Stalingrad Kuşatmasıyla ilgili bir anekdot vardır. Kuşatma tüm şiddetiyle sürerken Rus Cephesinde askerlere moral vermek için senfoni orkestrası gelir ve konser verir. Konser Alman cephesinden de duyulmaktadır. Almanlar ateşi keser ve savaşa ara verirler. Orkestra sustuğunda Almanlar megafonla Rus cephesine seslenirler: Biraz da Bach çalar mısınız? Söz ateş etmeyeceğiz. Orkestra çalmaya devam eder. Ama her konserin bir sonu vardır. Sonra? Savaş devam eder Şostakoviç ünlü 7. senfonisini Leningradda kuşatma koşulları altında besteler. Senfoni kuşatma altındaki Leningradda ve tüm Rusyada askerlerin ve halkın direncini ve cesaretini artırır. Kuşatmaya katılmış bir Alman askeri savaş bittikten sonra Rus radyosundan senfoniyi dinlediğimde anladım ki asla Leningradı alamayacağız demişti. 2. Dünya Savaşı yıllarında Afrika göçmeni sıska ve çirkin bir şarkıcı her iki cephede de popülerdi. Edith Piaf Nazilerin de hayranlığını kazanmıştı. Piaf sık sık Nazilerin davetlerini kabul ediyor ve onlar için konserler veriyordu. Savaş bittikten sonra Piafın Nazilerin bu hayranlığını müttefikler için casusluk yapmada kullandığı anlaşılacaktı Piaf halk kahramanı oldu Fransızların en büyük nişanlarıyla ödüllendirildi. Apocalypse Now filminin ünlü sahil bombardımanı kesitinde Amerikan helikopterleri (Nazilere nazire yaparcasına) megafonlarını sonuna dek açarak Wagnerin kıyameti çağrıştıran müziği eşliğinde napalm bombalarıyla Vietnam topraklarını yakıp yıkarlar. Wagnerin tek talihsizliği bu değildir onun müziğini ırkçı söylemleri için uygun bir araç olarak gören Naziler Strauss gibi Wagneri de propagandalarında bir araç olarak kullanmışlardı. Müziğin insan ruhu üzerindeki büyük etkisi ilkçağlardan beri biliniyor şamanlar davulların ve ritimli sözlerin gücüyle kendilerini veya kabilelerini transa sokarlar ve kerametlerini gösterirlerdi. Savaşta düşmana karşı psikolojik bir üstünlük sağlamak ve korkutmak için müzik sonuna dek kullanıldı. Osmanlının mehter marşlarınıİskoçların gaydalarını dinleyen düşmanların nasıl bir psikolojik baskı altına gireceğini düşünün. Savaşa asker yani savaşan insan yetiştiren ordular askerleri bedenen olduğu kadar ruhen de savaşın sertliğineacımasızlığına hazırlamalıydı. Böylece askeri müzik marşlar doğdu. Bir makine gibi düzenli işleyen bir makine gibi isteneni yapan otomat askerler yetiştirmek için makine ritmindeki marşlar gerekliydi. Öte yandan bu marşlar doğal olarak eril özellikler taşır (bkz Full Metal Jacket). Bireyin egosunu övdüğü kadar (erkek özelliklerine naat)özlem sevgi gibi duyguları da boşaltan (yaylalar) içerikleriyle marşlar orduların vazgeçilmez mühimmatıdır. Savaş hep uluslar arasında olmaz bazen ordular kendi halkına savaş açar. Tıpkı Şili!de olduğu gibi. Sadece müziğiyle cuntanın haklı korkusunu ve nefretini kazanan Victor Jara tutuklandığında tıpkı kendi gibi muhaliflerin (hapishaneler dolduğu için) toplandığı Santiago Stadyumuna getirilir. Bir albay Jaranın ellerinin kırılması emrini verir askerler çekiçle parmaklarını kırarlar. Albay getirttiği gitarı Victor Jaranın önüne fırlatır ve çal şimdi de! der. Jara Venceremosu söylemeye başlar ve stadyumdaki tutuklular da eşlik eder. Albay Jaranun parmaklarını kırabileceğini ama direncini inancını kıramayacağını anlamıştır. Victor Jara ve pek çok tutuklu albayın emri ile öldürülür. Kısa bir süre sonra Dünya Kupası eleme grubunda SSCB-Şili maçı vardır. SSCB futbol takım kanlı stadyum"da maç oynamayı reddeder ve Şili 30 hükmen galip sayılır. Victor Jara örneğindeki gibi müzik savaşan savaş isteyenlerin karşıtlarının da en büyük silahlarındandır. Vietnam savaşı süresince savaş aleyhtarı kitlelerin en büyük protesto araçlarından biri de müzik olmuştur. Bob DylanJoan Baez Paul Mc Cartney gibi müzik insanları müzikleriyle barışın yanında yer almışlar ve güçlü bir ses oluşturmuşlardı. Öyle ki Paul Mc Cartney CİA tarafından izlenmişti (kuşkusuz onun kadar ünlü olmayanların üzerindeki baskı çok daha fazlaydı). Alıntı