Bugun Hangi Şiir Sizi Anlatıyor ?

'Şiirler ve Güzel Sözler' forumunda sha. tarafından 2 Eyl 2009 tarihinde açılan konu

  1. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    geçmek bilmeyen binbir türlü sancının ardından
    doğan yeni bir gülüşün hatrına
    yeniden bakınca gökyüzünün maviliğine ve uçsuzluğuna
    bir kez daha şükredebilmek
    gururun önünde
    yerde yatarken ve
    ısınıyorken ruhun
    hiç olmamacasına.
     
  2. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Ne kalacak bizden?
    Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
    Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
    Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
    Bizden diyorum, ikimizden
    Ne kalacak?..''

    Murathan Mungan
     
  3. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Sen olmalıymışım ben,
    daha çok olmak için,
    ödemek için borcunu geleceğe,
    iplerimi çöz, açılsın yelkeni aklımın,
    rüzgar var içimde, iplerimi çöz,
    ne kadar çok açılsak birbirimizden
    o kadar bağlanırız, iplerimi çöz!''
     
  4. zipper

    zipper quae nocent docent

    Yüzlerce hikaye yazıcam daha..!
    Gizli öznesi SEN olan...
    GİT diyemedin tamam
    O kadar da acımasız olmadın.
    Kabul...
    Ama keşke kal diyebilseydin.
    O zaman bir adım bile uzağına gidemezdim...
    İNAN...

    Cihan Hatipoğlu
     
  5. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Öldüm say,odama gir.
    Yatağıma uzan...Tavana bak ve gülümse.
    Ama uzanmadan önce yatağıma otur bir bardak çay iç.
    Sonra ruhuma Fatiha oku.
    Kitaplarım, kalemlerim, defterlerim, notlarım sana emanet.
    Çay bardağımı da almayı unutma.
    Özel eşyalarımı koyduğum kutu masamın 2. çekmecesinde.
    Yazılarımın olduğu dosya da o kutunun altında.
    Kokumu unutma.
    Ellerimi dokundurduğum her yere dokun.
    İz iz beni ara, beni ara.
    Ağlama sakın, bilirsin ağlayanlara dayanamam; sana hiç kıyamam.
    Öldüm say.
    Kimsenin yüzüne bakma, kimseyle konuşma evin içinde.
    Zaten kimse sana sormaz kim olduğunu.
    Bakışlarımın izini taşıyan bu yüz ''yaratılmışım''dan başka kim olabilir ki?
    Kitaplarımı karıştır, gözlerimi ve parmaklarımı dolaştırdığım sayfaları, altını çizdiğim cümleleri özenle oku.
    Kendini bulacaksın.
    Mektupları tekrar oku.
    Mektup demişken aklıma geldi, ''Gidiyorum Bu'' şiir kitabının arasında sana yazdığım bir mektup var.
    Onu al ama odamda okuma, bir parkta oku.
    Yağmur yağmasına gerek yok, hava durumu önemli değil.
    Sadece şunu söylüyorum: Ağlama, çay iç, şiir oku ve kitaplarımı hep sakla...''
     
  6. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''umursamıyorum yılgınlığımı filan
    çünkü sessizce yaşanmalı her şey
    bir devrim sessizce olmalı mesela
    ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!''

    T.Uyar
     
  7. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Hani bazen insan birini yanında tutmayı bilmez,
    ama onun yokluğunu da istemez.

    Kaybetmeyi göze alamaz,
    ama kazanmak için mücadele etmez.

    Bağlanmaya cesaret edemez,
    ama ondan tamamen kopmayı da beceremez.

    Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir..

    Hani çok sonra zaman geçer de kaybeder ya,
    İşte o zaman dökülür dudaklardan, itiraf edercesine:

    Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim....''

    CAN DÜNDAR
     
  8. vineyard

    vineyard Member

    İçimde bir sıkıntı gibi cinayet,
    İçimde bir sığıntı gibi telaş,
    İçimde felaket gibi bir merak.


    Küçük İskender / Bir Daha Bana Benzeme Angel
     
  9. zipper

    zipper quae nocent docent

    hiç özlemedim seni
    özlemek dostluktandır
    dostluğundan öte bulmalıyım seni

    özlemek
    yanında olmak isteğidir
    gülüşünü görmek biraz da
    hiç özlemedim seni ...
     
  10. zipper

    zipper quae nocent docent

    çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
    bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
    sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
    nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

    çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
    bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
    okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
    batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum...

    Ahmet Telli
     
  11. zipper

    zipper quae nocent docent

    Yoruldun ağırlığımı taşımaktan,
    Ellerimden yoruldun.
    Gözlerimden gölgemden,
    Sözlerim yangınlardı.
    Kuyulardı sözlerim.
    Bir gün gelecek ansızın gelecek bir gün,
    Ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde.
    Uzaklaşan ayak izlerimin,
    Ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak.


