Pelin Onay Şiirleri

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda sha. tarafından 30 Ağu 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    PELİN ONAY


    06.05.1976 Balıkesir'de doğdu, hıdrellez'in ve mayıs'ın çocuğu. Bütün şehirler güzel belki ama Pelin İzmir'de yaşıyor ve özel bir gemi acentesinde çalışıyor. Kim olduğunun diğer anlamlarda pek bir önemi yok. Önemli olan paylaşmak../..paylaşabilmek. Hayat üniversitesinde halâ daha yüksek lisans öğrencisi ve bitirme tezi bir türlü bitmiyor..bitirmeyi de istemiyor. Geçmişi evi gibi kullanmadığı için, özgeçmişi bu kadar. Şimdilerde sadece özgeleceğine bakıyor..Evli değil ev'siz ve ne sevgiyi ne de rakıyı susuz içemiyor..Aşk'a gelince..onunla henüz işi bitmedi, yaşattığı bütün kırgınlıkların şarkısını besteleyip söyleyecek ama ona hiç kırılmadan..

    Ürünleri: Simurg, Ağır Ol Bay Düzyazı, Aykırı Sanat, Hayal,Frambuaz,Picus, Mor Taka, Arta, Cumhuriyet Kitap,Yasakmeyve, No Edebiyat, Lacivert Sanat, İLe ve Mavişehir Plus dergilerinde yayınlandı.

    "Lirik hesaplaşmalar../..dönüyorum" şiiri ile 2004 Aykırı Sanat Jüri Özel Ödülünü aldı.

    İlk şiir kitabı "NÜ SIZI", ArtShop Yayıncılık tarafından Temmuz 2007'de çıktı.

    En büyük tutkusu şiir ve müzik olduğu için, düşlerini ikisiyle besliyor...

    Memleketi Cunda taptığı, Assos vazgeçemeyeceği ve Olympos da gitmekten usanmayacağı yerler..İzmir ise saklı bir kent aşk yüreğinde...













    Nisan Yağmuru... /... Olma


    kapalı çarşı dudakların, kalabalık ve renkli
    susma. Dilimde kurur kelimeler

    biliyorum, olmayacak bir şey sana dirilmem
    çocuk aklıma uyup da yürüdüm meydanlarında
    kapını çalıp kaçmaktı niyetim
    bir satır başında birden karşına çıkmak,
    ve düşürmek kolunun altındaki cümleleri

    olmadı. Ezberimde kaldın karıştırırken gülüşlerini

    yoldan çıktım, sana düşüyorum
    kurtarma beni
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    GİZLİ ÖZNESİN


    gizli öznesi bol cümleler kuruyorum
    “seni seviyorum”
    kimi?
    seni..
    öznesini yüreğimde tutuyorum

    noktaları kaldırdım
    sana uzanan her kelimeyi,
    virgüllerle uzatıyorum
    yan yana oldukça çoğalacak,
    dolaylı tümleçlerimiz
    biriktirdiğim bütün belirtili sıfat tamlamalarını,
    senin için koruyorum

    ...üç noktalar sana olan suskunluğum / susuzluğum
    herkes duysun bu sevdayı diye,
    avuçlarımdan gökyüzüne ünlemler gönderiyorum

    devrik bir cümleydim senden önce
    grameri bozuk bir yürek yangınıydım
    sen geldin,
    yerli yerine oturdu kelimeler
    noktalı virgülle uzatıyorum hislerimi sana,
    ulaşabildiğin yerden tamamlarmısın..?

    özel isimleri büyük harfle başlayarak yazıyorum
    yani adını
    yani sevdanı
    dahası bizi
    parantez içinde yaşadıklarımız var,
    aman kimse duymasın
    tırnak içine aldım bendeki yerini,
    kem gözlerin nazarı dokunmasın

    haydi!
    bir kesme işareti gönder bana,
    ismimim dudaklarından çıkışını yazayım
    haydi!
    iki nokta üst üste gönder bana,
    bende ne kadar var olduğunu sana açayım

    gizli öznesi bol cümleler kuruyorum
    “seni seviyorum”
    kimi?
    seni..
    öznesini yüreğimde taşıyorum..
     
