{{¤* Benim Adim Ask *¤}}

'Aşk Şiirleri' forumunda bebiS tarafından 15 Mar 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. bebiS

    bebiS New Member

    Geceler sana haram olsun!
    gecirdimiz o kötü günler unutulsun,
    gözlerin yaslarla dolsun!
    bu cektirdigin acilar hep seni bulsun,
    acan ciceklerin solsun!
    seni ölesiye seven bu can
    KAHROLSUN!!!!!​
     
  2. bebiS

    bebiS New Member

    Ölüm Üstüme Düşüyor

    Baba
    Yıldızlar üstüme-üstüme düşüyor
    Güneş üstüme-üstüme
    Karanlık sokaklardan geçiyordum baba,
    -içimde ürperen yalnızlığım-
    bir tutam unutulmuşluk
    bir tutam unutamadığım
    eski hikayelerden kalma dostluk,
    ve bir tutam ihanet,
    çığlık çığlığa gece
    çığlık çığlığa kimsesiz
    bomboş sokaklar,
    sessizliğin sesi kulaklarımda
    damarlarımda,
    tarlalardan sökün gelen
    atlılar gibi
    hızlanıyor nabız vuruşlarım,
    gece üstüme-üstüme düşüyor baba...
    korku üstüme-üstüme...

    Karanlık sokaklardan geçiyordum baba
    Teneffüs edilen havanın
    Damardan akan kanın
    Korkunun ve kavganın ardındaydım,
    Umudun ve sevdanın ardında,
    Sağanak ve sessiz
    -gök gürültüsüz falan yani-
    bir hayat yağıyordu gözyaşlarıma
    ağlıyordum,
    karanlıktı sokaklar baba
    cansızdı,
    -ağaçsız kedisizdi yani-
    büyük,
    tekdüze taş duvarlar vardı
    harap evler,
    kırık camlar vardı
    üşüyordum baba,
    yağmur üstüme-üstüme düşüyor
    umut üstüme-üstüme

    Bulanık ırmaklardan geçiyordum baba,
    Bulanık ve durgun
    Ölümle hayat gibi tezat
    Sevdayla-nefret gibi,
    Pulsuz ölü balıklar
    Bir tane, yüz tane, milyon tane
    Ölü balıklar,
    Ağaç ölüsü gibi
    Nehrin üstünde

    Bulanık ırmaklardan geçiyordum baba...
    Çamurdan ve kandan suları..
    Balçıktan ve kandan
    Balık ölüleri suyun üstünde
    -insanoğlunun son ihaneti-
    doğa ölüyor diyorum içimden
    nehir küsmüş
    güneş kızgın
    ve ellerim...
    nehir üstüme-üstüme düşüyor baba...
    ölüm üstüme-üstüme

    Umutsuz yaşamlardan geçiyordum baba...
    Bir avuç sevda içimde
    Horlanmış bakışları tanıdım
    Horlanmış yalvarışları
    Derdi ve tasayı
    Hasreti ve gurbeti
    Ve bütün çıplaklığıyla
    Ölümü gördüm baba
    Üstadın dediği gibi
    -hakikat gibi çıplak-
    ve kemikten elleriyle
    sıtma gibi
    İznik gölünden gelen ısıtma gibi
    Maden ocağında gaz,
    Hayata sunulan itiraz gibi
    Çırılçıplak
    Ölümü gördüm baba
    Ölüm üstüme-üstüme düşüyor baba
    Yıldız üstüme-üstüme

