Bir fotoğrafta insanlar da yer alıyorsa, kişiye özgü bazı özelliklerden dolayı fotoğrafçının kompozisyonla ilgili sorumlulukları arasına özel bir görev ilave olur. Bu görev konuyu oluşturan insanların fotoğrafçının mesajını ve dolayısıyla da kompozisyonu uygun bir biçimde desteklediğinden emin olma durumudur. Sıkça karşılaşılan şekliyle, fotoğrafçının fotoğrafına insan unsuru eklemesindeki amacı, bir olay anını belgelemek ve bir zaman sonra onu yeniden hatırlamaktır. Kompozisyon yönünden başarılı bir fotoğrafta bu amaca, ana düşünceyi iletirken grafik, fotografik ve renge bağlı kontrol unsurlarının dikkatle uygulanması sonucu ulaşılır. Yaşanan sorun görüntüye konu olan insanların öz güvenlerinden, utangaçlıklarından, beceriksizliklerinden ya da hatta huysuzluklarından dolayı her zaman yeterli işbirliğini sağlayamamaları sonucu ortaya çıkar. Sonuç olarak bu tür kompozisyonun bir şartı da, konuyu oluşturan insanlardan açık ya da gizli olarak belli ölçüde işbirliği sağlamaktır. Habersiz Çekilen Görüntüler İşbirliğini sağlamanın en etkin yollarından biri yapay tavırlardan kaçınmaktır. Ortalıkta bir fotoğraf makinesinin varlığından haberdar olmayan insanlar içten ve doğal olarak davranırlar. Poz vermenin yaratabileceği tüm sorunlar bu şekilde giderilmiş olur. Fakat özelliği itibariyle, habersiz çekilen görüntüler önceden tahmin edilemeyecek unsurlar da taşır. Anlık olayları hemen oldukları anda görüntüleyebilmek amacıyla fotoğrafçı eğer makinesini sürekli yanında taşımıyorsa, pek çok fotoğraf karesi kaçırılmış olacaktır. Diğer taraftan kullanılan fotoğraf makinesi küçük ve dikkat çekmeyen cinste olmalıdır. Poz Vermek Habersiz çekilmiş görüntüsü verdirmek için bir sahneyi yeniden oluşturmak bir çok fotoğrafçı için çok zor bir iştir. Büyük bir ihtimalle insanlar donuk ve doğal olmayan bir görüntü vereceklerdir. Koşullar habersiz çekim yapmaya imkan vermiyorsa fotoğrafçı tatminkar sonuçlar elde etme şansını artıracak bazı yöntemler uygulayabilir. Öncelikle konuyu oluşturan insanı rahat ve doğal bir konuma getirebilir. Eğer kendisine bu yönde bir talimat verilmemişse, hiç kimse dümdüz karşısına bakmaz ve sürekli hareketsiz bir biçimde durmaz. Görüntüye konu olan insan eğer yürüme, bir ağaca yaslanma, sandalyede oturma gibi anlamlı bir eylem içerisindeyse ya da tanımlanabilecek herhangi başka bir işi yapıyorsa genellikle daha doğal bir duruş sergileyecektir. Ellerin ve kolların durumu da çok önemlidir ve vücudun yanında cansız bir şekilde sallanmamalıdır. Eller en azından toplu ya da çapraz tutulmalı, hatta daha da iyisi bir şeyi tutuyor durumda olmalıdır. Kol ve bacakların tam duruş şekli elbette ki konunun yapması istenen işe bağlı olarak değişebilecektir. İkinci olarak fotoğrafçı kol ve bacakların kontrol altında tutulması gereken hayali yön çizgileri oluşturacağının farkında olmalıdır. Hayali hatlar genellikle çerçevenin kenarına doğru yöneltilebilir ya da fotoğrafın ilgi merkezini gösterebilir. Fotoğrafın ilgi merkezinin insan olması zorunlu değildir. Alıntı