  3. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    PREMATÜRE AŞKLAR


    -her çiçek mevsiminde açar,beni neden erken
    çağırdın, diye sordu kadın
    -bilmiyorum,seni bu mevsim yetiştirebilirim
    sanmıştım ama sen soldun, diye cevap verdi
    adam.

    Tutunamıyor aşklar gündüzlerin maskeli yüzlerinde..hep geceleri bekliyorlar, gecelere susuyorlar, gecelerden medet umuyorlar..Kapının her çalınışında, acaba kim, sorusu yerini, acaba hangi aşk, sorusuna bırakıyor ve aşklar umutların içinde yaşam mücadelesi verirken, insanlar bu mücadelenin içine umut depolamaya çalışıyor. “Umutlarımı kim rehin tutuyor?” diye bağırıyor birisi. Kimse duymuyor, cevap vermiyor ve rehin tutulan umutlar bağırışların içinde kimliğini ve sahibini arıyor. Alt alta verilen ilanlar göze çarpıyor gazete köşelerinde:

    -umudumu kaybettim, hükümsüzdür.
    -aşkımı kaybettim, hükümsüzdür.
    -kendimi kaybettim,hükümsüzdür.

    Çoğalıp gidiyor ilanlar, okuyanların şaşkın bakışları arasında. Herkes kapsama alanı içinde aşklar yaşamak istiyor ama çekim alanının içine girmeye korkuyor..Çelişkiler hayatımızın öğütülmemiş yüzü. Kendi yüreğimizle bile bazen çelişkiye düşüyoruz...İşte bu yüzden hep korkuyla besleniyoruz ve sağlıksız aşklar getiriyoruz dünyaya. Normal kilosunda olmayan, çelimsiz ve prematüre aşklar..Herkes yaşayacağını söylüyor, biz yaşayacağına inanarak dualar ediyoruz ve kötü haber bir anda geliyor kulaklarımıza; “üzgünüz,aşkınızı kaybettik....!”.. Ne ağlamak geri getiriyor kaybettiklerimizi ne de ağıtlar yakmak..Çünkü bizler korkuyla besleniyoruz ve bu böyle devam ettikçe, sağlıksız aşklar hep bizimle olmaya devam edecek..
    Tutunamıyor aşklar gündüzlerin maskeli yüzlerinde. “Aşklarınızı tutun ve korkutmayın..” diye sesleniyor bir çocuk.. “Geceleri beklemesin aşklar..gündüzleri de soyunabilsinler..” diye karışıyor biri.. “ve kapsama alanı içinde yaşasınlar..” diye ekliyor yaşlı bir amca.


    Gülümsüyorum...


    Gün ağaracak bir kaç saat sonra,maskeler takılacak, göz yaşları silinecek ve gülümsenecek. Bu yüzden vakit geç olmadan çelişkilerimi öğütüyorum....umutlarımın içinde mücadele eden gözü pek yüreğime hayat öpücüğü veriyorum..Hükümsüz kalmasın hiçbir duygu ve us’ların derinliğinde kaybolmasın duygular, bunu inatla istiyorum..Tüm şehirler uyurken,ben, ben oluyorum; tüm şehirler uyanıkken ben de herkese benziyorum..Bir iyi geceler öpücüğüne hiç alışkın olmadığım kadar ihtiyacım var..Öyleyse değişecek her şey..İnsanlar gündüzleri sevişecek ve gün yüzlü aşklar gelecek dünyaya..insanlar gündüzleri sevişmeyi öğrenecek ve utanmayacaklar yüreklerinin çıplaklığından..Bu yüzden, herkes adına, kendi sesimden haykırıyorum ve olmasın diyorum prematüre aşklar:


    “eş ruhum, nerdesin...?.... mevsimindeyim bir çiçeğin..”
     
