İnsan demek, kırıklık demektir. Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı.Kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olamadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim… Ne zaman hüzünlensem, Gözlerimi su basıyor, Ve ne zaman seni düşünsem, Kalbimin trafiği aksıyor...
Bir kuşun kanadını taşıyacak gücüm bile yok bugün. Öyleyse hayat niye inatla, boş bulduğu tek yer benmişim gibi gelip ruhuma kuruluyor ?
İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine kendi başıma zor sığıyorum bugün büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne ?
Baksana kim boynu bükük ağlayan. Hakkı hayatındır senin ey müslüman, Kurtar artık o biçareyi Allah için. Artık ölüm uykularından uyan. Bunca zamandır uyudun kanmadın, Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın. Çiğnediler yurdunu baştan başa. Sen yine bir kere kımıldanmadın. Ninni değil dinlediğin velvele, Kükreyerek akmada müstakbele. Bir ebedi sel ki zamandır adı, Haydi katıl sen de o coşkun sele. Karşı durulmaz cereyan sine-çak... Varsa duranlar olur elbet helak. Dalgaların anmadan seyrini, Göz göre girdâba nedir inhimak? Dehşeti maziyi getir yadına; Kimse yetişmez yarın imdadına. Merhametin yok diyelim nefsine; Merhamet etmez misin evladına? Ben onu dünyaya getirdim diye Kalkışacaksın demek öldürmeye! Sevk ediyormuş meğer insanları, Hakkı-i übüvvet de bu caniliğe! Doğru mudur ye's ile olmak tebah? Yok mu gelip gayrete bir intibah? Beklediğin subh-i kıyamet midir? Gün batıyor sen arıyorsun tebah.! Gözleri maziye bakan milletin, Ömrü temadisi olur nakbetin. Karşına müstakbeli dikmiş Hüdâ, Görmeye lakin daha yok niyyetin. Ey koca şark! Ey ebedi meskenet! Sen de kımıldanmaya bir niyet et. Korkuyorum, Garbın elinden yarın, Kalmayacak çekmediğin mel'anet. Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden, Kan dökerek almalısın merd isen. Çünkü bugün ortada hak sahibi, Bir kişidir: "Hakkımı vermem" diyen. "Mehhmet Akif"
Saat beş, karıcığım. Dışarda susuzluğu acayip fısıltısı toprak damı ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran bir sakat ve sıska atıyla, yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Yaralım. Kan revan içinde kalanım. Gidiyorum. Ben senin arda kalanınım. Bağışla ardında kalmaktan sende kalamadım.
Bir masada karşı karşıya Seyrederken dudaklarını senin, Dile gelmiş ilk Türkçeydik... Henüz başlamış külrengi bahar, Ne savaş, ne barıştık biz...
Yetti dedi,bitti dedi sevgili Duruşu ağaç dalında titreyen kedi gibiydi Aşağıda salya kıvamında tehditleriyle köpekler Ve adam serçe yavrusuydu,iki dal yukarıdaki Yetti dedi,bitti dedi sevgili Yetti dedi,bitti dedi sevgili Ve gitti... Bir tabutun kapağını örter gibi, Kapandı ardından tahta kapı Bir karanfil savruldu masadan Ve üzerine yaralı bir fil gibi düştü kitaplık Dağıldı kitapları Dağıldı şiirler Ve anatomi atlası.... Atlastan uzanan bir kadavranın eli Kavradı,ısıttı Sahiplendi karanfili Doğruldu,kalktı-bir mum yaktı Sonrası.. sevgi seli O kadar canlıydı ayrılık Ve o kadar gerçek! ! Artık peşinden koşulacak ufuk çizgisiydi adam için, Birini sevmek....
Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin. Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize... Nazım Hikmet Ran
Bir şiir olmak isterdim En iyi dileklerimin sana ulaştığı Gecede ''yasemen kokulu'' Mutluluktan gözlerinin kamaştığı Bir Aşk, bir Ay ışığı, birde Gülücük Meleklerin sevinçten ağlaştığı...
Ben; Benden olgun insan isterim karşımda.. Benden dürüst, En ufak dalgada; ...Arkasını dönmeyecek kadar olgun. ......Arkamı döndüğümde, Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir. Bir o kadar cesaretli olmalı. Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı. Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı. "İşine gelince sevip, Zoru görünce bırakmamalı"
Yok mu ayrılıkların çaresi. Amaçsız bir örümcek önünü ördü yalnızlığımın. Dokunup bozsam günah mı? Peki sensizliğimin sevabı kime. Bu gözyaşlarımla girecekse birileri cennete. Ben hıçkırıklarımı helal ettim bile. Ceyhun Yılmaz
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman, çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat. bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın, ateş de pay alır kendine soğuktan seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak bir yolculuğa yeniden başlamak için: bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni. sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarı hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni. sevgimin iki canı var seni sevmeye. bu yüzden sevmezken seviyorum seni ve bu yüzden severken sevmiyorum seni Pablo Neruda
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
Uyumak istiyorum kucağında bu gece birde saçlarımı okşasan, kafi .. Daha çok hiçim bugün daha çok hasretim yüzüne ...daha daha daha sessizim sesine .. İç savaş veriyorum benliğimle gelecek, gelmeyecek diye .. Kader kazanıyor yine, elbet olsun diyorum be, seni böyle yaşamakta yeter göğüs kafesime .. Uyumak istiyorum kucağında bu gece birde saçlarımı okşasan, kafi .. Eren Erdem ..