Tıbbi Mantarlar

'Biyoloji' forumunda sha. tarafından 25 Kas 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Canlı bilimi olarak adlandırılan ve canlılarla uğraş alanı bulan bilim dalına biyoloji adı verilmektedir.Biyoloji bilimi tarih içerisinde çok çeşitli ve ilkelden modern düzeye doğru bir gelişme gösteren bilimler toplamından oluşmuştur.Çok çeşitli diyorum,sadece sistematik bile kendi içerisinde taksonomik inceleme alanları ile birçok alt dala ayrılmış;olay sadece taksonomi ile bitmemiş,farmakoloji,embriyoloji,mikrobiyoloji,gen etik vb Bu bilim dalları gibi bir çok alt dala ayrılmış ve bunların inceleme alanları ilkelden modern düzeye doğru olmuştur.

    Canlı bilimi olarak adlandırılan ve canlılarla uğraş alanı bulan bilim dalına biyoloji adı verilmektedir.Biyoloji bilimi tarih içerisinde çok çeşitli ve ilkelden modern düzeye doğru bir gelişme gösteren bilimler toplamından oluşmuştur.Çok çeşitli diyorum,sadece sistematik bile kendi içerisinde taksonomik inceleme alanları ile birçok alt dala ayrılmış;olay sadece taksonomi ile bitmemiş,farmakoloji,embriyoloji,mikrobiyoloji,gen etik vb Bu bilim dalları gibi bir çok alt dala ayrılmış ve bunların inceleme alanları ilkelden modern düzeye doğru olmuştur. İlkelden modern düzeye olmak zorunda zatenÖyle değil mi?Bir çok aletin gelişimi 16. yy dan itibaren olmamış mıdır?Teknik cihazların olmadığı yada ilkel sayılabilecek aletlerle ne yapılabilir?Bunlar sorgulandığı zaman sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.İlkel olduğu bilim tarihi incelendiğinde de daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Yukarıda belirttiğim gibi,aletlerin gelişimi ile beraber,biyoloji bilimi de daha modern manada gelişim sahası içerisine girmiştir.Peki bu aletler sadece biyoloji bilimi ile meydana getirilmiş aletler midir?Tabi ki hayırBu aletlerin geliştirilme safhası içerisinde fizik,kimya,matematik gibi bir çok bilim dalından da istifade edilmiştir.Bu duruma göre biyoloji bilimi diğer bilim dalları ile de iç içedir diyebiliriz.Aslında doğru ama bir o kadar dar kapsamlı olan bu söylemi genişletmek istiyorum;bütün bilim dalları bir biri ile iç içedir deme ihtiyacını kendi içimde hissediyorum Biyoloji biliminin alt dalları olduğunu ifade etmiştimBu alt dallardan birisi de mikrobiyoloji adı verilen bilim dalıdır.Basit bir tanımlama ile ifade edersek,mikrobiyoloji, canlı organizmalarda parazit olarak yaşayan canlıların ve bu canlılar ile konak olan canlıların birbiri ile olan etkileşimlerini inceler diyebiliriz Mikrobiyoloji,parazit olarak yaşayan ve göz ile görülen bitten pireden tutunda;bakteri,virüs gibi gözle görülemeyen parazitler üzerinde de inceleme yapmaktadır.Bu incelemeyi yaparken,sadece bu canlılar değil,bu canlıların konakçı ile yani üzerinde yaşadığı canlılar ile olan ilişkilerine de eğilmektedir.


    Mikrobiyolojinin incelediği bir sınıf ise mantarlar olup,bu mantarlar genel olarak gözle görülemeyen ve canlı organizmaya zarar veren tipte mantarlardır.Mantarların gözle görülenleri genel olarak hastalık yapmamakta,ancak amanita gibi mantarların yenmesi sonucu zehirlenmeler meydana gelmektedir ki;bu duruma misetismus adı verilmektedir. Mantarlar ökaryotik canlılar olup eşeyli veya eşeysiz üreyen türleri mevcuttur.Hücre duvarları vardır.Cryptococcus neoformans gibi mantarlarda ise kapsül bulunmaktadır.Hücre duvarlarının yapısında kitin,glukan ve manan yer almaktadır. Bazı mantarlar oda ısısında küf şeklinde,insan vücudunda ise maya şeklinde çoğalmaktadır.Bu tip mantarlara dimorfik mantarlar adı verilmektedir. Mantarların neden olduğu rahatsızlıklardan bir kısmını da irdelemeden edemiyeceğim. Bunlardan ilki nezle benzeri reaksiyona neden olmalarıdır.Bazı mantarların neden olduğu bu reaksiyonlar virüslerin neden olduğu nezleden daha uzun süreli ve daha ağırdır. Bazı mantarlar deri dışı yerlerde,örneğin saç,kıllar vb yerlerde rahatsızlıklara neden olur.