  4. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Dilimde Ay Tutuldu... /... Dilsizim
    (şaraba yatırdım yüreğimi, sabaha bi'şeyim kalmaz)


    korunaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
    sağanak yağışlı günlerimde sığınacağım bir yer bulunsun
    bari, şiirlerde bir ev'cağızım olsun

    üç oda bir salon yalnızlığımı kiraya vereceğim
    heveslenme, senin için düşlerim başka
    aklını başından alıp, gezmeye götüreceğim

    ne güzel gülüyorsun, dudaklarında eski İstanbul resimleri
    öyle kal lütfen, yüzüme baktığın anın resmini çekeceğim

    sana söz veriyorum, sen de bana umut ver
    sonra her şeyi unutup, ülkeme geri döneceğim

    bende bir hoşum, şarkıların belalı güzelliğine vuruldum
    o uzak ayda kaldı onayladığım gülüşler
    raks eden sevişmelerin çingene zamanındayım,
    'gel' desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler

    anlayışımı kaybettim, beni anla
    karşılığında gözlerimin kahvesinden içireceğim
    düşe kalka düşledim, son baharım kaldı
    beni şimdi tutmazsan, dudaklarına devrileceğim

    oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
    yorgun günlerimde dinleneceğim bir yer bulunsun
    şiirlerde bari, bir nefeslik yerim olsun
     
  5. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Ses (İm) Duvardan Düştü... /... Kaldırın
    (ses düşerse, kelimeler yara alır)



    - pardon,'seni seviyorum' diyen bir ses buradan geçti
    mi acaba?
    - hayır bayan, görmedik

    bir adam çıplak sesle şarkı söylüyor,
    sesi üşeyecek diye çok korkuyorum
    bir kadın limanda günah çıkartıyor,
    günahları denizi kirletecek diye tedirgin oluyorum

    tut(ma) beni gece
    karanlığında şarkılara gebe kalıyorum

    - pardon, 'seni özledim' diyen bir ses uğradı mı acaba
    buraya?
    - hayır bayan, uğramadı

    tutkularım çiçek verdi, kokusunu saldı
    satamadım biriktirdiğim dağ özlemlerini
    İsmet Teyze yaşasaydı söylerdi, anılarla nasıl başa çıkılacağını
    herkes ölüyor, sevdaların öldüğü gibi

    kandır(ma) sın beni şiirler,
    yokluğumu isimlendirmeye gidiyorum

    - pardon, 'kadınım' diyen bir ses bir not bıraktı mı
    acaba?
    - hayır bayan, bırakmadı

    cinayeti ellerim gördü
    bir de yüreğim
    gözlerim inanmaz yüze değmeyen bakışlara

    beni rahmine al ve yeniden doğur anne
    yanılgılarımın kapısını tekrar çalmayacağım
    kuş tüyü vaatlerde kaybettim gerçeğimi
    kandır(ıl) dığımı bırak unutayım

    - pardon, 'sen benim elma şekerimsin' diyen bir ses
    sizde kaldı mı acaba?
    - hayır bayan, kalmadı

    yorgun turuncu açtı gözlerini,
    geceye tutundu
    kıskanmasın canım mavi, onu da unutmadı
    sır küpüdür şehvet bedenimde,
    kapıma dayan(ma) dı

    bacaklarım mecalsiz artık aşk
    sana kapıları açamayacağım diye korkuyorum

    - pardon, 'artık bensiz bir yaşamın olsun' diyen bir
    ses ağladı mı acaba?
    - hayır bayan, duymadık

    kanım çekiliyor dostlar
    ayrılıkların en dokunulmaz şahidiyim
     
  6. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Dilimdeki aşkın müziği



    Sevgilim,
    tut elimi ve götür beni kasaba sessizliğine
    hüzzam makamında serilsin deniz,
    inceden çakır keyif verelim geceye
    geride bıraktığın susku dillenmesin,
    sözlensin unuttuklarımız birbirleriyle

