Tasavvuf Evliyanın Yoludur

'Din ve İslam' forumunda Uygu tarafından 3 Eki 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: Bize itaat uğrunda mücadele edenlere gelince; muhakkak biz onları bize gelen yollarımıza ulaştırırız. Şüphesiz Allah, iyilik sahipleri ile beraberdir. (Ankebut; 69)

    Evliyaullah, Allah-u Zülcelale itaat uğrunda hep mücadele halinde olmuşlardır. Bu Evliyanın, seçkinlerinin seçtiği yol Nakşibendi yoludur. Hakka varan yolların en yakını bu yoldur. Nakşibendi yolu Ehl-i Sünnet vel cemaat itikadı üzerinde bulunmak, bidat ve uydurmalardan kaçınmaktır. Kötü ve huy ve çirkin alışkanlıklardan arınmak, güzel ve yüce ahlak sahibi olmaktır.

    Nakşibendi yolunda temel esas; Ehl-i Sünnet akidesine (inanç) sıkı sıkıya bağlı olmak, ruhsatı bırakıp azimetle amel etmek, Murakabeye devam etmek daima Hakka yönelik bulunmak, dünya pisliklerinden uzak kalmak, Allahtan başka her şeyden kaçınmak, huzur alışkanlığı kazanmak, Allahı zikre gizli olarak devam etmek, zikir esnasında Kerim olan Allahtan bir nefes bile gafil olmamak için nefes alışverişte kendini kontrol etmek, en büyük ahlakın sahibi olan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin ahlakı ile ahlaklanmak gibi şeylerdir.

    Bu yolda ilerleyen her kemale sahip olur. Gizli hal ve neşeli gönülle huzuru bulur. Korku, sapıtma ve tehlikelerden emin olur. Hakka kavuşmanın sevinci ile her daim huzurlu olur.

    Minhacul-Abidin kitabında, şöyle denilmektedir: Nakşibendi yolu, uzunluk ve kısalığı diğer yolların ve ayakla yürünen yolların mesafelerine benzemez. Bu yol ruh ayağı ile yürüyen bir yoldur. Tefekkürlerine çok önem verilen ve iman lezzetlerini esas kabul eden bir yoldur. İlahi nurlara mazhar olan bir mürid, bu yolda daha erken ermektedir. Kimi bir saat, kimi bir hafta, kimi bir yıl, kimi ise altmış yılda erer. Bazıları da yüzyıl ağlayıp, sızlanmaktadır. Fakat kalbinde hiç bir iz olmamıştır. Samimiyet ve ihlas her işin başında gelmektedir.

    Bu yolun erkanı üçtür. Az yemek, az uyumak, az konuşmak&

    Az yemek az uyumaya; az uyumak az konuşmaya; az konuşmak ise, kalp zikri ile tam teveccühe yardımcı ve gıdadır.

    Yolun üç esası

    Nakşibendi yolunun hakikati de üçtür: Hatıraları, düşünceleri gidermeye, kalp zikrine ve murakabeye devam etmektir. Bunlar da birbirine yardımcı birer kuvvettir.

    Murakabe ise, Allah-u Zülcelalin kâinatın bütün zerrelerine her zaman muttali olduğunu bir an bile kalbinden çıkarmamaktır. Bu yolun sonu ise, huzura varmaktır.

    O halde talep ve arzunun zuhur ettiği kalbi, büyük nimet bilmelidir. Gece ve gündüz, muhabbetin çoğalması için çalışmak lazımdır. Zira o ezeli sevgi olup, gönül aynasına aksetmekte ve parlamaktadır. Mevlâyı isteyen kimse, murad olunmuş velidir. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

    Allah onları sever ve onlar da Allahı severler. (Maide; 54)

    Tasavvufun aslı ve özü

    Şah-ı Nakşibend ve bazı sadat-ı kiram şöyle demiştir:
    İtikadı düzeltip, emirleri yapıp ve yasaklardan sakındıktan sonra bu yolun neticesi, Allah-u Zülcelal ile daimi huzurdur. Her an Onu bilip Onunla olunca, Ondan gafil olunmaz. Bu huzur, nefiste meleke haline gelip, kalp de kuvvetlenince, ismi ile huzur bulur.

    Tasavvufun aslı; Kuran ve sünnet yolunda yürümektir.

    Tasavvuf üstadlarının tarif ettiği yoldan, ne olursa olsun ayrılmamaktır. Bidatleri, boş arzuları ve nefsani istekleri terk etmektir. Hürmet gösterilmesi gereken büyük zatlara ve diğer mahlukata karşı saygı da kusur etmemektir. İşte tasavvufun aslı ve özü budur.

    Kim bu yoldan saparsa, muhakkak o Hak erleri makamından düşmüş olur. Nitekim bu yolun büyükleri şöyle buyurmuşlardır

    Hz. Ömer radıyallahu anhdan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

    Allahın bazı kulları vardır ki; onlar ne Peygamber ne de şehittirler. Fakat Peygamberler ve şehitler onlara verilen makama gıpta edip imrenirler.

    Ashab-ı kiram: Onlar kimlerdir? diye sordular. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle devam etti: Onlar (aralarında) neseb ve akrabalık olmadığı, mal alışverişi olmadığı halde birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onların yüzü nurdur, nur üzerindedirler. İnsanların korktukları günde onlara korku yoktur. İnsanların hüzünlendikleri günde onlar mahzun da olmazlar. (Ebu Davud)

    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: Dikkat edin! Allahın veli kulları için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar. (Yunus; 62)

    Allah-u Zülcelal sevdiği ve seçtiği kullar olan Evliyaullahı sevmeyi ve onlar ile beraber olmayı nasip etsin& (Amin)


    ( Alıntı)
     

Bu Sayfayı Paylaş