Saim Sakaoğlu.

Discussion in 'Biyografiler' started by GüLümSé!, Apr 10, 2010.

Tags:
  1. GüLümSé!

    GüLümSé! ●şιιя ρєяιѕι●

    SÖYLEŞİ
    Prof. Dr. Saim Sakaoğlu
    Elif KARAKUŞ’un Saim Sakaoğlu ile yaptığı bir söyleşiden…
    Bilgicik.Com - Türkçe, Edebiyat, Teknoloji... | Bilgicik Günlüğüm :)

    - Sayın Sakaoğlu, bize kendinizden söz eder misiniz?

    Kendimi biraz farklı bir biçimde, biraz da uzunca tanıtacağım. Böylece, bazı sorularınızı da önceden cevaplandırmış olacağım. Bu, biraz hayatım, biraz da bilimimin tarihçesi olacaktır.
    Doğum tarihimi, o eskinin 28 sayfalık Hüviyet Cüzdanı, 20 Mart 1939 olarak gösteriyor. Galiba biraz geç yazılmışım. Araştırmalarıma göre bu tarih 28 Şubat olmalı… Yani 20 günlük bir gecikme var. Günlerden ise salı. Fala filan inanmam ama meraklısı için hatırlatayım, burcum Balık imiş!
    Doğum yerim ise Konya’nın en eski mahallelerinden biri: Fahrünnisa Mahallesi. Bugün dört caddeye dağılan mahallemizin en ünlü caddesi ise evimizin bulunduğu Çaybaşı Caddesi. Caddenin ünlü olması benden değil, benim bir kitabımdan kaynaklanıyor. 2000 ve 2002 yıllarında iki baskısı yapılan Çaybaşı Yazıları adlı kitabım, pek çok bölümün yanında 80 kadar da renkli fotoğrafıyla, ilk defa bir yerleşim yerine bağlı caddenin değerlendirilmesini içine alıyor… Sekseni geçen yaşıyla, hâlâ 22 numarayı taşıyan iki kanatlı kapıdan girilen, iki katlı kerpiç evimiz ise yaşlanmanın izlerini göstermeye başladı.
    Mahallemizin adı, Hz. Mevlâna’nın hanım öğrencilerinden Fahrünnisa Hatun’un, aynı adı taşıyan caminin avlusunda gömülü olmasından kaynaklanıyor. Caddemizin adı ise, bir zamanlar Konya’nın üçte birinin bağ ve bahçelerini sulayan suların akıp gittiği çaydan geliyor. Barajların suya gem vurmasıyla öksüz kalan çayımız, 1970’li yılların başında kanalizasyona çevriliverdi.
    Babam, aynı mahalle eşrafından olan Hacı Hasan Efendi’nin dört çocuğunun ikincisi ve ilk oğlu olan [hattat, hafız] Mehmet (1318-1975)’tir. Annem ise, o dönemin geçerli mesleklerinden biriyle uğraşan Nalbantların Salih [Köseoğlu] Efendi’nin dört çocuğunun üçüncüsü ve tek kızı olan Zeliha (1318-1999)’dır. Ninelerim ise sırasıyla Fatma ve Emine adlarını taşımaktadır.
    İlk ağabeyim daha Cumhuriyet ilan edilmeden doğmuş ve ölmüş; Mustafa Kemal. Hâlen hayattaki ağabeyim Hasan da 1923’te doğmuş. Evin tek kızı Hayriye Karpuzoğlu 1927-1959 yılları arasında yaşadı. Ben, evin küçüğü, “tekne kazıntısı”, ablamdan 12 yaş küçüğüm; 1939. Beni annemle birlikte ablam büyütmüş, birazını ben de hatırlıyorum.
    Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik İlköğretim Okulunun birinci kademesini oluşturan Hâkimiyeti Milliye İlkokulunu (1946-1951), Konya Lisesinin orta (1951-1955) ve lise (1955-1959) kısımlarını bitirdim. Lise son sınıf öğrenciliğimle ilgili olarak bir notu eklemeliyim. O yıl, üç arkadaşımla aylık bir fikir ve sanat dergisi yayımlamaya başladık: Özlem. Mezun olduğumuz için kısa ömürlü oldu. Burada; Cahit Öztelli, Mehmet Önder, Feyzi Halıcı, H. Zekai Yiğitler, Abdülkadir Bulut, Kemal Or gibi adlar da yer alıyordu.