    Umutsuz yaşamlardan geçiyordum baba
    Bir tutam güneş ışığı
    Avuçlarımda
    Yorulan ve kırılan yüreklerin
    Vurulan yüreklerin
    Bakımsız ve çelimsiz çocukların
    -elleri yüzleri kir-pas içinde-
    aç ve kimsesiz çocukların
    -kemikleri sayılır gündeliklerinden-
    ve ucu ucuna yaşanan
    sabahların içinden geçiyordum
    havada ölü balıkların kokusu
    havada kan
    havada pelin
    havada hasatlık buğday kokusu,
    avuçlarım yetmiyor
    gözyaşlarıma
    bulanık ırmaklar akıyor gözyaşlarımdan
    umutsuz yaşamlardan geçiyordum baba...
    tebessümleri çirkin
    gülüşleri korkunç
    sevinçleri ölü balık mahiyetinde
    kocaman elleri
    ve kocaman korkuları olan
    -kir-pas içinde yüzleri-
    umutsuz insanların yaşamlarından,
    aklım kesecek elbet,
    insan işi diyorum bu kavga
    bu kötü bu bet sıfatlar
    hepsi insan işi
    aynalara bakıyorum baba
    kocaman gözlerim var
    kocaman ışıklar tutuyorum yüzüme,
    görünmüyor gözlerimin arkası,
    beynim, yüreğim
    şaşırıyorum,
    ışık üstüme-üstüme düşüyor baba...
    gece üstüme-üstüme
    şafak üstüme-üstüme
     
  3. bebiS

    bebiS New Member

    ....


    [​IMG]



    ........::::: Bak biR eRkek aĞLıyoR :::::::........


    Son mektubun elimde
    Bana veda etmişsin
    Ayrılırken herkese
    Her şey bitti demişsin ..

    Duydum da inanmadım
    Aşka gülüp geçmişsin
    Benimkisi aşk değil
    Bir oyundu demişsin ..

    Zafer senin zaferin
    Eser senin eserin
    Sevin ey zalim sevin
    Bak bir erkek ağlıyor ..

    Geceden ta sabaha
    Resmine baka baka
    Hayatında ilk defa
    Bak bir erkek ağlıyor ...


     
  4. bebiS

    bebiS New Member

    ...

    [​IMG]


    _______ aDam giBi ___________


    Ben seni hiç sevmedim ki,
    Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim,
    Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim,
    Bir de yıldızları sevdim,
    Eylül akşamlarında gelip, gözlerinde durdular,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Beni yola koduğunda ayrılmayı sevdim,
    Kurşunları sevdim, beni vurduğunda,
    Ağlamayı sevdim, unuttuğunda,
    Yalnız olduğumu anladığımda,
    Ayakta kalmamı sevdim,
    Yıkılmamı sevdim, seni her hatırladığımda,
    Ekmeği sever gibi sevdim, sensizliği,
    Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini,
    İkindide yağmur gibi,
    Geceleyin rüzgâr gibi, sevdim seni sevdiğimi,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim,
    Menekşeyle konuşmanı, nisana hatırlatmanı,
    Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını,
    Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı,
    Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman,
    Sakız satan çocukları, yeni çıkan şarkıları,
    Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim,
    Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe,
    Ben yangını sevdim, yandığım zaman böyle işte,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine,
    Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde,
    Alemin ortasında, kimsesizliğin sesinde,
    Buğusunda sabahın, acımasızlığında bir âhın,
    Ağlayan yüzünde İsa'nın, ferahlatan güzüyle duanın,
    Korkutan yanıyla nârın,
    İncirin, zeytinin ve kalbin üstüne,
    Gülün üstüne, tutunduğum umudun üstüne,
    Korkunun üstüne, senin üstüne,
    Hepsinin üstüne,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Gittiğin zaman, gitmeni sevdim,
    Evreni sevdim, geldiğin zaman,
    Kalmanı sevmedim,
    Korkuyordum sana alışmaktan,
    Yinede sevdim gülümsemeyi,
    Mendilimi sallarken seni götüren trenin arkasından,
    Kırlara ilk kar düştüğü zaman,
    Ölümünün ne güzel olduğunu sevdim,
    Seni İçimde öldürdüğüm zaman.
    Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim,
    Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe,
    Ben yangını sevdim, yandığım zaman böyle işte,
    Ben seni hiç sevmedim ki,
    Ben sevdim mi;
    aDam giBi seveRim ...



     
  5. bebiS

    bebiS New Member

    Dünya....



