Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere? Değil, Vallahi değil; Bir iş var bu işin içinde.
İnsan yeni sözler duymalı her gün aynı yalanlara gebe kalmadan kadim sözleri besleyen insan, Allah'ın hamur teknesinden daha yeni d/yoğrulmus insanlar tanımalı her gün aynı yalanlarla yakamıza yapışanlara inat tüm profesyonel insanları bir kenara itip üzerindeki insan mayası daha kurumamış bakir yüzlere bakmalı şu ne yapmış bu ne etmiş şu kısa şu uzun şu yırtık şu sökük şu arsız bu kirli diyen tımarlı dillere inat her dem kötülüğe vefalı olanlara inat göz yaşını kanı ve teri içen gözlere mil çekip ağlamayı bilen gözlere bakmalı Allah'ın hamur teknesine bir daha uzanıp üzerine geçirdiği maskeleri her gün yeniden soyunmalı.. Zeki Bulduk
Yanmaktır!!! Yanardağlar gibi içten içe ve susmaktır, Seni sevmek!!! Yalnız seninle konuşmaktır.. Seninle dertleşmektir. Yandıkça susamaktır, susadıkça yanmaktır. Hak ile dolmaktır, ham iken olmaktır. Hiçbir zaman solmamaktır, Seni sevmek..!!!
Küçük heyecanlara paydos Çünkü rüzgarla aynı yaştayım Çünkü güneş kardeşim Bana artık dingin olmak yaraşır İçimde şiirin güzelliği Yaşamak sevinciyle yarışır Güzeller güzeli ömrüm Sana gitgide sevdalanıştayım Nice emeklerle dokunmuş Bir ince, bir nazlı nakıştayım Küçük tasalara, tutkulara paydos Çünkü evrenle aynı yaştayım Başsız sonsuz doyumsuz Bir başdöndürücü akıştayım
ARKADAŞIM BADEM AĞACI Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış... Açarsın çiçeklerini... Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz... Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Ko desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiçbir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya Aziz Nesin
"Yalnızlığın, yalnızlığımla kafiyeliydi. Alt alta yazsak şiir, yan yana yazsak öykü olurdu. Hiç yazmadık aşk oldu..." Cemal Süreya
Hangi dilde ağlıyorsa insan İşte ana dilidir ayrılmanın Ben bıraktım siz konuşun, Yoruldum ben siz koşun. Iskartaya ayırın beni Bütün ayrılıklardan.....
Sonra kalktın sen geldin. Ben de kalktım seni sevdim. Seni sevdim bu zamanda kolay mı böyle bir şey? Bir dolu boşluğun sıkıntının ve kabusun tortusundan sıyrılıp gölgene kalktım. Ben seni sevdim bir anlamı olmalı. A. Lidar
Ben kızmam ki sana.. Ne şiirle bulurum teselliyi ne başka bi aşkla.. Ben küsmem sana çocuk! İçimdeki bana acırım, bitmeyen umuda acırım.. Ama yine de ben sana küsmem.. Susarım, kalırım, ölürüm belki ama.. Ben sana küsmem çocuk! İçime acırım.. Yokluğuna..
Sen güzel insansın herkes biliyor bunu yaramı alıp uzak şehirlere gidiyorsun saçlarımı düz bir denize ısmarlıyorum Utanma! ayıp değil ki bu bak ben utanıyor muyum? kanayana kadar dizlerim, misket oynarken hem, unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara...
Oysa ben sana olduğum gibi gelmiştim. Neysem o.. Dağınık, hesapsız, heyecanlı ve yaralı. Çok yaralı... Cezmi Ersöz
Zaten zehrini içiyordun gecelerin, Ve rüyaların bundan mütevellit simsiyahtı. Sen sanıyor muydun sanki? Her düşün gerçek olur. Acısı kanar ruhunun, Rengi solar anıların, Belki’nin kalbi kırılır. Döner durursun etrafında… Tebessüm bir damla göz yaşına karışır. Ve bilirsin ağlamak ve gülmek kardeştir.
Öyledir sevgilim Uzaklar ayaklanır Yakın uzaklaştıkça Her mevsimden dili vardır Bütün zamanlarda Ayrılık aşkın önünde yürür.
İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını.. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.. Ali Lidar
Hani ıssız bir yoldan geçerken, Hani bir korku duyar da insan, Hani bir şarkı söyler içinden, İşte öyle birşey…
Ve ellerin uçuşan yapraklar gibi birden nasıl yalnız olduğumuzu anladım kimseler yoktu ikimizden başka birbirine bakan Cahit Zarifoğlu * * * Ellerine sarın kalbimin içini o ayla boyanmış nar ellerine Mehmet Akif İnan * * * davudi bir sesim vardı sonra kayboldu yıldızların üzerine çığ düştü ve ellerim damıttı ellerini İbrahim Tenekeci * * * Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Sezai Karakoç * * * Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün. âh muhsin ünlü * * * dilimin ucunda, dingin gövdenin kapısındayım seni tembihledim vakte, diyetini ödedim bileklerim sancıyor, öyle özledim ellerini Ali Emre * * * Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Turgut Uyar * * * ellerini tutabilsem pianın ölsem eksiksiz ölürdüm Atilla İlhan * * * mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin güze el değdirmeyen ellerin nerde? İsmet Özel * * * ellerini unutmadan ellerini hiçbir yerde unutmadan tekrar ol tekrar ol Birhan Keskin * * * Yağmur mu yağan öyleyse dinle Islandım, üşüdüm senden uzakta, beni bırakma Tut ki sensizlik bir ölüm başka türlü Önce ellerin Önce ellerin geliyor aklıma Ümit Yaşar Oğuzcan * * * Denize yürümek ve ellerin Kara bakmak ve ellerin Hiç Mevlana İdris * * * ellerin bir mecnun yurdu, upuzun bir sessizlik birlikte okuduğumuz kitaplar kadar sımsıcak. Ahmet Telli * * * şu ellerin ellerimde gittikçe birikiyor ha! Alper Gencer.