Menoranın birçok sembolik anlamı vardır. İlk anlamı Daimi Işıkı simgelemesidir. Tanrı yeri ve göğü yarattıktan sonra ilk olarak Yei Or - Işık olsun demiştir. Bu ışık bir bakıma evrenin ve ruhlarımızın aydınlığını simgelerken, ışığın bilimin aydınlığını ifade etmesi noktasından hareketle, Menora aynı zamanda bilimin devamlılığını ve sonsuzluğunu sembolize eder. Midraş, Moşe Rabenunun Menorayı tam olarak görüp algılayabilmesi için Tanrının onu, kırmızı, beyaz, siyah ve yeşil ateşlerle çizdiğini, böylece Moşe Rabenuya bunu netlikle gösterdiğini ve nasıl yaptıracağını tarif ettiğini anlatır. Tanrının Moşe Rabenuya talimatı aynen şöyledir : Ve som altından bir şamdan yapacaksın. Şamdanın kaidesi ve kolları çekiçle işlenecek. Sütun başları, çanakları, çiçekleri tek bir parça halinde olacak. Hepsi bir talant altından yapılacak. Bak ve sana dağda gösterilen örneklerine göre yap. Şemot (Çıkış 25:31-30). Moşe Rabenu, dağda Tanrının kendisine ateşlerle çizip gösterdiği Menora figürünü aklında tutarak Sinay Dağından aşağı inmiş çok yetenekli bir çizimci ve sanatçı olan Yeuda Kabilesinden Betsalel Ben Uri Ben Hura bu Tanrısal gerecin tarifini vermiştir. Menoranın boyu, ortalama bir insan boyu veya biraz daha uzun olacak, ortadaki merkez kolun iki yanında üçer kol daha olacaktır. Kolların başlıklarında badem çiçeği biçiminde içleri saf zeytinyağı ile dolu kaseler olacaktır. Menora tek parça altından yekpare yapılacak, dövme işçiliğiyle, sadece çekiçle vurularak şekillendirilecektir. Menora ve Simgeledikleri Menoranın birçok sembolik anlamı vardır. İlk anlamı Daimi Işıkı simgelemesidir. Tanrı yeri ve göğü yarattıktan sonra ilk talimatında Işık olsun demiştir. Bu ışık bir bakıma evrenin ve ruhlarımızın aydınlığını simgelerken, ışığın bilimin aydınlığını ifade etmesi noktasından hareketle, Menora aynı zamanda bilimin devamlılığını ve sonsuzluğunu sembolize eder. Menora yedi kollu oluşu itibariyle, antik Dönem Biliminin 7 ana temeli olan aritmetik, geometri, astroloji, simya, retorik, müzik ve etniği simgeler. Menoranın 7 ışığı yaradılışın 7 gününü sembolize eder. Altı çalışma günü ve yedinci dinlenme gününü yani Şabatı. Menora aynı zamanda İsrailoğullarının Mısırı terk edişleri ile Sinay Dağı eteklerinde Torayı alışları arasında geçen 7 haftayı (Şeva Şavuot) temsil eder. Bu bağlamda Menora; özgürlüğe kavuşma mutluluğu ile bir disiplin zorunluluğu arasındaki zamanı simgeler ki, disiplinsiz özgürlüğün hürriyet değil, başı bozukluk olduğu düşüncesinin temelini oluşturur. Menoradaki merkez kolla diğer kollar arasındaki mesafe ve yükseklik eşittir. Bu da adaleti simgeleyen merkez kola göre, yanlarındakilerin durumu adalet karşısındaki eşitliğin göstergesidir. Ortaçağda bu 7 kol astrolojik anlamda 7 gezegeni simgelemektedir; ortağa güneş ve her iki yanında üçer gezegen. Bu savı ortaya atan kişi M.Ö.40da İskenderiyede yaşayan, Yunanlı Yahudi fizolof Philondur. Hermes felsefesinden etkilendiği anlaşılan Philona göre ortadaki ışık, kainatın nizamını yani güneşi simgelemektedir. Philon Toradan esinlenerek, alegorik olarak ortadaki merkez kolu Saranın figürü olarak çizmiştir. Çünkü Sara Yahudi birliğinin annesi ve ışığın koruyucusudur. Menora bunlardan başka, hayat ağacı olarak nitelenmiştir. Ona bir badem ağacı kimliği kazandırılmış, ölümsüzlüğü simgelenmek istenmiştir. Bilindiği gibi ilkbaharda ilk çiçek açan ağaç badem ağacıdır. Ağacın dalları çiçeklerle bezendiği zaman, yaprakları henüz yeşermemiştir bile. Bu saflığı ve kutsallığı simgeler. Yahudi mistisizmine göre hayat ağacı simgesi 7 tanrısal erdemi ifade eder. Menora insanoğlunun Tanrının suretinde yaratıldığının sembolüdür. Bir başka anlatımla Menora Tanrısal gücün insanda şekil bulduğunu ifade eder. Ayrıca Menora, moral gücün, fiziksel karanlıklara üstünlüğünü simgeler. Sonuç olarak Menora, Tanrının İsrailoğullarına vaat ettiği, ruhların kurtuluşunu simgeler. Menoranın Tarihi İlk orijinal Menora, Betsalel Ben Uri Ben-Hur tarafından Tanrısal yönergelere göre çizilmiş, yapılmış ve çölde bulunan Kutsal Çadır Mişkanın en kutsal iç bölüm Kadoş aKodaşime yerleştirilmiştir. Menora Parohetin (Günümüzde sinagoglardaki Sefer Toraların bulunduğu dolabı örten perde) karşısında bulunmakta, kendisi güneyde iken, gölgesi kuzeyde belirmekteydi. Işıkları geceden sabaha kadar yanar, Kohen Gadol tarafından yakılır ve söndürülürdü. Daha sonra, Kutsal Topraklara ayak basıldığı zaman, Yeoşua Bennun tarafından Şiloya getirilmiştir. Şlomo Ameleh Yeruşalayimde Bet-Amikdaşı inşa ettirdiği zaman, bütün kutsal objeler Bet-Amikdaşa taşınmıştır. Şlomo esas Menoranın iki yanına beşer tane daha menora yerleştirmiştir. Bundan amaç esas Menorayı korumak ve tapınağı gümüş ve altınlarla donatmaktır. M.Ö.586da I.Bet-Amikdaş yıkılınca bütün bu kutsal objeler Babile taşınmıştır. Fakat Perslerin Babili fethinden sonra Cyrus bu hazinelerin büyük bir bölümünü, Yeruşalayimi ve mabedi yeniden inşa etmek amacıyla, kutsal topraklara geri getirtmiştir. Menora o sıralarda muhtemelen ya tamir görmüş veya kaybolanın yerine yenisi yapılmıştır. II. Bet-Amikdaş inşa edilirken, Babildeki sürgünden Kutsal Topraklara geri dönen peygamber Zeharyaya bir melek Menoranın şeklini göstermiştir. Altın bir şamdan gördüm. En üst tepesinde bir yağ kabı vardı. Üstünde 7 boru olan 7 lamba vardı. İki tane zeytin dalı vardı. Biri yağ kasesinin sağında, diğeri solundaydı. (Zeharya 4:2-3). Bu ağaçlar David Amelehin soyundan gelen Zerubaveli ve Kohen Gadol olan Yeşuyu simgeliyordu. Bu iki kişi iktidardı. 7 lamba Tanrının yeryüzündeki 7 gözünü simgeliyordu ve genç prense şu mesajı veriyordu: Orduların Rabbi diyor, kudretle değil, kuvvetle değil, ancak benim ruhumla. Helenistik Çağda Antiyohus Epifanes Menorayı ve diğer objeleri kaldırmış, sunağın üzerine Olimpos tanrısı Zeusun resmini yaptırmıştır. Makabiler savaş kazanıp mabede girince orayı temizlemişler ve teneke kapları olan demir bir Menora yapmışlardır. Daha sonra gümüş bir menora yapmışlar ve en sonunda gerekli imkanlara kavuşunca som altın bir Menora tekrar eski yerine konulmuştur. Menorayı, Haşmonay hanedanının başı Matatyau Haşmonayın bastırdığı bir madeni paranın üzerinde de görmekteyiz. Matatyau Haşmonay M.Ö.40-37 yılları arasında üç yıl hükümdarlık ve dini liderlik etmiş, Antiyohlu Mark Antonyus tarafından tutuklanmış ve idam ettirilmiştir. Büyük Herod M.Ö. 37-4 yılları arasındaki saltanatı sırasında II.Bet-Amikdaşın geliştirilmesi için uğraşmış yeni Menoralar yaptırmıştır. Bunlar eski kent kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır. Kutsal topraklar Romalıların egemenliğine geçtiğinde, ikinci mabedin yıkılışından sonra geriye kalan Menorayı ele geçiren Romalılar onu İmparator Titusun Zafer Takının sembolü haline getirmişlerdir. Bugün bile hala cevaplandırılamayan sorulardan biri Romalıların neden Menorayı kendi sembollerinden biri haline getirmek istedikleridir. Romalılar menoranın üzerine mitolojik tanrılar ve Greko-Romen Mitolojisinden alınma grifonlar, aslanlar, kartallar ve çeşitli deniz yaratıklarının figürlerini işlemişlerdir. Bir düşünceye göre bütün bu tanrısal figürlerin hepsi en iyi şekilde bir araya getirip aynı anda taşıyabilmek için Menoranın şekli çok elverişli sayılmıştır. Bütün II.Tapınak hazineleri imparator Vespasian tarafından, Romadaki forumda bulunan barış tapınağında muhafaza ediliyordu. Daha sonra M.S.455de Vandallar Romayı istila ettiklerinde Menora imparatorluk başkenti olan Kartacaya taşındı. 6. yüzyıl tarihçilerinden Kesaryalı Procopius, Menoranın Bizans İmparatoru Belisariusun şerefine birçok hazineyle birlikte Bizansın başkenti Constantinopla gönderildiğini yazar. Daha ileri tarihlerde İmparator Jüstinyen Menorayı uygun bir vakte kadar muhafaza ettikten sonra, tekrar Yeruşalayime göndermiş ve onu kiliselerden birinde sıkı bir koruma altında saklamıştır. M.S.638 yılında Arapların Yeruşalayimi fethetmelerinden itibaren Menora bir daha hiç ortaya çıkmamıştır. Belki de Persler M.S.614 yılında Yeruşalayimi terketmek zorunda kaldıkları zaman onu götürmüşlerdir. Efsaneye göre Menora ya Yeruşalayimde, ya da Şiloda gömülüdür. O Maşiahın gelmesini ve mabedin yeniden inşa edilmesini beklemektedir. Alıntı