Ne düşünüyorum cidden, bilmiyorum. Bugün tekrar Özgürlük adına duygulandım. Mazlum insanlar görmeye dayanamıyorum. Uğultu hapsediyor beynimi. Ne yapmalıyım, ne? Ölen milyonlarca, belki daha fazlası kadar insan var. Ve bir şey yapamıyorsun üzülmekten başka ki çoğu zaman üzülmüyorum da. Alışıyorsun çünkü. Her gün birilerinin ölmesine alışıyorsun. Aldırmıyorsun bir müddet sonra. Dünya hali diyorsun. Boşveriyorsun her şey gibi. Herkes gibi. Kalkıp bir dua bile etmiyorsun kendi hürmetine. Avuçlarını açıp da ' Ya Râp ' diyemiyorsun, dilin varmıyor. Yüzsüzlükten kelimeler ağzına düğümleniyor, ölüm fermanın gibi boğazına tıkanıyor. Gözlerini açmıyorsun çoğu zaman, gözlerini kapatıyorsun görmemek için. Kör oluyorsun bir müddet sonra. Bu sefer kulakların görmeye başlıyor. Utanıyorsun, yanakların kırmızı ala çalıyor. Sağır olmak için kulaklarını kesiyorsun uçlarından. Yine duymuyorsun. Çığlıkları, haykırışları birer hiç sayıyorsun. İnsanlığını yok sayıyorsun, insan olduğunu unutum. Ne düşünüyorum cidden, bilmiyorum. Buradaki insanların sağduyulu olduklarına inanıyorum. Zülüme neden göz yumuyoruz bunca zamandır.
"Rabbimiz, şüphesiz sen kimi ateşe sokarsan, artık onu hor ve aşağılık kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Ali İmran Suresi / 192)
kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bir toplum olduğumuz için... kardeşliği,komşuluğu,arkadaşlığı ve nihayetinde neredeyse insanlığı unuttuğumuz için... dünyanın bir misafirhane,bizimse misafir olduğumuzu unutup ev sahipliği yapmaya kalktığımız için... mülkün sahibinden çok mülkiyetçi olduğumuz için... rahat ve sıcak evimizden ayrılmadan olanları seyretmek(!)kolay olduğu için.. kulaklarımda sürekli filistinli küçük kızın sesi yankılanıyor: arun aleyküm ...arun aleykum..arun aleyküm...gerçekten de Arun Aleyna...
Adaletin terazisi din, ırk farkı gözetmez. Bir yerde insanlara zulm ediliyorsa, orada insanlık ölüyor demektir. "İnsanlığın ölümüne daha fazla sessiz kalmamak için 'haydi insanlık' diyoruz."
bu ayet tam da bu konu üzerine okunmalı aslında... Size ne oluyor da: "Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet" diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz? NİSA SURESİ 75. AYET 4/75.
Bizler ateşe su taşıyan karıncalar olmalıyız. Herkesin yapabileceği bir şeyler vardır zulm karşısında. "...demek ki istese bir zerre bin cihan devirir." diyordu Akif. Vicdanlı insanlar olarak zulmün karşısında safımızı belli edelim, ateşe su taşıyan karınca gibi.
Herkes gücü ve imkanları dahilinde birtakım şeyler yapmaya çalışıyor. Zipper, belki halam Gazze'ye gönüllü doktor olarak gidecek, cevap bekliyor. Bu konuda duyarsız kalmadığını bildiğim bir sürü insan var. Oraya bizzat giderek ya da yazılarıyla, her daim dualarıyla ya da herhangi bir şekilde onları unutmayan, acısını hisseden, duyarsız kalmayan, kalamayan insanlar var, biliyorum. Onurlu bir sürü insan. Vicdanlı, merhametli bir sürü insan. Aslında masum insanların ölümüne hangi "insan" duyarsız kalabilir?
Rabbim hepimizin yardımcısı olsun. Merhamet nasip eder inşallah yüreği katlaşmış insanların yüreklerine.
"Gerçekten de bu dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan geçiştirilebilmesine inanamıyorum. Canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi, dünyanın böyle korkunç bir hale gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek." Rachel Corrie
"...Gene de, hiçbir okuma, konferanslara katılma, belgesel izleme ve kulaktan dolma bilginin beni buradaki durumun gerçekliğine hazırlayamayacağı düşüncesindeyim. Görmeden bunu hayal edemiyorsun ve gördükten sonra bile, bu deneyiminin hiç de o gerçekliği bütünüyle yansıtmadığının farkındasın… Benim ailemden hiç kimse, memleketimde, bir ana caddenin sonundaki bir kuleden bir roketatar tarafından, arabamızla giderken vurulmadı... Bir evim var. Gidip okyanusu görme hakkım var. Eğer evinizin duvarlarının aniden içeriye yıkılmasıyla uyanma korkusu içinde bir gece geçirseniz, Eğer hiç kimsesini kaybetmemiş insanlarla karşılaşamasanız, Eğer ölüm saçan kuleler, tanklar, silahlı “yerleşimler” ve bu şimdiki dev metal duvar ile çevrelenmiş bir dünyanın gerçekliğini yaşasanız, Dünyanın süper gücü tarafından desteklenen, dördüncü büyük ordusunun, sizi vatanınızdan silmek için yaptığı baskıya karşı direniş içinde, sağ kalma mücadelesiyle geçen tüm çocukluk yıllarınız için dünyayı affedebilir miydiniz? Merak ediyorum." Rachel Corrie'nin 7 Şubat 2003 tarihinde yazılmış mektubundan.