    Bu tip mantarlara örnek olarak Malassezia furfur (yaptığı hastalık;pityriasis versicolor),Exophiala werneckii(yaptığı hastalık;tinea nigra) verilebilinir. Bazı mantarlar deride rahatsılıklara neden olabilir.Bu tip mantarlara örnek olarak Microsporum canis(yaptığı hastalık;tinea capitis) verilebilinir. Bu tip mantarların yanı sıra iç organlarda rahatsızlık veren mantarlarda vardır.Menenjit gibi rahatsızlıklara neden olabilen bu tip mantarlar ise daha çok vücudun zayıf kaldığı durumlarda etkilidirler. Mantarlardan korunmak için bazı tedbirler mevcuttur.Vücut hatlarının kuru tutlması,ayağın koruyucu bir ayakkabı ile kapatılması ve alerjen olunan şeylerden kaçınılması söylenebilir.
     
  2. agromantar

    agromantar New Member

    Mantarların bünyesinde az miktarda şeker ve yağ bulunmaktadır.Bu nedenle diyetik yemekler içerisinde mantarın ayrı bir yeri vardır.100 g taze mantar yenildiği zaman ancak 20-40 kalori vermektedir.Bu da zayıflamak isteyen kişiler için mantarları ideal bir gıda niteliğine sokmaktadır.Diğer taraftan mantarlar kalp ve damar hastalıkları bulunan kişiler için de tavsiye edilen yiyecektir


    Mantarlarda bulunan protein miktarı tür ve çeşidine göre değişmekle birlikte ortalama olarak 100 g mantarda 3-8 g’dır.Bu proteinlerin ortalama % 70’i hazmolabilir niteliktedir.Böylece yenilen 100 g mantarın yaklaşık 2-5 g’ı protein olarak vücuda alınır.
    Mantarlardan alınan proteinler vücutta depolanmaz,günlük harcanırlar.Hayvansal gıdalarda ortalama % 8-15 arasında protein bulunmaktadır.Bu proteinlerin ortalama % 30-40’ı sindirilir;yani yenilen 100 g hayvansal gıdadan alınan protein miktarı yaklaşık 3-8 g kadardır.Bu proteinlerin fazlası vücutta depolanmaya başlayarak amonoasitler biçiminde damar çeperinde birikir.Bu özellikle erkeklerde görülen kalp-damar hastalıklarının nedenlerinden biridir.Kalp damar hastalıklarına sahip kişiler için hayvansal gıdaların alınması sakıncalıdır.
    Mantarlardaki protein miktarı hayvansal yiyeceklerdeki protein miktarından biraz az da olsa,vücutta birikme riski olmamasından dolayı tercih nedeni olmalıdır.Bunların yanında, mantarlardaki proteinlerde insanların beslenmesi için gerekli tüm amonoasitler de bulunmaktadır.

    Mantar türleri içerisinde en fazla B1 ve B2 vitamini Pleurotus türlerinde bulunmaktadır.Bu mantarların üretimi ülkemizde yaygınlaşmaktadır.Bu mantarlarda diğer sebze türlerinden 10 kat daha fazla B3 vitamini bulunmaktadır.Son yıllarda yapılan çalışmalarda bünyesinde bulunan bileşiklerin “Sarcoma-180” adı verilen tümörlerin gelişmesini % 80 oranında durdurduğunun anlaşılması mantarın gıda olarak önemini arttırmaktadır.

    Yine ülkemizde üretimi yaygınlaşan kültür mantarlarından biri olan Shiitake mantarı, yaygın olarak yetiştirildiği Çin,Tayvan,Güney Kore Tayland gibi ülkelerde doğal bir sağlık maddesi,uzun yaşamanın sırrı olarak kabul edilmektedir.Yapısında bulunan “Lentinian” adı verilen bir polisakkaritin mafsalda habis tümörleri azalttığı ve yok ettiği kanıtlanmıştır.Beyin kanamaları,damar sertliği,virüs enfeksiyonları ve daha bir çok hastalıklar üzerinde yavaşlatıcı ve önleyici etkisi bulunmaktadır.Kan kollestrolünün ortadan kaldırılmasında,kan dolaşımının düzenlenmesinde de olağan üstü etkili olduğu belirtilmektedir.Bünyesinde yüksek düzeyde bulunan “Ergesterol” adı verilen kimyasal bileşik ışıkta D vitaminine dönüşmektedir.Bu nedenle kemik ve kas gelişimini,raşitizm ve lenf hastalıklarının önlenmesini sağlar.

    Ülkemizde üretimi yeni yeni başlayan Auricularia mantarları hakkında,Çin’de,düzenli olarak tüketilmesi halinde kansızlık,sindirim sistemi,boğaz ve barsak hastalıklarına iyi geldiğine inanılmaktadır.Avrupa ve Amerika ülkelerinde besin değeri ve tıbbi özellikleri açısından önemi anlaşıldıktan sonra üretimi hızla yaygınlaşmıştır.
    Tıbbi mantarlarla ilgili daha geniş bilgiyi
    Türkiye'nin Mantarcılık Merkezi
    Sağlık için Mantar
    adreslerinde bulabilirsiniz
     

Bu Sayfayı Paylaş