    1960 güzünde sınavsız girdiğim İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden, 1965 Şubatında, Umumî Türk Dili sertifikasından tez hazırlayarak diploma aldım. Rahmetli hocam Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat ile başladığım tezimi, onun hastalığı ve vefatı sebebiyle tamamlayamamıştım. Rahmetli Prof. Dr. Muharrem Ergin’in yönetimde tamamladım: Ebû’l-leys Semerkandî’nin Kitâbü’l- Mukaddimetü Fi’s-salât Adlı Eseri Üzerine Bir Gramer Denemesi.
    O yıllarda kimlerden ders aldığımı da belirtmek isterim. Yukarıda adlarını saydığım iki dil hocamın dışında Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’tan Türk Dili; Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’dan Eski Türk Edebiyatı; Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar, Prof. Dr. Mehmet Kaplan ve Prof. Dr. Ömer Faruk Akün’den Yeni Türk Edebiyatı dersleri aldım. Bu hocalarımızın bazıları o yıllarda henüz profesör olmamışlardı. Ayrıca, bölümümüzün genç araştırmacılarından Dr. Necmeddin Hacıeminoğlu ile Birol Emil de derslerimize yardımcı olarak girerlerdi. Bunlardan sadece İz, Akün ve Emil hayatta.
    Aynı zamanda, tarihî Çapa Yüksek Öğretmen Okulunu da bitirdim (Mart 1961- Şubat 1965).
    Okulu bitirdikten (26 Şubat 1965) 32 gün sonra (30 Mart 1965), Tokat Gazi Osman Paşa Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atandım. Orada, okulun yatılı kısmı da olduğu için belletici olarak da görev yapmaya başladım. Ne de olsa evli olmayan hocalar için en iyi ikinci görev.
    Mehmet İstemi (1968-1969), Selcen (1969) ve Seren (1976)’in anneleri Yurdanur Hanımla Tokat’ta tanışıp evlendik (26 Mart 1966).
    Asistanlık, üniversite yıllarındaki hayallerimden biri idi. Tokat’ta bir yandan hocalık, bir yandan yöneticilik yapıyor, bir yandan da İngilizce çalışıyor, bilim kitaplarını okuyordum. O güne göre iyi bir kitaplığım var idi. O günlerde verilen bir ilan için hocam Muharrem Bey’i telefonla aradım. Biz de bir gelenek vardır: Önce hocanın izni alınmalı. O, “Saim dedi, Kemal Ağabeyin de başvuracak, o belki senden daha şanslıdır.” Doğruydu. Ben, Rahmeti Beyin sağlığında, Türkiyat Enstitüsündeki odasına bitirme tezi için giderken Kemal [Eraslan] Ağabey de doktora çalışması için gelirdi. Hatta, benim işim daha kısa süreceği için önceliği bana verirlerdi.
    Rahmetli Prof. Dr. Harun Tolasa’yı, Konyalı olmakla birlikte, Edebiyat Fakültesinde dersler başladıktan sonra tanımıştım. Konya il merkezinde ayrı ayrı okullarda okumuştuk. İkimizin de amacı asistan olmaktı. O, bir süre sonra Atatürk Üniversitesinde asistan olarak göreve başladı. Onun sık sık, “Yakında ilan verilecek!” uyarıları benim çalışma hızımı yükseltiyordu. Sonunda istediğimiz oldu. 10 Temmuz 1967 Pazartesi günü yabancı dil ve bilim sınavına alındık. Ertesi gün ise mülakat vardı. Hepsi doçent olan Niyazi Akı, Kaya Bilgegil ve Ahmet İhsan Türek’ten oluşan bilim kurulu önünde terledik. Sonucun ilanı epey gecikti. O günlerde Tokat-Erzurum telefon hattını herhâlde en çok ben işgal ediyordum.
    Ders yılı liselerde erken başladığı için, Bakanlıktan izin çıkıncaya kadar iki haftaya yakın hocalığa devam ettim. 27 Eylül, tam 21 yıl kalacağım Erzurum’da göreve başlama tarihim olacaktı.
    ederim.
     

Share This Page