Sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Özgürlüğü ve bağımsızlığı sevmek Bunları karakter, yani ruh, öz, omurga olarak kabul edenleri sevmek. Mustafa Kemal'i sevmek Fikri hür, ilmi hür, irfanı hür olanları sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Yoksul, yürekli, namuslu,yalansız, riyasız, pazarlıksız Tertemiz alnından vurulup düşen hem de daha , bir tek kurşun atmadan, o istedi diye Allah deyip şehitlik için ileri atılan dedelerimiz, Eğinli dedem, Ali Çavuş gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Kopan bacağını tüfeğinin dipçiğinin kayışıyla bağlayıp savaşarak ölen Ezineli Yahya Çavuş gibi sevmek Çanakkale'de 19. Tümen 'in her bir neferi gibi sevmek Sevmek Ölmeyi emreden birini, Mustafa Kemal'i sevmek Ölenleri dün olduğu gibi bugün de anlamak: "Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım." Sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Dün olduğu gibi bugün de bir adım geri gitmeyenleri ,gitmeyecekleri sevmek Mustafa Kemal'i Sevmek Ölümden kaçarken durup onu dinleyip ölüme koşmak Sabah saatlerinde Mustafa Kemal 57.Alay'ı bir batarya ile Koca Çimen Tepe istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de durumu izlemek için Conk Bayırı'na çıktığında Arı Burnu tarafından erlerin çekilmekte olduğunu gördü. Seslendi: "Niçin kaçıyorsunuz?" "Efendim düşman" dediler "Nerede?" "İşte, diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve ileri doğru yürüyordu. Askerlere, "Düşmandan kaçılmaz" dedi. "Cephanemiz kalmadı" dediler. "Cephaneniz yoksa, süngünüz var," dedi. "Ve bağırarak süngü taktırdı. Yere yatırdı... Ölmeyi emretti Öldüler O anlatıyor: "Yalnız size 'Bomba Sırtı olayını' anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, yani ölüm kesin... Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamamacasına hepsi düşüyor; ikincidekiler onların yerine giriyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, 3 dakika kadar sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur." ' Mustafa Kemal'i sevmek Ölesiye sevmek Dün değil bugün gibi sevmek Bugün de ölmeyi bilmek.. Ölen çocuklarının ardından Avusturalyalı annelerin acısını dindiren,onlara : "Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı siliniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler, onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır." Diyebilen Mustafa Kemal'i sevmek. "Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu Paşalar: "Üç", dediler. Sarışın bir kurda benziyordu Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı" Atladı Bir ayağı İzmir' de bir ayağı Ankara'da dimdik durdu Sevmek.. Mustafa Kemal'i Nazım gibi sevmek Cumhuriyetini emanet ettiği gençler gibi sevmek 23 Nisan çocukları gibi sevmek. Dünyanın en aydınlık yüzü Türk kadınları gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Kütahya'da Kurtuluş savaşının ortasında, 2 yıldır görmediği oğlunun sekiz ay önce hastalıktan öldüğünü duyup el defterine, " oğlum İzzet sekiz ay önce ölmüş." diye not düşüp savaşa devam eden, İsmet Paşa kadar sevmek Osmanlı Genelkurmay Başkanı ve Mareşali iken rütbelerini sıyırıp, onunla Anadolu'ya geçip yeniden kavgaya tutuşacak Fevzi Çakmak Paşa kadar sevmek. Mustafa Kemal'i sevmek Erzurum'da bir yalnız adama, silahlarını teslim etmemiş tek Osmanlı ordusu olan 9 kolorduyu kendisiyle birlikte teslim edecek kadar çok inanıp, emrine girip, cenk edip, barışta karşı durup, ciltlerce kitap yazacak Kazım Karabekir Paşa kadar sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Yağan yağmur altında,ayaklar çıplak yürürken hastalıktan,açlıktan ateşler içinde yanan bebesinin üzerindeki örtüyü alıp, cephane yüklü kağnının üzerine örten analar kadar sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Kadın olup aşık olduğun adamdan, evladından, anandan, babandan daha çok sevmek Mustafa Kemal'i Anlamak o kadınları, onları anlamak için kendilerini kurtarmaya gelen askerleri " Kemal'in askerleri" diye selamlamalarını anlamak, Afyon'da, Antep 'de, Maraş 'da, Eskişehir'de yani Anadolu'da, düşman işgali altında tecavüze uğrayıp, ölmemek O acılar içinde sağ kalmak Herkesin sattığı, terk ettiği, arkadan vurduğu ,hançerlediği bir halkı elinden tutup kaldırmak. Yokluğunu yokluklarına, gözyaşlarını gözyaşlarına, azmini, azimlerine ekleyip onlara haydi diyebileni sevmek Yaşama azminin adının Mustafa Kemal olmasını anlamak Namusun adının Mustafa Kemal olmasını, onurun, erdemin adının Mustafa Kemal olmasını anlamak Bu toprağın kadını, erkeği, evladı