bilcümle acılar uğrağımdır yaban değilim arkadan okunan dualara ne zaman bir adım atsam ne zaman saçlarına dokunsam mutluluğun şarkılardan bir kırbaç iner yüreğime hücre cezaları bulur gözlerimi hüzün esrik bir tebessümdür dudaklarımda her yağmur bir intikam, yüreğime yağmuru tanımayacak kadar galesiz değildi haykırışlar vuslat, her dem biraz daha ufuk her dem biraz daha ölüm gökkuşağı esrarlı bir sima ile çekilen sigara şiirin ayrılık yüzü, ıssızlığımdır ışıksızım, yansızım, yalnızım hayalin dahi yasak, yalnızım gözlerim velfecr bağrıma bastığım mavzerim puslu bir bahar sabahıdır önce güneş sonra yağmur namlusu olmayan eyvahıdır gurbetin öfkem kanımda, açım, sigarasızım günler devrilmiyor zaman isyandır matem çeteliyor yüreğim yüreğim bir kaçak, bir muharibin anılarıdır yüreğim hırıltıları kesiliyor feryadın, gece aç it yürüyorum marşlarım dilimde yürüyorum denizin sığ suları uçurum yürüyorum yalnız gurbettir yürünülmeyen yürüyorum acının ne olduğunu bile bile yürüyorum acının olduğu yere kesip atmak mümkün mü sakallarım eskileşen bir emanettir aynalarda ben değilim belki yüreğimdir kurşunlanan ben değilim bahara karşı gelen, susan saat yâr zamandır, sükutlar suzinâk yağmur sesi içimde gözlerinin ayrılık hediyesi haksızlık etmedim aşka, ölümüneydi sevmem nefi olduysam bazen siham-ı kazadır dünya dünya, ellerini tuttuğum arafat âfet-i candır yüreğim ahd-i atikten beri kaldır ve oku yorgun kelimelerimi yükselen dumanlar ellerimle yaktığım gemilerdir oku ve dumandan ağıtlar yak saçlarıma seni sevdim diye sürgündeyim müebbed suçum çocuklara anlatılan masalım korkudur bunu hak etmemiştim oysa ben, yağmur ve karda sokakları bekler kimsesizliğini alırdım çocukların rüyalarında kırların kokusu benden sorulurdu patlayan bisiklet tekerleri çalınan meyveler defne yaprağını ben bulmadım suçum değil mevsimler ne söyledimse dinç görünmektir geçen zamana ne söyledimse denize sarılmaklığımdandır seni bildim diye ıpıssızım hasret gözlerimin şavkında susuz goncagül ellerimde büyüyen başaklardır, bakışlar saçlarıyla eyleştiğim gökyüzü hor bakar bana hor bakar pusatsız karşısına dikildiğim gece sevdim diye öfke kusar arz-ı kadim naçarım, ince derdlerle yanar bağrım ne dinçliğim kalmıştır tufandan beri ne dikili ağacım kenan ilinde tedirgin bir heyecanım sesinde titremiyor, susmuyor belki rüzgar hani bahara kıyam durunca gül ağacı hani tuzunu sürersin ya dudaklarına denizin hani görmüştüm ya yağmurunu gözlerinin artık heyecanım, aşkın peşinde ne dedimse övünçtür insanlara günahsa vebali benim günahsa sevdanın bu boyutu alçaklığını haykırmak suçsa ayrılığın alnına özgür değilse yürüyüşüm bir bulut kadar sırtımı dönüyorum kurşunla hayat elinde ölümüm, yüreğim elinde yüreğime katık ettim yüreğini kelam bitti aşkın bildim gereğini Kâni Çınar