yalnızlıkla donatılmış alaca karanlık bir gecede ayyuka çıkmış bir avuç gözyaşı Ve giden bir adamın gölgesine öpücükler yağdıran bir kadın biliyordum, nihayetinde yalnızlık, bir kadın için en kışkırtıcı bir rol; ki ben onca başkahramanı öldürdüğümden beri imlası bozuk, yalama cümlelere astım dilimi yani intihar seçeneklerim alabildiğine sükut etmeyen yalvarışlar simsiyah gözlerimde ama sen adam; -tek bir dokunuş belki, daha fazla ağlatmasak Tanrı’yı hani- diyordum ve gidiyordun pek ala belliydi senden bir adım arkada kalacağım bakışındaki mavinin kıyılarına vurmuştun bir kere... senden sonra giden geleni yaratır bu şehirde ‘giden’ artık Tanrı’nın gökyaşlarıyla uğurlanıyor şehrimde çünkü benden geçmişti bir kere... Tuğba Ecevit