olmak Mustafa Kemal'i sevmek, tecavüze uğrayan o Anadolu kadınları gibi sevmek, tecavüzden kurtarılan o Anadolu kadınları analarımız, bacılarımız, kardeşlerimiz gibi sevmek Dinimizi, milletimizi, devletimizi kurtaranları, Kemal'in askerlerini sevmek Acıyı bilenler, unutmayanlar,unutmayacaklar gibi sevmek Mustafa Kemal'i namus bilmek Sevmek İzmir'de ki o sevda anıtı gibi dimdik durmak İzmir'e ilk giren Kemal'in askerlerinin Yunan askerleri tarafından şehit edilmesi üzerine o anıta Mustafa Kemal'in Türkiye'nin macerasını anlattığı Nutuk 'da kavgasının parolası ve işareti olarak yazdığı "Vatan ve Namus" diye yazan İzmirliler gibi sevmek ... Mustafa Kemal'i sevmek Vatan ve Namus gibi sevmek Mustafa Kemal'i Vatan ve Namus bilmek Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler gibi sevmek Bağımsızlığı ve özgürlüğü sever gibi sevmek Gelişmiş,büyük Türkiye'yi sevmek Cumhuriyet'i Devrimciliği Milliyetçiliği Halkçılığı Laikliği Devletçiliği sever gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Anti emperyalizmi sever gibi, sömürgeciliğe karşı duranları sever gibi Türkiye'nin çınarlarını, çiçeklerini,bozkırını, bataklıklarını,denizlerini, havasını, kuşunu, kurdunu sever gibi . Dünyanın aç ve yoksul çocuklarını sever gibi, çocuklarımızı sever gibi, insanları, doğayı sever gibi, dünyayı, iyiyi,doğruyu,güzeli sever gibi sevmek Ulusalcılar gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Kursağından haram lokma geçmemiş çocuklar gibi sevmek Hazreti Ömer'i bile kıskandıracak o büyük ahlakı sevmek Yaratıp, kazanıp, anasının ak sütü gibi helal mallarının hepsini, ölünce milletine bağışlayanı sever gibi sevmek O'nun kalpaklı fotoğrafı ellerinde ,oğullarının al bayrağa sarılı naaşlarının önünde "Devlet , millet sağ olsun" diyen şehit anaları gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Elmalılı hoca Mustafa Yazır gibi , Tuncelili Diab Ağa gibi sevmek Kurtuluş savaşında tebdili kıyafet gezen Galip Hoca gibi sevmek Sonra barışta Celal Bayar olup kavgalardan geçip, ölmeden önce " Atatürk seni sevmek ibadettir" diyerek sevmek İzmir'de Yunan'a ilk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsin'in ruhunu şad edip, beş yıl sonra düşmanı kovup namusu ve şerefi yerden kaldırıp; İzmir'de , büyük kısmı hain iğfasına uymuş, İstanbul gazetecilerini toplayıp: " Türkiye basını, milletin hakiki sada ve iradesinin belirtisi olan Cumhuriyet'in etrafında çelikten bir kale vücuda getirecektir. Bir fikir kalesi, zihniyet kalesi. Basın mensuplarından bunu talep, Cumhuriyetin hakkıdır " diyen Mustafa Kemal'i, doğumunun 125. yılında vefa ve minnet duygularıyla ilk günkü gibi sevmek O'na karşı görevini yerine getirememenin utancıyla manda yürekleri çatlayıp ölemeyenler, intihar bile edemeyen dönekler,korkaklar, alçaklar, hainler, satılmışlar gibi değil Mustafa Kemal'i Türk halkı gibi sevmek, Türk milleti gibi sevmek, Türkiye gibi sevmek, namuslu gazeteciler, yazarlar, yayıncılar gibi Abartısız, yalansız, sade, duru, basit Kanaltürk gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek Onun bildiği gibi, "memleketimizin halini, ihtiyacını milletimizin elemlerini ve emellerini" bilmek Mustafa Kemal'i sevmek Sevdasını Vatan Sevdasını Namus Sevdasını Bayrak Sevdasını Türkiye bilenler gibi sevmek Esaret altında yaşamaktansa Bu yoksul ve bitap milleti ayağa kaldıramamaktansa Onun kazanımlarını koruyamamaktansa Türkiye'yi muassır medeniyete, çağdaş; bilimde teknolojide, eğitimde, sağlıkta, adalette, emekte gelişmiş, çalışanın kazanacağı,eşit,kardeş, özgür insanların yaşadığı ülkelerin düzeyine ulaştıramamaktansa Türkiye'yi tam bağımsızlık ilkesiyle yönetememektense Türkiye'yi bilimden, aydınlıktan koparıp şeriata, karanlığa, irticaya, şeyhlere, tarikatlara teslim etmektense Dağlarda çoban ateşleri yakacaklar gibi sevmek Mustafa Kemal'i sevmek "Vatan ve Namus" demek Başka da hiçbir şey demek değil Düşmanlarına, döneklere, eski ve yeni mandacılara, takiyecilere, yalancılara, bin bir suratlı para kölelerine, mezarının önünde ağlayıp eğilip, sana ve devrimlerine kalleşlik edenlere inat Seni her zamankinden daha çok seviyoruz * Tuncay Özkan
Böyle bir yazıya ne eklenebilir ki?O; dünyaya''BİZİM''diye haykırmamız gereken çooook özel biri.Bilimden sanata,askerlikten politikaya kadar başarılı.Kibir,kendini beğenmişlik yok.Mütevazi mi mütevazi.O bizi yalnızca kurtarmadı.Bize ufku gösterdi.Bugün ona dil uzatan soysuzların acizliğine bakın.Onlar adına utanıyorum.Ne yaparlarsa yapsınlar, yüreklerimizden silemeyecekler.