    Benim şiirim değil bu sensizliğin üzerine yazılmış basit mısralar
    Hepsi birbirinden mat hasretlerin yaşandığı sevdalsevdaların çocuğuda değilim ben
    Varoluşun pençesinde ölüm sancılarıyla kıvranan zavallı bir insanım
    Göz göze gelince bakışları titreyen düz bi mantığın esaretindeyim
    Aşmam gereken onlarca kaf dağı beni bekliyor
    Ortasında kaldığım bu kargaşanın isabetindemiyim acaba
    Yoksa ıska yaşanmışlıkların yıprandığı Kötü masallardaki kurgu bir prenses mi?
    Bölünmüşlüğün perişanlığını gözettiğim şu koskoca dünya;
    Basit bir denklemin Çözülmüşlüğündeki esrarın bumuydu?
    Sen bu kadarmıydın
    Bukadar küçücükmüydün
    Ne kadar zavallıymışımki
    Seni bulmaya çalıştım
    Oysaki ben senin değil
    Sen benim içimdeymişsin
     
  6. bebiS

    bebiS New Member

    ...

    [​IMG]


    __ ayRıLıkLarın ŞaiRi __


    Ben ayrılıkların şairi,
    Yalnızların ozanıyım.
    Sen, sen masallar okurken daha,
    Ben acıların yazarıyım.

    Haklısın, aramızda dağlar, denizler var,
    Haklısın, aramızda uçurumlar.
    Senin sevdaların, üç günlük masal,
    Benim sevdalarım, Allah'ına kadar.

    Elma şekeri mi sandın aşkı,
    Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.
    Hele bir kırılsın, feleğin çarkı,
    İşte ben o zaman görürüm seni.

    Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,
    Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın,
    Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni,
    Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı,
    Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından,
    Bana sor yalnızlığı,
    Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam,
    Ve sabahçı kahvelerinde
    Bir çay gibi demliyorsam hasretini,
    Ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini,
    Bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir.

    Bu benim ilk aldanışım değil,
    Bu benim son yıkılışım değil,
    Bırak bu sahte gözyaşlarını,
    Bırak bu masum bakışlarını.
    Üzülme, benim için üzülme,
    Üzülme bu son için üzülme,
    Ben, ben yeterim kendime

    Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde,
    Varsın da her gece
    Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim,
    Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine,
    Asla pişman değilim.

    Hatırla, bir adam diyordun hatırla,
    Ömür boyu sevsin beni ömür boyu,
    İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim.
    Çünkü ben,
    Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim


     
  7. bebiS

    bebiS New Member

    geceleri soguk üsüyorum..
    her an her saniye seni düsünüyorum..
    her gece kabus görüyorum...
    bitanem gel artik,
    cok üzülüyorum..
    dayanamiyorum, ölüyorum...
     
  8. bebiS

    bebiS New Member

    Yalnız

    "Karıcığım çayı koydun mu?" dedi,
    Kalktı çayı koydu.
    "Karıcığım sofrayı hazırladın mı?"dedi,
    Gidip sofrayı hazırladı.
    Sofraya iki bardak koydu,
    Biri boş kaldı.
     
  9. bebiS

    bebiS New Member

    Yalnız

    her zamanki gibi yine
    yine aynı güne uyandı yalnız

    "duvarları da konuşturacak"
    demişti düşünde bir ses
    "yakında senin bu sessizliğin"

    ...öylesine büyümüştü ki bu korku...
    ...artık sebebi hatırlanmıyordu...

    kalktı, masaya oturdu yalnız
    kabında yeterince su vardı
    şimdi gelip içer mavi martı
    eğrildi yalnız, eğdi başını
    becerebilseydi saklamayı kendini
    hep ellerinin arasında kalırdı
    hiç değilse yüzü
    avuçlarına keşke yüzü sığsaydı

    ...acılar duvara çarpıp dönmekte mi...
    ...yoksa duvarların varlığında mı sancı?..

    bugün de sessizliği zarifçe bitirdi
    bir çift kanat sesiyle mavi martı
    ve omzuna kondu usulca yalnızın
    "günaydın" dedi aynı tatlı sesiyle
    "bugün gidecek miyiz?"

    avuçlarının arasından sıyrıldı yalnız
    masaya indirdi titreyerek ellerini
    odası aydınlandı

    "bütün gece sesini duydum"
    "sanki daha bir yakındı deniz"
    "hatırladın mı yerini anahtarın"
    dedi mavi martı...
    "açıp kapıyı gidebilecek miyiz?"

    gene omuzundayken mavi martı
    kalktı duvara yaklaştı yalnız
    birşeyler daha kazıdı

    "hani..." dedi mavi martı
    "hani eskiden anlatırdın ya bana"
    -açacaksın deniz rengi kanatlarını-
    -sen de uçacaksın maviler içinde-
    -bir bilsen,-
    -ne özledim o mavileri ben-

    cevap vermedi yalnız
    yavaşça sırtını döndü duvara
    devrilen bir ağaç çaresizliğiyle
    uzanıp elleri tutundu kapıya

    kapı açıldı...

