Film ve Format Son yıllarda 35 mm'lik fotoğraf makineleri piyasalarda çok yaygın olarak tanınmış ve bir çok yönleriyle de daha önce büyük format makinelerin yerine getirdiği işlevleri üstlenmişlerdir. Yine de her makine formatınm fotoğraf kompozisyonu üzerindeki etkisi kendine özgü özellikler taşır. Günümüzde 35 mm'lik makineler son derece hafif ve pratik olmaları sonucu, yoğun hareket halindeyken kullanımlar söz konusu olduğunda yegane tercihi oluşturmaktadırlar. İlginç olan şudur ki, büyük format makineler ( 4 x 5 inç ve daha büyük boyutlu film kullananlar) süratli hareket etmek gerektiğinde şimdi hayli hantal olarak kabul edilseler de, yakın zaman öncesine kadar 4x5 Graflex makineler birçok basın fotoğrafçısının başlıca seçimiydi. Fotoğraf makinesinin formatı fotoğraf kompozisyonunu üç temel şekilde doğrudan etkilemektedir: Çerçevenin şekli; gren yapısı ve makinenin insanda yarattığı his. Film Çerçevesi Fotoğrafı sınırlandıran kenar çizgilerinin kompozisyon oluşturmada önemli bir rol oynadığı daha önce vurgulanmıştı. Dolayısıyla çerçevenin şekli fotoğrafın grafik unsurlarına katkıda bulunduğundan göz önüne alınması gerekir. Genel olarak çerçevenin uzun kenarına paralel olarak uzanan öğeler, bu kenara dik olarak konuşlanan unsurlara göre daha çok öne çıkarlar. Bu durumda çerçeveyi yatay ya da dikey olarak oluşturma seçimi fotoğrafçının görüntüde hangi öğeleri vurgulamak istediğine bağlıdır. Ayrıca kısa ve uzun kenarlar arasındaki oransızlığın derecesi yaratılan vurgunun gücünü de belirler. Genellikle kare bir çerçeve oldukça nötr bir ifade taşır. 35 mm makinelerin çerçeveleri dikdörtgen biçiminde olmakla birlikte orta format makinelerde çerçeve dikdörtgen ya da kare şeklinde olabilir. Büyük format makinelerin çerçevesi hafif derecede dikdörtgene meyillidir. Gren Yapısı Gren diye adlandırılan ve fotoğrafı oluşturan gümüş tanecik öbekleri bir fotoğraf üzerinde bariz olarak göze çarpabilir ya da fark edilmeyebilir. Eğer ince grenli bir film kullanılmışsa ve görüntü çok fazla büyütülmemişse gren tanecikleri gözle görülemeyecek kadar küçüktürler. Fakat kalın grenli bir film kullanılmışsa ve görüntü de hayli büyütülmüşse grenler kolaylıkla göze çarpacaktır. Film hızı ne kadar yavaşsa (ISO numarası ne kadar küçükse) gren yapısı o kadar incedir. Gren taneciklerinin boyutu büyüdükçe yüzeydeki detaylar azalır. Grenler iri ve bariz bir şekilde görünürlerse izleyicinin dikkatini çelerek görüntünün bütünlüğünü de dağıtabilirler. Detay kaybolduğu için izleyici nesnelerin ince noktalarından ziyade onların biçim ve formlarına daha fazla duyarlı hale gelir. Mesela bir dansçının fotoğrafı son derece keskin netlikte ve detayları çok açık olarak gösteriyorsa, izleyici dansçının terlemiş olduğunu fark edebilir ve dansın bedeni çok yoran bir eylem olduğunu düşünebilir. Fakat göze çarpacak kadar gren varsa aynı görüntü izleyiciyi daha çok dansçının vücut şekline ve formuna yoğunlaşmaya sevk edebilir. Kısacası gren yapısı vurguyu kontrol altına almak için fotoğrafçının kullanabileceği bir başka araçtır. Grenlerin nasıl görüneceğini kontrol ederken göz önünde bulundurulması gereken ilk unsur görüntünün boyutunun ne kadar büyütüleceğine bağlıdır. 35 mm'lik filmle çekilen bir görüntü 20 x 25 cm boyutunda karta basıldığında gerçek ebadının 60 katı kadar büyütülmüş olur. 4 x 5 inç (10xl3cm) formatında bir filmin aynı boyuttaki baskısındaysa görüntü 4 kat büyütülmektedir. İnce grenli filmler gren tanecikleri göze batmayacak şekilde genellikle yaklaşık 25 kat büyütülebilirler. Daha büyük boyutlarda grenler seçilmeye başlarlar. Grenli görüntünün tercih edildiği durumlardaki genel yaklaşım küçük formatlı fotoğraf makinesinde büyük grenli (hızlı) film kullanmaktır. Buna ilaveten eğer film zorlanırsa (filmi sanki daha yüksek bir ISO değerine sahipmişçesine kendi hızından daha hızlı bir değerde pozlandırdıktan sonra, yıkama işlemi sırasında bu farkın dengelenmesi) gren daha fazla kendini belli edecektir. Fotoğraf Makinesinin Boyutu Fotoğrafın Mesajını Etkiler Film boyutu o filmin takıldığı makinenin boyutunu da etkilediğinden dolayı, fotografik mesaj üzerinde dolaylı olarak film ebadının da etkisi vardır. 35 mm filmin küçük boyutu, buna bağlı olarak 35 mm fotoğraf makinelerinin de küçüklüğünü ve kullanışlılığını sağlayarak bu makinelerin fotoğrafçılar tarafından son derece rahatlıkla görüntü kaydetme amacıyla kullanılabilmesine olanak tanımıştır. Üstelik bu makineler oldukça da sessiz çalışmaktadırlar. Konu olan canlılara fark ettirmeden onları doğal halleriyle görüntüleme amaçlandığında 35 mm makinelerin hafifliği ve kullanım kolaylığı bu araçları aranan seçenekler arasına sokmaktadır. Makine büyüdükçe onun fotoğraf üzerindeki doğrudan etkisi de artmaktadır. Ciddi portre fotoğraflarında genellikle doğal bir ifadenin olmaması, konu olan kişinin karşısındaki fotoğraf makinesinin farkında olmasından ve ona ister istemez tepki göstermesinden kaynaklanmaktadır. Buna ilaveten fotoğrafçı da makinesinin boyutuna bağlı olarak fotoğrafa farklı bir tarzda yaklaşabilmektedir. Büyük format makineleri kullanmak çekim sırasında daha titiz ve yöntemsel bir yaklaşımı ön görürken, bunun aksine 35 mm makineler fotoğrafçı ve konu arasında çok daha rahat ve dinamik bir ilişkiye olanak verirler. Alıntı