    kaç yangın daha biriktirebilir bu yürek gözlerindeki koyda
    elinde tutuşan elimin dansını seyret
    dudak kıyısında yürüyen kavuşmalar ıslatıyorum sana
    gömül göğsümdeki sığınağa,
    kapını çalan vedaları terk et

    sevgilim,
    en sevdiğin türküyle dağıt saçlarımı
    en sevdiğim gülüşlerinle ak sevgime

    içinde “biz” olan kadehlerin sesinden içiyorum bakışını
    anason kokusunda demleniyor hasret
    ne vakit şarkıların içinde yuva yapıyor nefesim,
    o vakit sen boyu kıvrılıyor bendeki bu bitmez nöbet

    sevgilim,
    al gönlümü ve kaçır ilkbaharda tutulan sevinçlere
    güneş gibi sıcak bir aşk yapışsın bedenimizdeki limana
    acıdan yoksun dokunuşlar bırakalım geride
    bana verdiğin gönlün susmasın,
    susturulsun dilimde biriken öpüşlerle

    kaç gece daha yetişir sensiz ve beslenir kavuşmaların düşünde
    varlığınla yeşeren çiçekleri sula
    göz pınarlarımda çağlayan sevinçler büyütüyorum ikimize
    koru bizi gülümseten bu aşkı,
    ben de varım diyenlere inanma

    sevgilim,
    en sevdiğin renklerle boya huysuzluğumu
    en sevdiğim adınla kal yanımda…
     
  7. Zuzu

    Zuzu <b> " inatçı zuzu " </b>

    Aze yüreğime dokundu../..dost gele..

    (yüreğime değen dost yanını yüreğime yapıştırdığım kadına, Azime Akbaş'a ithafen. Dünyaya geldiğin gün kutlu olsun)

    'ey hayat! Sen şavkı sularda bir dolunaysın
    aslında yokum ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın' (Yılmaz Odabaşı)

    I.

    derinlerde saklı tutulmuş kayıp sevinçlerini getirdim sana
    söndüremediğin mumların kokusunda türküler derledim
    Aze! Gün batımı kızıllığında sevdaya susan kadın

    dağlardan inen soğuk sulardım
    dost yanında kaldım, sıcağında demlendim

    bir nefeslik sigaraysa gülüşlerimiz,
    içine çek, söndüğünde yakmaya geldim

    II.


    yanık mavi sarıldı yorgun turuncuya
    gebe kalan şiirlerin rahminden döküldü acılar
    kıvrandı gece, esnedi sızı, düştü veda
    Aze! Suskuların içinde ağıt yakan kadın

    dudaklarda eriyen öpüştüm
    çocuk yanına süzüldüm, uyudu sitemlerim

    bir notalık şarkıysa kavuşmalarımız
    haydi söyle,bittiğinde yeniden yazmaya geldim

    III.

    tesellisi olmuyor çalınan umutların
    kapı tokmaklarında unutulan merhabaları çıkardım sana
    Aze! Koynunda düşleri emziren kadın

    sahile vurmuş bir dalgaydım
    anaç yanına uzandım, ellerinde iyileştim

    bir yudum şarapsa yıllanan anılarımız
    iç gitsin, yenilerini doğurmaya geldim

    IV.

    deli hüzün uslandı, katreler dize geldi
    sevinci okşayan rüzgarın parmaklarına tutundu hayat
    sustu ay, sustu gece, konuştu yürek
    Aze! Dehlizlerinde ümit yoğuran kadın

    sesi yaralanmış dertli bir makamdım
    can yanına sokuldum, dile değdi ezgilerim

    bir nehir gibi akıyorsa büyüttüğümüz düşler
    yüzmeye başla, yorulduğunda seni tutmaya geldim


    20.08.'04../..yaz bitimi

    Pelin Onay

     

Bu Sayfayı Paylaş