Vapur gürültüsüz ayrılır limandan cümle hatıralar beraberimdedir. Feriköy'de bir tramvay durağı, bir kış günü pastacıda, unutulmaz bir sandal gezintisi ki; sarıyer'de fotoğrafları hala iç cebimdedir... ömrümüz böyle olmamalıydı, ela gözlüm bir vakitsiz meyve dilemeliydik tanrı'dan uzun hasretlerin arifesinde ellerim böğrümde kalmamalıydı. şimdi akşam olur, sular buruşur bir yastığa baş koyarım güvertede. hangi dilden olursa, bir şarkı isterim içimde kırık dökük besteler dolaşır. kalbim avucumdadır artık, bir sahilden sesler gelir, kaybolur uzun uzun nefes alır sular uzun uzun ağlamak isterim. gözlerimde bir yağmurlu gün başlar; vakit ikindidir Eyüp sırtlarında bulutlar vardır, pembeden, beyazdan mevsim sonbahardır sessiz ve taze. nemli otlar, çekirgeler, solgun yüzün. bir gülüş, bir mahzun bukle saçlarında bir eski çiçeği andırırsın yazdan. ve bir şarkı başlar kahvelerin birinde bizi ömrümüzden alır götürür, bir şarkı, faslı hicazdan. vapurlar gelir geçer haliç'ten. sonra yağmur hafifler, ela gözlüm sonra yağmur hafifler, sonra hisarlar, yollar, ikimiz sonra... hasret bir şey değil ela gözlüm ömrümüz böyle olmamalıydı hep aşkta durmalıydı çağımız. sevdayı mısra mısra değil ömrümle yaşamalıydım. sonra, sonra gene böyle olmalıydı tadına varmadan çiçeklerin şehirde bir sen, bir de ben, yalınız. yeşil yaprak, alaca gölge, düşen yıldız bir gün en büyüğü karşısında gerçeklerin maceramız yarıda kalmalıydı...