Kutup Yıldızı

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda DaRkBlooD tarafından 20 Mar 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    Kutup Yıldızı
    O korku vardı hep çıkılan yolda
    O korkusuzluk vardı
    Suyun su olduğu günden beri akardı
    Biri can verip aydınlatır
    Diğeri boğar ve yakardı
    Yaşamın her dönüm noktasında
    Bir ileri bir de geri
    Atılan adımlar gibi alçalma ve yücelme
    Atılan adımlar gibi
    Büyüme ve küçülmeydi adı
    Biri sevgi olup yapardı
    Diğeri öfke olup yıkardı
    O korku vardı hep çıkılan yolda
    O korkusuzluk vardı

    Geceler güvensizdi
    Gökyüzünde soluklar tükenirken
    Ay sevinçsizdi
    Bir şey vardı sanki hep yarım kalan
    Bir anı ya da bir düş gibi
    Uzak Uçurumlarda sessizce sallanan
    Yıllardan beri canlı tutulan ateşler
    Söndürülürken yüreklerde birer birer
    Kim yakacaktı
    Uğrunda ölünen o büyük ateşi kim
    Daha gün batmadan
    Karartılan günlerin rengini
    Gün doğarken
    Kim haykıracaktı mor bahçelere kim
    Kim ağlayacak
    Kim gülecekti tüm güzellikler adına
    Kim sevecek
    Kim dövüşecekti
    Kim takacaktı ölürken
    Ölümsüzlüğü gül diye yakasına
    Kışın kar açıp
    Çiçek olacaktı buz sarkıtan dallarda
    Yazın güneş açıp
    Gelecek olacaktı ufuklarda kim

    Bir yıldız vardır hani
    Bütün yıldızlar içinde der Homeros
    Ne kopmuştur hiç bir zaman
    Kök saldığı kutsal yerinden
    Ne de boyun eğmiştir
    Ölüm kusan hiç bir karanlık önünde
    Nasıl susulursa
    Bin yıllık zamana karşı okyanus dilinde
    Aynen öyle parlamıştır
    Tüm gecelerin gökyüzünde
    Aynen öyle

    Notaların tören tören canlanıp
    Dile geldiği günden beri
    Hiç bir senfoni bulamadı bu sesi
    Bulamadı sarayların görkemli sütunlarında
    Hiç mi hiç bestelenmeden
    Ve seslendirilmeden yaşandı zindanlarda
    Hücreler senfonisiydi adı

    Yaylı sazlar: Demir parmaklıklar
    Ve demir kilitli demir kapılar
    Vurmalı sazlar: Taş duvarlar
    Ve taş katılığında kör baskılar
    Üflemeli sazlar: Şafakta idamlıklar
    Ve direnen tutuklular
    Erkekler kadınlar duvarlar ve ufuklar
    Yıldızlar içindeki o yıldızın
    Ölüme ve ölümsüzlüğe doğru
    Akışıyla başlıyordu hep birden uçuşarak
    Ardından diğer bütün notalar
    Ki maviliklerde süzülen kuşlar
    Kurtuluş savaşında
    Kurşuna ve saza vurulan türküler
    Fransız ihtilalinde
    Sürgüne ve giyotine gidilen marşlar
    Ve bir nice kızıl meydanda
    Yankılanan uğultular - uğultular
    Sonra güneşe gönderilen
    Özgürlük renkleri peş peşe
    Ve fethedilerek
    Ağızdan öpülen enginler - enginler

    Ey halkımın demir kazık dediği
    Yıldızlar içindeki soylu yıldız
    Varsın onlar söndü bilsinler seni
    Bulutları delerek saldığın ışıklar
    Ki bin renkli gelenek üzre
    Balkıyıp çoğalıyor şimdi
    Susmayan bir hücreler senfonisinde

    Kentlerin en yumuşak sessizliğinde
    Bildiriler düşüyor artık
    İnsanların yüreğine yağmur taneleriyle
    Gök gürlemeyince yer gülmez
    Gök gürlemeyince yer gülmez diye
    Adnan Yücel
     

Bu Sayfayı Paylaş