    Nazım Hikmet Ran
     
  12. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    Başımı öne eğmişsem
    ve geçiyorsam kendimden
    utanıyorsam onca insan adına
    gülmüyorsa gözlerim eskisi gibi
    ağlayamıyorsam mutluluktan
    gülümsemeleri duymuyor
    ve görmüyorsam
    avazım çıktığı kadar bağıramıyorsam
    haksızlığın karşısında
    ve susuyorsam ürkek bir kuş gibi
    söylesenize neyim kaldı ki
    insanım demeye
     
  13. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    Sen uykusuzluk nedir bilir misin ?
    Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı ?
    Gözlerini tavana dikip düşündüğün oldu mu bütün gece
    Ve bütün bir gün
    Belki gelir ümidiyle
    Bekledin mi hiç ?
    Gelmeyince seni aramayınca
    Ölesine ağladın mı ?
    Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
    Ona ait ne varsa
    Bir bir hatırladın mı ?
    Sen günden güne erimeyi bilir misin ?
    Dev bir ağacın vekarı içinde ölmeyi
    Bir teselli aramayı
    Issız parklarda tenha sokaklarda
    Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
    Deli divane yollara düşüp
    Yaşlanmış bir köpek gibi
    Eskimiş bir gömlek gibi atılmışlığını
    Hissettiğin oldu mu ?
    Sevmekten , günler geceler boyunca yürümekten
    Elin , ayağın kalbin yoruldu mu ?
    Sen yalnızlığın acısını bilir misin ?
    Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına ?
    İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı ?
    Bütün gururunu çiğneyip
    Sevdiğinin geçtiği yollarda bastığı toprakları
    Eğilip öptün mü ?
    Sen çaresizlik nedir bilir misin
    Sen yokluk nedir gördün mü ?
    Yanan başını duvarlara vurup parçalamak
    Geldi mi içinden ?
    Sen her gün bin defa öldün mü ?
    Böyleyim diye ayıplama beni
    Bir gün kendimi sonsuzluğun koynuna bırakırsam
    Yaralı ve yenik bir asker gibi
    Darılma ;
    Unutma ki
    Her seven adsız bir kahramandır
     
  14. zipper

    zipper quae nocent docent

    Seaboy' a....

    [​IMG]
     
  15. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    bir kez
    daha harmanlaşıyorum
    acıyla
    oyun oynuyordum oysa ben
    nereden bilebilirim ki bu
    denli sızlatabilirdi ..
     
  16. zipper

    zipper quae nocent docent

  17. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    bugün
    yeniden başlayınca hayat
    baş ağrısını bile umursamıyorsun bir müddet
    gözlerin kan çanağına dönmüş olsa bile
    aynadaki sana bakarken
    aslında kendini görmüyorsun
     
  18. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    gölgem bile yabancı geliyor oldu artık
    kimdim nereye gidiyordum bu
    kalyoncu kasabasından
    yerler
    mekanlar
    ne kadar farklıydı
    buralı değildim ama buralı gibi gözüküyordum
     
  19. zipper

    zipper quae nocent docent

    ne önceye yetişiyor elim,ne sonraya…
    ve ölünce olacaklar için sebepleri zihnimden kazıtmam birikiyor ha!
    birikiyor şu köşe başında birlikte güldüğümüz,
    şu balkondaki sigara,
    şu ellerin ellerimde gittikçe birikiyor ha!
    dönüp mazime baktığımda,
    yaşanan onca şeye kendimi kattığımda,
    yani her defasında açıldığım o denize yüzdüğüm gemilerle battığımda;
    dünyanın yalanlığı ikimiz arasında her daim boğdurulacak bir şeydir ha!
    öyledir...
    çünkü hep olmayacak şeylerin yazıldığı bir oyunun bitmeyen provası
    ve elbet seni bir türlü unutamıyor olmamla
    düşen irademin muhtevası aynıdır
    boştur.
    bir yere varmaz.
    boş olmakta ve bir yere varmamakta rakip de tanımaz ha!
    bunun için dünya ilk elden çıkarılacak bir şeydir bizim için
    öyledir...öyledir...
     
  20. zipper

    zipper quae nocent docent

    Sevilen sevene karşı sessiz,

    Başkasına sevinçler de dağıtsa…
    Sükût, kara yazısı sevenlerin,
    Onlar da ne türlü bir kâğıtsa,
    Hep keder üstüne yazdılar aşkı.
    Sessizce haykırıp durdular,
    Bu da ne biçim bir ağıtsa.
    Bizim illerde kara sevdâ gibiydi kar,
    Çünkü sessizdi ak da olsa.
    Karanlık ve derin bir sükût idi kar,
    Acısı uzardı, sevinci kısa;
    Şimdi dilerim yine yağsın, buz kessin ortalık,
    Buz kessin, karayel essin, her bir şey tükensin.
    Bilirim helâke gidecek ben,
    Kalacaklar arasında sensin.
    Yetmez mi, “Hüzünler Perisi” yetmez mi?
    Sana bir “İnşirah Sûresi” neşesi
    Bana bir “Yâsin”.

    Hüsrev Hatemi
     

Bu Sayfayı Paylaş