkanlığındaki heyetin çalışmalarının bu bölgeye işaret ettiğini, her yıl geleneksel festivaller yaptıklarını, kentlerinin sembolünü Afşin’e kaptırmayacaklarını söylüyor.

    Afşinliler ise bölgeyi restore edip tüm dünya kamuoyuna taşımak istiyorlar. Ashab—ı Kehf Derneği Başkanı Av. Arıkan internette web sayfası açtıklarını ve tüm ruhani liderlere mektuplar göndererek bölgeye davet ettiklerini söylüyor: “Papa’ya, Süryani liderlere, Yahudilere mektuplar gönderip, onları bu mucizevi bölgeye davet ettik. Önemli olan bizce bu bölgenin taşıdığı ruhun ve mucizenin halka ve tüm insanlığa doğru olarak aktarılması. Bu mucizenin ruhu verilmeli ki biz buna çalışıyoruz.”

    Ashab—ı Kehf, bir mucizenin adı. Sözkonusu kişilerin Anadolu’da yaşadığı da kesin ancak mağaranın yeri tartışmalı. Afşinliler de Tarsuslular da kendi mağaralarının doğru mağara olduğunu savunuyor. Aslında mağaranın nerede olduğundan çok, Ashab—ı Kehf hadisesinin insanlık için ifade ettiği mesaj daha önemli değil mi?

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş