Yere Düşen Bardaklar

'Mustafa Kemal ATATÜRK' forumunda Uygu tarafından 26 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    [​IMG]



    Az önce küme küme, birbirinden ayrı, birbirinden uzak birer alem yaşayan bahçe halkı ansızın ortak bir topluluk gibi aynı duygunun çevresinde birleşmiş oldu. Atatürk'ün onları öylesine büyülemiş, gönüllerini o denli kaynaştırmıştı. Onun toplayıcı gücü kendini burada da göstermiş.

    Oraya boğaziçi mehtabının tadını çıkarmaya gelenlerin gözüne., O'ndan başka her şey ratık görünmez olmuştu. Müzik susmuş, şimdi herkes, okşanan bakışlarla O'na bakıyor, sesini duymak için konuşmasını bekliyor.

    Oysa, kendisi buraya birkaç saat kendi kimliğinden ve çevresinden uzak, etkisiz,protokolsuz, sıradan bir yurttaş özgürlüğünü yaşamak için gelmişti.

    Bakyı olmuyor. Üstelik eğlencesini bir yana koyan halkın, kendisinden bir şeyler beklediğini de görmekte. Ata bir gence yönelerek bu bekleyişe son veriyor:

    - Siz delikanlı, ne iş yapıyorsunuz ?

    Delikanlı biraz şaşkın , ama çok mutlu, ayağa kalkıyor:

    - Resim yaparım Paşam.

    - Güzel. Demek sanatçısınız.. Şimdi bize sanatın ne olduğunu anlatır mısınız ?

    Genç, sanatın tanımını yapıyor. Ata toluluğa bakarak:

    - Nasıl ? Bu tanımı nasıl buldunuz ?
    Diyerek bir konuşma açıyor.

    Müzikle uğraştığı başka bir genç kalkıyor, değişik bir tanım yapıyor. Bu akademik konuşma umulandan çok ilgi topluyor, tartışma genelleşiyor, söz isteyenler parmak kaldırıyor. Derken konu değişiyor. Bu kez hukuk ele alınıyor.

    Herkes kulak kesilmiş, Atatürk'ün bu konular üzerindeki düşünceleri dinlerken araya beklenmedik bir olay giriyor. Eşi ve çocuklarıyle bir köşede oturan yaşlıca bir efendinin elinden nasılsa bir bardak kurtuluyor ve o sessizlik içnde kulakları irkilten bir gürültü ile yerde parçalanıyor. Herkesin yerici gözleri bu yakışıksızlığı yapanın üzerinde toplanıyor.Adamcağız nerede ise, sakarlığının verdiği utançtan ölecek. Demeye kalmadan ikinci bir şangırtı, bu kez bakışlarını kendi bardağınıda yere bıraktıktan sonra eli henüz havada duran Ata'nın gülen yüzü ve hoşgörülük taşıyan gözleri üzerine çekiyor.

    Ve halk, bu davranıştaki inceliği kavradığını uzun,çok uzun alkışlarla anlatıyor.

    *

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş