- Biz şuan neyiz biliyor musun? İki dağcıyız, doruğa ulaşmaktan başka hiçbir çaresi kalmayan o yüksekliğe dek tırmanmış; iki dağcı! Ve bizim ölüme karşı tek emniyet önlemimiz olan o halat, olsa olsa birbirimize güvenmektir ey yabancı! ‘Necropolis’ kod adlı şehrimin mevcut iç hesaplarına göre Suç oranının fevkalade artmakta olduğu günlerde özgürlüğüm Ensesinden şakır şakır ter boşalan bir gecede Azrail’in bizzat elceğizleriyle yaptığı kalp masajı bile Makûs talihime geri döndürmezken beni Son kez sövüyorum işte yazgımızın gelmişine geçmişine! Can damarımın defalarca ayaklar altına alındığı Sürekli sinir harbi yaşanan o sokaklar Her seferinde tenleri yenilenen kaldırımları tabii bir de Zift kokuları ağır ağır İki beden arası ulaşımı sağlayan tülden de ince otobanlar Ve frenlenemeyen sevişmelerde rot balans ayarlama hizmeti Etrafa nam salmış sinsi orospuçocukları Pazarlamayı meslek edinmiş tüm o sefa pezevenkleri Otellerde sürten üç beş kırmızı ojeli ihanet meleği Otellerde çıkarılmış ah o namussuzca yangınlar! Küle dönen yürek odacıklarımızın üşümüş hücre duvarlarında “Yataklarımızda pike çekmek yasaktır!” diye rujla yazılmış, o hayli uyarıcı notlar Dahası, ırzıma göz dikmiş kadınlar… Sırtımdan vurmayı adet edinmiş adamlar… Hepsinden de daha delikanlı travestiler… Ve henüz bende herhangi bir hüviyete sahip olamayanlar! Kentten ibretlik insan manzaraları hani bilirsin Yavşak ağızlarda sakız edilmiş adresler Laf taşımacılığında rakip tanımayan denizler İçlerinde balıkçı masalları barındıran dalgalar Şarabın mehtaba karşı demlenme ihtimali de cabası Ve tüm bunlardan çok ayrı bir yerde sen Öylesine duru, lekesiz öylesine… Sen beni bütün intikam senaryolarının dışında sayarken Yokluğumla savaşa giriştiğin er meydanlarında Veya yalan turnuvalarındaki rövanş karşılaşmalarında Fena sayılmazdım evet, ölmek hususunda Olmuyor fakat senin bu sözden kurşunlarınla Baksana hep karavana, hep karavana! - Kim vurduya git, durma git! Terklerinden yeni bir sevgili yarattım kendime En azından özüme olan sadakatini koruyan Öpmeyeyim lütfen… Yaram taze! “Stop!” diye bağırırsam eğer sen dudağınla kes dudağımı Film kanar en fazla! Zaten susar çekilirim mezarıma sonra, hiç sorun olmaz Berbat bir ‘Smooth Criminal’ coverı ile belki Tanrın da en sevdiği şarkıyla katılır cenazeme İsmime falan lüzum yok, yalnızca; “Geç kaldın…” yazılsa yeter benim mezar taşıma! Gelme sen n’olur, üryanım bu ecelime özel - ki senin ömrün bana biçilmemiş, hiç olmuyor üzerime! - İki dağcıyız dedim ya, yerin dibine taa en yükseğe doğru tırmanan. Tut ellerimi e mi, daha da aşağıya düşme!