Taş Gemi

Discussion in 'Ünlü Şairlerden Şiirler' started by DaRkBlooD, Mar 30, 2010.

Tags:
  1. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    Taş Gemi

    I

    biraz yukardan
    taş et
    ot mu yoksa
    taşetot
    alır şaşmadan
    gündüzden geceye geceden gündüze
    ve bütün geleceklere
    çağırır şimdiden ve el koyar
    ne varsa
    ne dökülse küreden
    güneşi çıkarırken toprak
    bir de süsler koşturur insanoğlunun
    bir günlük atını
    sıcak el üfler güneşi karnında köpükleriyle
    bir göl huzurundan tutuşup
    başlar yanmaya
    ve seslenir yüce dağ
    serin
    toplar kartalı yılanıyla
    atlasın omuzlarından gencecik kayalar
    eğildiler bir mermerin önüne
    koşunuz ak saçlı bulutlar
    denize yakın
    bir çakılın kızgın yapısında
    güneşle ilk kez selama durmuş
    narin gövdeli soylu karınca

    II

    baş köşede
    bak nasıl
    denizin tanrıça köpüklerinden
    bir de mermer balık
    bir karanlık şehre
    üstün nöbetçilerle giriyor
    bunu gelecek çocukta olmak için
    beklemek daha sonra
    önce sipsivri bir başın
    balçıkla Afrodite
    merdiven dayayıp çıktığı
    ağaçların huzurunda
    onlar ne diye çocuklarını
    balçıklara

    III

    rüzgar da koşar
    nasıl sever misiniz
    ya kim bilir hangi sevincin
    hangi gerçeğin çiçeği
    göz nuru
    hangi hangi geleceğin
    ağacı gelir dize
    çılgınlık gibi mutlaka
    ışıklı imkan içinde
    Sol burna mıknatıslı demir halka
    acıklı hapşırır diye belkemiğinin
    durmadan mutlu geçmişini
    Ananız ve babanız
    balalan ağızlarıyla
    onurları durmadan azalır. Döllenirler
    ve başımızın içi cenaze
    bir cama bin çekiç
    başınız cenaze
    canlı tabutlarınızla
    kutupsuz kıblesiz
    hangi putun önünden geçmektesiniz

    IV

    Can akıldan geçerken üstün gemi
    gelir yaslanır bir direğe
    kızkardeşini kanıyla diz kapağını
    göbeğine bir haç getirip gölgesine
    aleksandirina usulü ağlayıp
    nereden nereye ün saldı
    Su demek ki taşın çakıl cinsinden
    zamanla toprak
    incecik zar kesmekte
    çok 'mahirdi'
    Ona
    İlyada nasıl kendine benzetip
    bakmışsa bugüne
    gün ışığında bütün limanların
    nasipsiz gemiye
    sanki başka liman duruşu gibi
    tanrıya yabanlaşamış
    canların güneşi

    V

    Ne demek şu beyaz göğüslü
    ince yapılı dansöz atlarla
    iki lata uzanmak
    kutsamak için
    sevinç getiren
    büyük yorgunlukla sevinç getiren
    durmadan değişen ve yeniden gelen
    kambur
    o lezzetinde iştahlar getiren
    köpükten kör balığı
    ... kutlanmaz göl ve toprak
    temiz bir bilgiyle geçilir ellerine
    su ekmek ama bir çift böcek
    bir biri alnından
    biraz tepeye
    gerçekten biraz da tepeye
    ne diye 'gidiyorlardı'
    Düştür bağırır şimdi şarkıya
    onlar eğilip geçiyorlar
    gelir okyanus ayaklarına
    En derin anlamlı tepenin
    elleri şarap ağzında gülünce
    Başları bir baş dönme anaforunda
    yaşamakla erkekçe kaybediyorlar
    ölüme ''mahcup'' bir rölans
    damarlarında koşan toprakla süslenip
    ışığa pas diyorlar
    intiharla gizlenip
    hatırlarken çocukalrın sevinçle
    ve babalarıyla ilk boy resimlerini

    VI

    biz işte hep soylu yapılar
    ıslak taş gemide huysuz
    uzakta ilk gülün akrebiyle sevişmekten
    bi tek sarı ve sarsılmaz sesine güvendiğimiz
    kanaryayı katlettik
    Cahit Zarifoğlu
     

Share This Page