    "hani..." dedi tatlı sesiyle mavi martı
    "hani kilitliydi bu kapı?"

    ...yine konuşmuyordu yalnız
    ellerini arkaya kenetlemiş
    yavaşça savruluyordu kıyıda
    boynu,
    kırık bir çiçek kadar eğik
    bir mahkum edasıyla ilerliyordu yalnız
    bir tek prangalarıydı eksik!

    bir çift deniz rengi kanadıyla
    büyük bir daire çizdi gökte
    usulca omzuna kondu
    "senin bana anlattıklarından"
    "çok daha büyükmüş deniz" dedi mavi martı
    "neden bunu hep sakladın?"

    öylece ne zamandır oturdu
    iskelenin ucunda,
    bilemeyiz!
    ayaklarını yalıyordu deniz
    gözlerini indirdi ufuktan
    yavaş yavaş, korkuyla ve
    gözleri değdi sudaki aksine
    sanki taş kesilmişti yalnızın yüzü
    ve hemen o anda
    paramparça dökülmüştü suya!

    su durulduğunda
    gördüğü kendi gözleri miydi,
    yoksa gözlerinde miydi deniz!

    "denize git" demişti düşünde bir ses
    "kendini bulacaksın içinde"

    tekrar duyunca bu sesi
    avuçlarından kurtuldu gene yalnız
    fırlatılan iki bıçak gibi
    karşıya vurduğunda ıslak gözlerini
    acıyla haykırdı sonunda duvar;

    "denizin sadece adı var"
    "ötelerde yine duvar!!"

     
  10. bebiS

    bebiS New Member

    Atların Ve Ölülerin Öyküsü-1

    (ölüler kitabı. Bap: bir)

    I.
    Bağlanıyor kaderleri uc uca
    Cepheler yarılıyor
    Toynağından kan sıçrıyor atların
    Canlara iştahla yalanıyor yeryüzü
    Başlıyor bir haziran ayında
    Atların ve ölülerin öyküsü

    Öncesinde var olup sonranın ortasında
    Tarihe odun oluyorlar uzağında bir diyarın
    Ateşler içinde başlıyor mavi mavi
    Acılı ölümlere gebe gökyüzü
    Atların ve ölülerin öyküsü

    Küf kokuyor harmanisi tarihçilerin
    Ölüm komşu kapısı sararan yapraklarda
    Dün doğandı nihayete gül üfüren çıraklar
    Anaları ağlatan bugünün sabahında
    Eskimiş bir kindi ve al kandı otlukbeli
    Mercidabık kızılca candı
    Damla damla kandı gökyüzü
    Kandiye kal’ası ruh doğuran bir harmandı
    Yeşil hırıltılı tarlaların enli hududunda başladı
    Atların ve ölülerin öyküsü
    ……..

    (ölüler kitabı. Bap: iki)

    Iı.
    Birbirini bütünler ölüm ve dirim
    Atların üzengileri paslı
    Dizginleri ışılak dorular
    Puslu bir gün ortasında onlar
    Yaslı ve eşgin dururlar
    Atlar ve ölüler bir bütündürler
    Gah ıslak gözleri, gah şadıman olurlar

    Öncesinde var olup sonranın ortasında
    Tarihe odun olur atlar karanlık külhanlarda
    Zaferlerle halay durur ölümlerin türküsü
    Kor ve alev içinde başlar yaslı yaslı
    Atların ve ölülerin öyküsü

    Bilenmiş bir kindir nalları küheylanların
    Normandiya kızılca can olur
    Yağmur yağmur kana keser gökyüzü
    Seferberlikte başlar nefeslerine binerek
    Atların ve ölülerin öyküsü
    ……

    (ölüler kitabı bap: üç)

    Iıı.
    Sapla samandır karışan dengi dengine
    Samanlık saçakları sırf alevdendir
    Ellerinde grek ateşleriyle zalimler
    Uzak ve kuş uçmaz ülkelerden gelirler
    Annemin annesinin annesi
    Ağzından can sızarak anlatandı
    Bir eli uçmuş bileğinden
    Kan kızılı kına yeşiliyle zifafta
    Mor belikleri sırtını döven
    Mavi yazmasıydı yaralı başında
    Dizliğiydi tozluğuydu
    Ve yok olan ruhsuz ellerde
    Zavallı ve görkemli kızlığıydı
    Yırtılan bir zar inceliğinde başlar
    Atların ve ölülerin öyküsü

    Bilenmiş bir kindir kılıçlar
    Yemen kızılca candır
    Dolu dolu kana kanandır yeryüzü
    ……

    (ölüler kitabı. Bap: dört)

    Iııı.
    Babamın babasının babası
    Ağzından can sızarak anlatandı
    Bir eli uçmuş bileğinden
    Kan kızılı kına yeşiliyle zifafta
    O hafta evlenmişti daha
    Birinci kere biniyordu özgür muharip
    Daha ilk seferinde ölümle eş
    İlk seferinde kanla kankardeşti
    Bıyıkları salt ipektendi
    Enli palası elinde şahmeran
    Poşususu bir kuştu ufkun ardında
    Sırpsındığını gördü
    Truva atıydı üzerindeki teni
    Her çatışmada amansız yeniden öldü
    Bozgunlarda binip gri çelikten kısrağına
    Yırttı ufka gerili kirli duvarları
    Vuruldu puvatya’da vuruldu düştü
    Kanına kargalar üşüştü

    Kan akan ırmakların sahillerinde başlar
    Atların ve ölülerin öyküsü
    Kunuri kızılca candır artık
    Bulut bulut kandır gökyüzü

     
  11. bebiS

    bebiS New Member

    ÖLÜM DİYOR
    bir yanım sen diyor
    yoook
    tüm ruhumla seninim diyor bu beden
    bir duysan
    bir gelsen
    aslında bilsen yeter
    gece gündüz demeden
    kör karanlık
    seni bekliyorum
    hani bilsem unuttuğunu
    umudumda bitecek
    ama rüzgarlar fısıldıyor
    adımı sayıklıyormuşsun geceleri
    yemin olmuşum dilinde
    dudakların hala dudaklarım
    burnunda kokum varmış
    kokladığın yaban gülleri söylüyor
    peki beni biliyormusun
    ne haldeyim
    bir damla uyku yok sensizlikte
    dindirmiyor susuzluğumu
    bahçedeki çeşme
    ve aydınlatmıyor yollarımı
    şimdi sana parlayan yıldızlar
    yarımım
    yalnız ve üstelik yorgunum
    dinle ...
    kalbimin sesini dinle
    hep seni söylüyor
    bilki gelmezsen...bilmezsen
    bir gün ölüm diyor
     
  12. bebiS

    bebiS New Member

    Ebedileşti Ayrılık

    Gidişine mıhlandı saatler
    Akrep buluşmayacak yelkovanla
    Artık her saat başı
    Ölümcül

    Ebedileşti ayrılığımız
    Sen gidince, durdu zaman
    İtelesem de akrebi yelkovan'a
    Geçmiyor hiçliğe mıhlı zaman

    __________Ebedileşti
    __________Sensizlik

    Bir ayrılık şarkısı çalıyor
    Sokaktaki kemancı
    Aşk şarkıları çalardı
    Oysa düne kadar

    Martılar suskun
    Uçmuyorlar çığlık çığlığa
    Bir melek gibi
    Süzülmüyorlar gökyüzünde

    __________Ebedileşti
    __________Suskunluk

    Papatyalarla aşk falı bakılmıyor
    Bütün seviyor yapraklarını
    Rüzgarla savurmuşlar
    Kalanlar...Sadece sevmiyorlar

    Güllerin boyunları bükük
    Büyülemiyorlar kokularıyla
    Kan kırmızısı değil artık renkleri
    Goncalardan akıyor kanları

    __________Ebedileşti
    __________Yokluğun

    Duygular kızgın çöle dönüşmüş
    Fırtınalar yaşanıyor ha bire
    Göz açtırmıyor sensizlik
    Ölüme çeyrek var

    Sen yoksan, yaşam da yok
    Akrep son kez buluşsun yelkovanla
    Sonra...
    Dursun hayat...
     
  13. bebiS

    bebiS New Member

    bu gece
    gençliğimle beraber
    kollarımı açıp ölümü özledim
    yaşamın bana veremediği
    veya benim yaşamdan alamadığım
    her şeyi bana bir anda sunduğu için
    ölümü sevdim...


     
  14. bebiS

    bebiS New Member

    Bir çocuk sesi uzanıyor
    Geçmişten geleceğe
    Canevimden geçiyor
    Eylül’ün pusuna karışarak

    Kuşların kanat çırpışlarıyla
    Dalıp gidiyorum yine
    Kıvranan lacivert düşlerime

    Albenisi gözlerinin
    Gün gibi döndü
    Bir çiçeğin kayboluşuyla
    Gecenin yalnızlığında

    Kızgın yüzümde ısınıyor sabah
    Ve gözlerimde büyüyen kara sevda
    Sevincin kanattığı sıcaklığı örterken
    Can çekişiyor buruk sesimde içlenen anlam
    Yok ağlamıyorum
    Bir deri bir kemik toz içinde
    Yemin ediyorum seni sevdiğime

    Kaç kez sarıldım sana
    Ey sıcacık öpüşlerin
    Uçsuz bucaksız yumuşaklığı
    Boğuldum kaç kez içinde

    Ölüm kokusu karışıyor yüreğimden gelen gül kokularına
    Karanlıkta çepeçevrelenen bedenime sarıldım sıkıca
    Özlediğim gülüşü yüzünde sakla

     
  15. bebiS

    bebiS New Member

    düş dağınıklığında yatağım
    gözlerimde diş izleri
    katıksız bir ölüm
    gecede çoğalan

    ve yattığım yerdeki
    acının motiflerinde
    kanar oyası yüreğimin

    zamanla dayanağımı kopardığımda
    varoluşa aykırıydım

    özlem cinayetleri
    karaya demir atan
    büyür seslerde kin
    tersine dönerken
    masaüstü takviminde saniye

    ve müthiş bir yokluk
    öykülerden alınıp
    gömülür son esrarlı dağa

    kız kaçıran bir umudun
    ışıltısı dolunayda
    ezberletir tüm şiirleri
    yalnızlığıma

     
  16. bebiS

    bebiS New Member

    Gece

    Bak yine sabah oluyor gece gözlüm
    Yine sensiz kalkıyor İstanbul yeni güne
    Camilerden ezan seslerini bir başıma dinliyorum
    Hiçbir zaman olmaz diye bilirdim ama
    Simidimi bile paylaşmak için kuşları bekliyorum
    Bak yine sabah oluyor gece gözlüm
    Ellerim ceplerimde
    Günü boyuyorum maviye
    Çaresizlikten dolmuş gözlerim
    farkında değilim
    Ben ağlamayı bilir miyim
    Yoksa sen misin herşeyi öğrettiğin gibi
    Bunu da ezberime çizen
    Yüreğim ellerinde
    Günü boyuyorum maviye
    Durağa çıkıyorum öylesine adımların sahibi olarak
    Ne kaybedenlerdenim ne de hep galiplerden
    Gittiğim yere kadar gitmek
    Kaldığım yerde beklemek
    Ama sonunda hep sana dönmek istiyorum
    Olmuyor
    Saatler senin gelişine kurulsun
    İnsanlar işlerine senin için gitsin
    Kuşlar yavrularına değil
    Sana doğru uçsun
    Dalgalar bir ileri, bir geri
    Bir de sana aksın
    Irmaklar seni çağlasın
    Tüm dünya benim için ağlasın
    Herkes seni benim için arasın istiyorum
    Olmuyor
    Ve ben yine
    Günü boyuyorum maviye
    Belki bir gün
    Bana gülümsersin diye

     
  17. bebiS

    bebiS New Member

    Gece ve Yalnızlık

    Gece yalnız ve karanlık
    Gözlerin kadar
    Yalnız yüreğime sensizliğin kabusu çökmüş
    Fırtınalar kasırgalar , zelzelelerle
    Bir dolu yürek, ve bir çağlayan sevda ile
    Yalnız ve sensiz
    Geceyi beklemekte.
    Bir sesin, bir hayalin
    çok yakında kulaklarımda, gözlerimde
    Yalnızlık ve sensizlik
    gecenin karanlığı kadar,
    Sen şu an
    gökyüzünde yıldızlar kadar uzak
    nefesimden daha yakın
    Sigaramın dumanından daha içimde
    Sabahı bekliyorum gecenin yalnızlığında
    gece ıssız, sessiz
     
  18. bebiS

    bebiS New Member

    Suskun

    Sus, kimseler duymasın.
    Duymasın ölürüm ha.
    Aydım yarı gecede
    Yeşil bir yağmur sonra...
    Yağıyor yeşil.

    En uzak, o adsız ve kimselersiz,
    O yitik yıldızda duyuyor musun?
    Bir stradivarius inler kendi kendine,
    Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
    Önce bendim diyor ve sonra benim...
    Ölümsüz, güzel ve çetin.
    Ezgisidir dolaşan bütün evreni,
    Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
    Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
    Kendi rüzgarıyla vurgun...
    Sarıyor yeşil.

    Rüya, bütün çektiğimiz.
    Rüya kahrım, rüya zindan.
    Nasıl da yılları buldu,
    Bir mısra boyu maceram...
    Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
    Bilmezler nasıl sevdik,
    İki yitik hasret,
    İki parça can.
    Çatladı yüreği çakmaktaşının,
    Ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
    Çağlardır boğulmuş bir su...
    Ağıyor yeşil.

    Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
    Susmuş bütün namlular...
    Susmuş dağ,
    Susmuş deniz.
    Dünya mışıl-mışıl,
    Uykular derin,
    Yılan su getirir yavru serçeye,
    Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
    Memeleri bereketli ve serin...
    Sağıyor yeşil.

    Aydım yarı gecede,
    Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
    Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
    Ama hançer taşı sanki
    Koca Kartaca!
    Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
    Bak nasıl alıyor, yiğit,
    Binlerce yıl da sonra
    Alıyor yeşil.

    Vurur dağın doruğundan
    Atmacamın çalkara,
    Yalın gölgesi.
    Kuş vurmaz, tavşan almaz,
    Ama aç, azgın
    Köpek balıklarıydı parçaladığı
    Bak, Tiber saygılı, suskun.
    Bak nilüfer dizisi zinciri.
    Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
    Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
    Ve ilk gerillası Spartaküs'ün.
    Susuyor yeşil.

    Sus, kimseler duymasın,
    Duymasın, ölürüm ha.
    Aymışam yarı gece,
    Seni bulmuşam sonra.
    Seni, kaburgamın altın parçası.
    Seni, dişlerinde elma kokusu.
    Bir daha hangi ana doğurur bizi?

    Ruhum...
    Mısra çekiyorum, haberin olsun.
    Çarşıların en küçük meyhanesi bu,
    Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
    Derimizin altında o ölüm namussuzu...
    Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
    İlktir dost elinin hançersizliği...
    Ağlıyor yeşil.

     
  19. bebiS

    bebiS New Member

    Çok Şey Var ki Geride Kaldı



    Çok şey var ki, geride kaldı
    Dönüş yolları kapalı,
    Kara otağ içindeyim;
    Yerde de kara bir halı...
    Çok şey var ki geride kaldı
    Nice sisli-sevgili yüz
    Her biri bir yönden öksüz
    Kiminin ardında kalınır,
    Kiminden önce ölünür
    Zamanla herşey silinir,
    Bir gerçek yalnız bilinir:
    Tanrı verdiydi, O aldı....
    Ne çok şey geride kaldı
    Ne çok şey geride kaldı

     
  20. bebiS

    bebiS New Member

    Elissi

    Savaşhaberleriyle dolu
    renkli gazete sayfalarını
    katlayıp bir çocuk üstüste
    kesiyor özene bezene
    elindeki makas ile

    Ve insanlar oluşuyor kağıttan
    tutuşmuşlar elele

    Sunay Akın
     

Bu Sayfayı Paylaş