Marya

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda DaRkBlooD tarafından 28 Mar 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    Marya

    Sustu Another Life gazinosu
    Sustu şarkılar,
    Paletimde renk sustu, fırçamda şekil
    Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
    Sustu Peramos'un mazgallarından
    Şehre pancur pancur dökülen arya,
    Artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
    Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.
    Bu medar ikliminin tenha gecesinde
    Sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut
    Sardı bu sizi.
    Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
    Sapsarı bir şüphe sarar ya
    İşte öylesine berbat bir hal var.
    Hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
    Ama dördüncü tarassut kulesinde
    Bir şüpheli sinyal var.
    Hayır hayır yalan bütün bunlar
    Artık ne kadere inanıyorum ne fala
    Yalan söylüyor o falcı kadın
    O hintli parya.
    Ben yalnız sana inanıyorum
    Yalnız sana, MARYA...
    Beni kahrediyor böyle geçen her gece
    Bu hoyrat yıldzlar, bu su, bu okyanus, bu yer
    Ve gökyüzünde emanet duran
    Şu asma fener.
    İnan ki sevgili MARYA
    Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
    Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
    Ve hepsi angarya.
    Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
    Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
    Pol'un ebedi matemine rağmen
    Virjini olabilirdi bu vapurda
    Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
    Baharda geleceğim diyordun hani
    Haydi gel daha ne bekliyorsun
    İşte mevsim bahar ya.
    Fırçam neden boyle titrer bilir misin?
    Ve neden resimlerimde fon sapsarı.
    Anlıyorsun değil mi yavrum
    Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
    Bu tropikal zehir,
    Bu mizmin malarya,
    Sensiz nasıl da boş iskele,
    Sensiz nasıl da tenha şehir
    Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
    Koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
    Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.
    Ama kim düşünür yıldızları,
    Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
    Matemler içinde tekmil batarya.
    Bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
    Birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
    Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
    Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
    Nasıl. Ağlıyor musun MARYA?..
    Sil gözlerini, sil yavrum
    Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
    Aşkımız var ya...
    Bekir Sıtkı Erdoğan
     

Bu Sayfayı Paylaş